Baykal’ın rakibi Haluk Koç’un artıları, eksileri

ARTILARI

"Hokus pokus / AIi Topuz" tekerlemesinin kahramanı, "Garaj operasyonu"nun şanlı yiğidi, yılların Baykalcısı Ali Topuz’u antrenör olarak yanına almış, daha ne olsun!

İsmet Paşa’nın torunu Gülsüm Bilgehan Toker de ona asker yazılmış. Böylece CHP’nin şanlı tarihine bir selam çakılmış... Az şey mi?

Vaktiyle AKP iktidarını en fazla gıcık eden açıklamaları o yapmıştı... Dolayısıyla kimse onun için "Partiyi bölmeye çalışıyor, arkasında AKP var" falan diyemez. Eh bu da fena değil.

Tipi hafiften Bülent Ecevit’i andırmıyor mu? Böylece CHP’nin 70’li yıllarda elde ettiği ilk ve tek seçim başarısına bir gönderme olarak değerlendirilemez mi?

Peki konuşmasındaki nezaket katsayısının yüksekliğiyle biraz Murat Karayalçın çağrışımı uyandırmıyor mu? Bu da toparlayıcı olacağına delalet sayılamaz mı?

Samsunlu... Yani Karadenizli... Böylece eğer başarırsa Erdoğan’a Karadenizli bir rakip çıkmış olacak...

Karadenizli ama "Plan yapmayın plan" tarzında bir Karadenizli değil...

EKSİLERİ

Baykal gibi bir "hizipçilik üstadı"nın engin deneyimi karşısında onun bir dönemlik parlamento çabasının lafı mı olur?

Yıllarını üniversite hocalığında harcamış olan Haluk Koç, ne bilir delege avlamayı, örgüt tavlamayı?

Etrafındakilere baktığımızda ne görüyoruz? Hepsi biraz "yaralı" değil mi? Hiç herhangi bir "küskünler hareketi"nden muhteşem bir zafer çıktığı görülmüş müdür?

Baykal’dan daha laik bir Haluk Koç, CHP’yi daha laik mi yapacak? Daha laik bir CHP, bugünkünden daha fazla oy alır mı?

Mustafa Sarıgül, Haluk Koç gibi bir ismin partinin başına geçmesindense Baykal’ın partinin başında kalmasını tercih etmez mi? Bu da Haluk Koç açısından hatırı sayılır bir handikap olmayacak m?

Bir "karizma eksikliği" olduğu kesin... Peki bu nasıl telafi edilecek? Ali Topuz bu konuda ne düşünmektedir?

Toparlama notları

BİR Dünkü "Eski Mahallede Bir Sahur Partisi" yazımda Prof. Yasin Aktay yazacağıma Prof. Yasin Doğru yazmışım... Yasin Doğru... Bursa’dan eski bir tanıdık... Yasin Aktay ile uzak yakın bir benzerliği yok... Zihnim neden böyle bir oyun oynadı, bilemiyorum... Neyse... Düzeltir, özür dilerim...

İKİ Dünkü yazımda mühim eksikler de saptadım: Her şeyden önce geceye damgasını vuran isimlerden eski milletvekili, yeni sanatçı Süleyman Gündüz’ü yazmamışım... Yine Yeni Şafak gazetesinin ilgiyle izlenen yazarı İbrahim Karagül’ü atlamışım... "Soğuktan gelen casus" Ekrem Baki’den de söz etmemişim. Bu konuda da özür diliyorum.

ÜÇ Ekranların yeni yıldızı Nihat Hatipoğlu Hoca’yı yazmıştım dün... Yüksek reytingi nedeniyle Hoca’nın, şöhret düşkünü başka hocalar tarafından ne zaman taklit edileceğini merak ettiğimi vurgulamıştım. Bir okurum, "Hatipoğlu’nu kim taklit eder bilmiyorum ama o birini taklit ediyor" demiş ve eklemiş: "Hatipoğlu’nun konuşma ve anlatım tarzı Fethullah Gülen’e benziyor." Enteresan bir iddia... Sanırım Hoca’ya bu açıdan da bakmak gerek...
Yazarın Tüm Yazıları