Biat farz mıdır sünnet mi

ÜÇ gündür iktidar yanlısı basına bakıyorum."Biat gazeteciliği" gerçekten çok zor bir şeymiş.

Hayret ediyorum.

İçimden bir ses, "Yahu o dünyada, Başbakan’ın yaptığının yanlış olduğunu söyleyebilecek bir tek cesur ses bile yok mu?" diyor.

Nedir bu?

"Biat" denen şey meğer ne müthiş bir güçmüş?

Bir zamanlar kafamızda "masonik dayanışma" imajı vardı.

Meğer o bile bunun yanında gevşek bir tesanütten ibaretmiş.

Sanki gizli bir güç emir veriyor.

Birileri düğmeye basıyor.

Ötekiler de "Emredersin amirim" edasıyla anında yüklenmeye başlıyor.

* * *

Dün iktidara yakın bütün gazetelere baktım.

Feci bir linç psikolojisi.

Belli ki verilen emirler anında ve hiç tavizsiz yerine getirilmiş.

Yazılarda Bekir Coşkun için küçücük bir "Ama" nezaketi bile fazla görülmüş.

Yıllardır kendileri için "demokrasi" isteyen arkadaşlar, bir anda hoşgörüsüz, bayağı bir kasaba dönüşmüş.

Demek ki demokrasiden anladıkları şey, sadece ve sadece kendilerinin "haklı kabul edilebileceği" bir rejimmiş.

Arkadaşlar yüzde 46.7 hiçbirinize bu kadar büyük "Bu mahalle bizden sorulur" hakkı vermiyor.

İktidar şımarıklığının ölçüsü kaçarsa, demokrasinin de ayarı bozulur.

Bu arkadaşlar çok çabuk "Ekselanslarının medyası" haline dönüştüler.

Daha dün bir, bugün iki.

Eleştiri anında tedavülden kalktı.

Köşeler, otomatiğe bağlandı.

Bir el şıklamasıyla mekanizma harekete geçiyor.

İlk taarruz emri Bekir Coşkun’a...

* * *

"Bizim kanat"a gelince...

Bizim kanatta emir-komuta sistemi çalışmıyor.

Zaten emir veren de yok.

Bekir
’i savunanların bazıları bile "Ama sen de böyle yazmamalıydın" demeye korkmuyor.

Küçücük bir "Ama" kudreti.

İşte hükümet medyası ile bağımsız medyayı birbirinden ayıran tek kelime...

O arkadaşlara diyorum ki: "Şu biatı hiç olmazsa farz olmaktan çıkarıp, sünnet haline getirin."

Getirin ki, o aralıktan gazetecilik biraz olsun sizin de ruhunuza sızsın..

Biliyorum bizimki, umutsuz bir arkadaş tavsiyesi.

Hükümet medyası olmak zordur.

Her gün bir yerden, gelecek emri beklersiniz.

* * *

Bekir Coşkun’a karşı bu linç kampanyası beni çok korkuttu.

Çünkü Türkiye’nin geleceğine ait beklentilerimi kararttı.

Önceki gün Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert’in açıklamalarına bakın.

Uzlaşma, karşılıklı olarak birbirini anlamayı tavsiye eden sözler.

Bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözlerine bakın.

Gerginlik istemiyor.

Biliyorum Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı adayı Gül’ün etrafından da böyle uzlaştırıcı, sakin sesler geliyor.

Ama gelgelelim bu biat basını ile gerginlik nasıl önlenecek?

Siyasiler kavga etmese, belli ki onlar maraza çıkartacak.

* * *

Öyleyse ne yapacağız?

Tek umudum şu.

Onları Bekir Coşkun’a karşı harekete geçiren merkez, yeni bir emir verecek.

Diyorum ya, küçük bir el şıklaması.

O işaret gelecek ve onlar yine buna biat edecek.

İnanın Türkiye’nin beklediği en mutlu biat budur.

Yok o emir gelmezse, belli ki hükümet kuvvetleri kendinden başka kimseye demokrasi hakkı tanımayacak.

Yani vur deyince öldürecek...
Yazarın Tüm Yazıları