Dünkü manşet

DÜN Hürriyet’in spor sayfasında enteresan bir bir başlık vardı; "Roberto Carlos sıradan bir sambacı" Bu sözleri söyleyen Galatasaray’ın eski bir futbolcusu olan Prekazi’ydi. Hürriyet Spor Servisi de bunu manşet yapmış haliyle.

Okuduğumda çok üzüldüm. Üzüldüğüm şey Prekazi’nin Roberto Carlos’u aşağılarcasına yaptığı o açıklama değildi. O Prekazi’nin görüşüdür. Asıl üzüldüğüm, gazetemin spor servisinin ya da yazı işlerinin bu sözleri manşet yapmasıydı. Yıllardır ismini bile duymadığımız Galatasaray’lı bir futbolcunun, ülkemize gelen dünyaca ünlü bir futbol yıldızını fazla büyütülecek bir olay olarak görmemesi, nasıl belirleyici bir etken olabiliyordu da onun bu sözleri manşetten kullanılabiliyordu. Daha önce bu ülkede iş yapıp giden bir işadamının, yıllar sonra ortaya çıkıp, bu ülkeye gelen ünlü bir yatırımcı gruba "bunlar sıradan bir grup ya da marka" dediğini ve bunun da manşet olduğunu düşünebiliyor musunuz? Ya da eski bir Fenerbahçe’li futbolcunun başka bir takımın dünyaca kabul edilmiş bir yıldız oyuncusunu aşağıladığını. Bunlar sadece futbol ekonomisine değil, bu ülkede yaşayan yabancı yıldızlara ve bu ülkeye gelmeyi planlayan yıldızlar konusunda da zarar verir.

Her ne olursa olsun futbol bu ülkede de ekonomisi çok büyük olan ve değer kazanan bir sektördür. Bu sektörün aktörleriyle ilgili saçmasapan açıklamar ancak kaos ve polemik yaratır.

Roberto Carlos gibi dünyanın bütün kıtalarında tanınan ve Türk futboluna büyük bir katkı sağlayan bir markayı böyle aşağılayan bir zihniyeti anlamak çok da zor değil elbette.

HAKKI YENMİŞ BİR TAKIMA KARŞI OYNAMAK

GEÇTİĞİMİZ hafta Trabzonspor-Sivasspor karşılaşmasında yaşanan olaylar nedeniyle Sivasspor’a verilen cezaları ne aklım ne de vicdanım onaylayamadı. Her neyse TFF’nin ilgili kurullarının verdiği bu adaletsiz kararlara alıştık diyelim. Ama bu kararlar, Fenerbahçe’nin hakkı yenmiş bir takıma karşı oynamasını değiştirmedi. Zaten çok iyi mücadele eden bir takım olan Sivasspor, cebindeki 250.000 YTL’lik ceza ve bir çok futbolcusunu kaybetmiş olmanın üzüntüsüyle daha farklı bir psikolojide oynadılar.

Fenerbahçe ise Carlos’un bireysel becerisiyle attığı golün dışında çok fazla pozisyon üretemedi. Zico’nun tek santrfor ısrarı ise en sonunda Kezman’ın Fenerbahçe seyircisi tarafından ıslıklanmasıyla sonuçlandı diyebiliriz.

Yazdan mı, sıcak havalardan mı, yoksa takımın çok iyi idman yaptırılmadığı iddialarından mı bilinmez böylesine bir takım şimdilik hasbel kader maç kazanıyor.

Keşke Şampiyonlar Ligi’nde de hasbel kader kazanabilsek de guruplara kalabilsek. Gerisi bir Türk atasözü "Allah Kerim"

Ne değişti?

DÜNKÜ
maçın en önemli olaylarından biri de R.Carlos’un attığı güzel goldü. Ben şahsen bir Carlos izleyeni olarak onun attığı bir çok güzel gole şahit oldum. Ama beni daha çok etkileyen şey R.Carlos’un gol sonrasında yaşadığı sevinçti. Çok samimiydi ve içtendi. Zico’nun dün sahaya sürdüğü kadronun tekrar değişmesi ise şu soruyu sormama neden oldu; "Ne değişti?"

Öyle ya, eğer bu gözdağı vermek gibi birşeydiyse, bunun gerçekleştiğine mi inanıldı? Yoksa kötü ve riskli bir denemeydi fikrine mi varıldı? Neyse açıkçası ben anlayamadım bu yazbozları.

Zaman gerek

FENERBAHÇE
’nin hayal ettiğimiz futbolu oynaması için 5-6 hafta daha beklememiz gerekiyor bence. Şu an izlediğimiz Fenerbahçe, bu uzun lig maratonunda 3 puan için oynayan ve her ne olursa olsun, sonuca endeksli futbol oynamaya gayret eden bir takım. Göze ve seyirciye hitap eden bölüm içinse biraz daha beklemeye ihtiyaç var. Takım hem yaş ortalaması olarak küçülmüş de ilk kez birlikte oynayan bir çok futbolcudan oluşuyor. Bu nedenle ben Fenerbahçeli taraftarlara şimdilik iyi futbol beklemeleri yerine 3 puan alan takımı desteklemelerini tavsiye ediyorum.

Haftanın 3 Adamı: 1-Robeto Carlos 2-Serdar 3-Selçuk
Yazarın Tüm Yazıları