Ekonomide görev dağılımı eskisi gibi

EKONOMİYLE ilgili bakanlıkların görev dağılımı dün Resmi Gazetede yayımlandı.

Daha önce de kabine açıklandığında tahmin ettiğimiz gibi; küçük değişiklikler var ama genel olarak ekonomi yönetimindeki görev dağılımının eski kabinedeki gibi olduğunu söyleyebiliriz.

Geçen Hükümette Abdüllatif Şener’in yetkisinde bulunan kurumlar şimdi Nazım Ekren’e bağlanmış. İstatistik kurumu TÜİK’in bağlanmasının yanısıra, tek değişiklik kamu bankaları yani Ziraat Bankası ve Halkbank, daha önce Devlet Bakanı Ali Babacan’a "ilgili" iken şimdi bu bankalar Ekren ile ilgilendirilmiş. Bağlı değil ilgili kuruluş olduklarının altını çizelim. Zaten kamu bankalarında, özellikle atamalarında Nazım Ekren’in etkili olduğunu biliyorduk şimdi bu resmi olarak yerine getirilecek. Tütün Kurulu ise bu makamdan alınmış.

Görev dağılımında Ekren’in ekonomide koordinasyonu sağlayacağı söylenmiş ama zaten Şener’in yetkileri arasında bu da vardı. Yani çok değişen bir şey yok.

Buna karşılık Hazine’den sorumlu olduğu için "ekonomiden sorumlu bakanlık" olarak adı geçen Devlet Bakanlığı’na yine, kilit kurum olan Hazine Müsteşarlığı bağlı. Merkez Bankası da ilgili kuruluş olarak portföyünde yeralıyor.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kendisi Başbakan Yardımcısı olamadı ama yetkilerini aynen korudu. Yani Maliye Bakanlığı’nın yanısıra Özelleştirme İdaresi de yine Maliye Bakanı Unakıtan’a bağlı. Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in yetki alanında olan Gümrük İdaresi ise buradan alınmış Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya bağlanmış. Ancak bu idarenin ileride Maliye Bakanlığı’na bağlanması söz konusu. Bu da olursa Unakıtan, ekonomi yönetiminde yetkilerini artırmış olarak yeni kabinede yer alacak.

Yani Nazım Ekren’in adı ne kadar koordinatör bakan olarak geçse de, eskiden olduğu gibi Unakıtan’ın ekonomide yetkileri fazla olacak, bir başka deyişle fiili olarak ekonominin koordinasyonu Unakıtan tarafından sağlanmış olacak.

Nazım Ekren’in de diğer AKP’liler gibi Unakıtan’a "abi" dediğini gözönüne aldığımızda, yaşanacak fiili durum da normal görünüyor.

GERGİNLİK EKONOMİDE BAŞARIYI ENGELLER

Ancak şunu da söylemeliyiz ki; Ekren’in öyle Şener gibi sakin duracak bir kişi olmadığı, ekonomi yönetiminde liderliği ele geçirmeye çalışacağı da söyleniyor. Bunun için de şimdiye kadar yürüttüğü, "işalemi ile Başbakan arasında köprü olma" fonksiyonunu kullanabileceği ifade ediliyor. Ekren’in işalemiyle iyi ilişkilerine karşılık, Unakıtan’ın de özel sektörle iyi ilişkileri, yanısıra IMF nezdinde sağladığı güven de unutulmamalı....

Kendi içlerinde bazı sürtüşmeler olsa bile, ekonomi yönetiminin eskisi gibi gideceğini söyleyebiliriz. Mehmet Şimşek ve Nazım Ekren’in "devlet tecrübesizliği" nedeniyle bazı sıkıntılar çekmeleri muhtemel ama bunun da aşılabileceğini tahmin ediyoruz.

Buna karşılık ekonomi yönetimi ne kadar iyi gözükse de, önümüzdeki dönem ekonominin iyi gideceğini peşinen söyleme imkanımız pek yok. Çünkü uluslararası ekonomide yaşanacaklar ve belki de zamanla bunların önüne geçecek iç siyasi gelişmeler, ekonominin gidişatında da çok belirleyici olabilecek muhtemel tehlikeler olarak önümüzde duruyor.

Yeni kabinenin geri kalanına baktığınızda "merkez kamuoyunu tatmin etmeyen bir yapı" olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Genel olarak Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı ile yeniden tırmanan devlet kurumları arasındaki gerginlik, kabinedeki özellikle İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıklarına yapılan atamalar nedeniyle, daha da artacağa benziyor.

Gül’ün seçilmesinden sonra, askerle AKP Hükümeti ve doğal olarak Cumhurbaşkanlığı arasındaki gerginlik haberlerini okuyoruz. Bu haberlere, "bunlar şekle dönük önemsiz şeyler" demek mümkün değil çünkü devlet yönetiminde semboller sanıldığından fazla öneme sahip...

Kısacası; bu semboller ekonominin performansını da etkileyecektir. Türkiye’nin ekonomik olarak yeni atılıma ihtiyacı var ve devlet kurumlar arasında çatışmalar yaşandığı takdirde bu atılımın yapılması, Türkiye’nin güçlü hale gelmesi mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları