Bir iftar yemeği

NEWYORK
28 Eylül gecesi New York’ta Türk Kültür Merkezi’nin (Turkish Cultural Center-New York) davetlisi olarak tertip ettikleri iftar yemeğine katıldım.

Bini aşkın davetli arasında sadece bu iftar yemeği için Türkiye’den gelen çok sayıda insan vardı. Günlerdir hangi sinema oyuncularının katılacağına dair hakkında dedikodu yapılan yemeğin en önemli iki ismi ise muhakkak ki Hillary Clinton ve Recep Tayyip Erdoğan idi. Eminim, bu yemek bu hafta Türkiye gündeminde oldukça önemli bir yer tutacak ve Fethullah Gülen Cemaati’ne bağlı insanların kurduğu Türk Kültür Merkezi mercek altına yatırılacak.

Hafta içinde ben de merkez hakkında kendi görüşlerimi yazacağım.

* * *

Merkezin, belki de ABD’nin bir sonraki başkanı olacak Hillary Clinton ile çok sıcak bir ilişkisi var. Bu açıdan bakıldığında, bu tür yaklaşımlar sayesinde kurulacak dostluk ilişkileri, kişisel ilişkilere önem veren rahmetli Özal döneminde olduğu gibi derin izler bırakabilir.

Ben iftar yemeğini böyle bir olasılığın izlerini arayan gözlerle izledim.

* * *

New York Senatörü ve 2008 yılı başkanlık seçimlerinin Demokrat Parti aday adayı Hillary Clinton, yemeğe çok büyük ilgi gösterdi. Erdoğan’ı ayakta dinledi.

Bilindiği gibi; Demokrat Parti’nin adayları arasında Bayan Clinton farklı bir şekilde önde gidiyor. Ancak, oldukça erken başlayan yarışta Bayan Clinton’ın en önemli engeli ise genel seçmen açısından istenmeme oranının (yüzde 40 civarında) çok yüksek oluşu.

Sanırım, genel seçmen açısından Bayan Clinton’a karşı duyulan tepkinin nedenlerinden bir tanesi de Demokratların Irak konusunda somut bir politikalarının olmaması.

Irak’ta her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran Cumhuriyetçilere karşı savaşın iğrençliği üzerine Demokratlar hamasi nutuklar atmakta ustalar ama benim de şahsi görüşüm, reel siyaset açısından, bu konuda herhangi bir somut plana sahip değiller.

Şimdilik, olası başkanlık dönemlerinde Irak meselesini temizlemek konusunda oldukça yoğun mesai harcamak zorunda kalacaklarını ve bu mesaide ister istemez Türkiye ile yakın işbirliği yapmak zorunda olduklarını biliyorlar.

Demokratlar, TC Başbakanı’na de bu perspektifle yaklaştılar.

* * *

Eski başkan ve olası yeni başkan adayı Bayan Clinton’ın kocası Bill Clinton’ın Batı dünyasının en başarılı lideri ilan ettiği, Demokratlar adına mikrofonu kapan hemen herkesin fiziki endamından tutun hemen hemen tüm özelliklerine yağ çekme seviyesinde methiyeler düzdüğü Recep Tayyip Erdoğan burada kazandığı övücü sıfatlar konusunda neler hissetmiştir bilemem ama ben "bayram değil seyran değil, Demokratlar Başbakan’ı neden öptü" diye sorgulamadan edemedim.

Kulaktan duyduğum, Rupert Murdoch’un aşırı övgüleri de Fox Grubu’nun Sabah-ATV satışı çerçevesinde altyapı kurmaya yönelik tavır aldıklarına beni ikna etti.

Olası müstakbel Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke da bir demeci sonucu "Türkiye, Malezya olur mu?" tartışmalarına önayak olduğu için pişmanlığını defalarca ifade etti!

* * *

"ABD, Irak’tan çekilirken Türkiye kendi topraklarının kullanılmasına izin verir mi?"

ABD’de sadece Demokratların değil, siyasetle uğraşan herkesin kafasındaki esas soru bu.

Ben Bayan Clinton ve Başbakan Erdoğan’ı dinlerken yapılan konuşmalara bu öz açısından baktım.

2008 yılında 1 Mart tezkeresi tersten gündeme gelecek.

Bakalım bu sefer Türkiye hangi köşeye yatacak!

Yaşayalım ve görelim!
Yazarın Tüm Yazıları