Kamusal çıkar bireysel maliyet

İSTANBUL gibi büyük kentlerin en önemli trafik sorunlarından biri trafik kazalarının tüm trafiği kilitlemesidir. İki araba birbirine dokununca, olduğu yerde arabalar durdurulup trafik polisi beklenir.

Polis geldiğinde, rapor tutulur. Kabahatli tespit edilir. Böylece, onarım maliyetinin hangi arabanın sigortası tarafından karşılanacağı belirlenir.

Olay yerine mutlaka o bölgeden sorumlu trafik polisinin gelmesi gereklidir. Bir başka polis tesadüfen olay yerinden geçiyorsa, herhangi başka bir arabaymış gibi kazaya bakıp geçmekten başka bir şey yapmaz. Türkiye’de her işin bir sorumlusu ve uzmanı vardır!

Bu arada kaza yerinin gerisinde trafik yoğunlaşır. Çünkü, bir ya da daha fazla şerit kullanılamaz hale gelmiştir. Üç şeritli yol iki, hatta bir şeride inmiştir. Hatta, tüm yolun kapanması dahi mümkündür. Görevli trafik polisi beklenmektedir. Binlerce araba boşuna yakıt tüketmektedir. İnsanlar randevularına gecikmektedir. Tarifeli araçlarla yolculuk yapacak olanlar uçağa ya da otobüse yetişememektedir.

Boğaz köprülerinin üzerindeki ya da girişindeki bir kaza İstanbul’u felç edebilmektedir. İstanbul’un iki yakası birbirinden kopmaktadır. Zaten yoğun olan bu arterde, kazaya uğrayan araçlar çekildikten sonra dahi, trafiğin yeniden eski akışkanlığına ulaşması saatler almaktadır. TEM üzerindeki bir kaza hava limanı trafiğini felç etmektedir.

Kısacası, trafik kazalarında kabahatliyi tespit edebilmek için çok ciddi toplumsal maliyet yüklenilmektedir.

ZORUNLU SİGORTA

Bütün bunlar trafik kazasında kabahatlinin kim olduğunu tespit edip maliyetin hangi tarafın yüklenileceğinin tespiti için yapılmaktadır. Ama, bu arada yüklenilen toplumsal maliyet ucu açık bir biçimde bırakılmaktadır. Bu çeşit düzenlemeler, düzenlemenin neden olabileceği toplumsal maliyetleri de hesaba katarak yürürlüğe konmalıdır. Türkiye’de kamusal düzenlemeler işin bazen bu tarafını ihmal etmektedir.

Her şeyden önce, önemli olanın trafik kazasında kimin kabahatli olduğunun bir kamu otoritesince tespitiyse, olay yerine en yakın polis bu görevi görebilmelidir. Kabahatlinin tespitinin derin bir uzmanlık alanı olduğu herhalde düşünülemez. Kaldı ki, görevli polis de tarafları dinleyerek raporunu hazırlamaktadır. Burada çabukluk önemlidir. Trafiğin acilen açılması kamu otoritesinin ve uygulamadaki düzenlemelerin en önemli hedefi olmalıdır.

Trafik kazasının araçların kullanılmasını olanaksız kılacak hale getirmesi durumunda araçların daha tenha bir bölgeye çekilmesine çalışılmalıdır. Bunu sağlayacak bölgesel kurtarma istasyonları oluşturulmalıdır.

Daha da ileri giderek, aslında kabahat hangi tarafın olursa olsun, herkesin kendi sigortasının kendi hasarını ödemesi ilkesinin getirilmesi düşünülebilir. Önce, tüm arabaların kasko sigortası alması zorunlu kılınmalıdır. Trafik sigortası dahi almaktan kaçınan bir toplumda bu uygulamanın ne şekilde zorlayıcı hale getirileceği elbette soru işaretidir. Sonuçta, kasko sigortası olmayan zarar edecektir. O da şahısların bileceği bir iştir.

KAMUSAL ÇIKAR

Kabahatli kim olursa olsun, herkesin kendi sigortasının kendi arabasındaki hasarı ödeyecek olması sigorta primlerini biraz artıracaktır
. Yani, kişisel bir maliyet artışı söz konusu olacaktır. Ama, İstanbul gibi büyük kentlerde trafiğin durmasıyla yüklenilen toplumsal maliyetin bunun çok üzerinde olması söz konusudur.

Bu öneri kaza yapma olasılığı çok düşük bireyleri elbette olumsuz etkileyecektir. Ama, kamusal çıkarları kişisel çıkarların önünde tutan her türlü öneri bir şekilde bazı kişilerin zarar etmesini içerecektir. Bu kaçınılmazdır.
Yazarın Tüm Yazıları