Neden değişmekten korkuyoruz …

Birazcık değişebilsek. Karşımızdakileri anlamaya çalışsak. Sadece kendimizi haklı görmesek. Elimizi kolumuzu bağlayan temel sorunlarımızı dayatmalarla değil, uzlaşılarla çözmeyi denesek, neler olur biliyor musunuz? Hayret edersiniz…Türkiye’nin önünde kimseler duramaz.

Haberin Devamı

Bu ülkenin önünü kapatan ve çözümlenmedikçe de kapatmaya devam edecek temel üç sorun var. İkisi tamamen iç gelişmelerle ilgili, diğeri ise dış ilişkilerin önünü kapatan cinsten.

 

Bu sorunları çözemediğimiz sürece, ilerlememize de imkan yok.

 

Gelin birlikte düşünelim ve kararımızı birlikte verelim.

 

          Â1) KÃœRT SORUNUNU neden ağırlıklı olarak güce dayanarak çözmeye çalışıyoruz.? Bu çıkmazdan kurtulmanın baÅŸka bir yolu yok mu ?

 

Toplumumuzun bir kesimi, Kürt kelimesiyle bölünmeyi aynı kefeye koyuyor. Bütün Kürtleri bölücü olarak görüyor. Genelde de, Güneydoğu halkının PKK’ya bakışının neden farklı olduğunu araştırmıyor dahi. Herşeyin yabancı güçler tarafından organize edildiği söylenip, sorumluluk başkalarının üstüne atılıyor. Sertlikle herşeyin halledebileceği sanılıyor. Kürt kökenli vatandaşlarımızın hisleri anlaşılmak dahi istenmiyor.  

Haberin Devamı

 

Oysa, biraz daha dikkatli davranabilsek. Biraz daha anlayışlı olsak. Fanatik milliyetçilere mikrofon uzatmak yerine, Kürt kökenli vatandaşlarımızı hem ekonomik, hem de sosyal yönden kucaklayabilsek…

 

Türkiye’nin önünü kapatmak isteyenlerin en etkili silahı Kürt sorunudur. Ülkemizin ileriye doğru yürüyüşünü durdurmak istemiyorsak, farklı davranmak zorundayız.

 

Bu alanda DTP’nin ve Kürt kökenli vatandaÅŸlarımızın siyasi liderlerine de önemli görevler düşüyor. Onların daÂartık gerçek çıkarlarını daha iyi hesaplamaları gerekiyor.ÂNe kadar güç olursa olsun PKK terörü ile bir yere varılamayacağını aksine gerilimi ve bölünmeyi arttıracağını daha iyi görmeleri ve tutumlarını bu anlayış içinde yeniden gözden geçirmeleri kaçınılmazlaşıyor.

 

Haberin Devamı

          Â2) LAÄ°KLÄ°K ile Ä°SLAM’I  birarada yaÅŸatabileceÄŸimiz yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Åžu anda her iki taraf da baÄŸnaz davranıyor. Birbirimizden öylesine kuÅŸkuluyuz ki, en basit uzlaşıya dahi yaklaÅŸamıyoruz. Ãœlkemizin laik-demokratik sistemini kimseler deÄŸiÅŸtiremez. Ãœlke içindeki birÂkesim bu yönde istekli davransa dahi, sivil zinde kuvvetler öylesine güçlü ki, sistemin deÄŸiÅŸebileceÄŸinden korkmamıza hiç gerek yok.

 

Oysa, birbirimizi korkutuyoruz. Korkular üzerine kurulmuş bir ilişki düzeni yaratıyoruz. Sonra da karşı önlemler alıyoruz. Bağnaz bir yaklaşımla hareket ediyoruz. Bizden farklı düşünenleri dinlemek dahi istemiyoruz. Hep, dediğimiz dediktir diye hareket ediyoruz. En basit bir özveri veya uzlaşı isteğimiz yok.

Haberin Devamı

 

Türkiye’yi önlemek isteyenlerin elindeki diğer silah da laik-islamcı sürtüşmesidir. Bu konuyu da çözemediğimiz sürece, mesafe alamayacağız.

 

          Â3) KIBRIS ve ERMENÄ°STAN ‘a yaklaşımımızı da, dış iliÅŸkilerimizi rayına oturtabilmek için, ÅŸu veya bu ÅŸekilde çözmemiz, hiç deÄŸilse farklı bir ÅŸekilde ele almamız gerekiyor.

 

Her iki sorunu da genelde milliyetçi bir bakış açısından ele alıyoruz.

 

Özellikle Ermeni vatandaşlarımıza hiç haketmedikleri derecede kötü muamele ediyoruz. Ermeni diasporası ile bizim kendi Ermeni asıllı vatandaşlarımızı birbirinden ayıramıyoruz. Sorarım sizlere, eğer siz Ermeni asıllı olsanız, bugünkü ortamda Türkiye’de rahat eder miydiniz ?

Haberin Devamı

 

Hayır, rahat edemezdiniz.

 

Hergün bir yerlerde oluşmaya başladığının haberlerini aldığınız milisvari vurucu timlerle ilgili haberler okudukça korkmaz mıydınız ?

 

SONUÇTA, ülkemizin önünü açmak istiyorsak, gözlerimizi karartan faşizme yakın bir milliyetçilikten kurtulmalıyız. En büyük tehlike- Hasan Cemal’in geçenlerde yazdığı gibi- ülkemizde giderek yaygınlaşan otoriter-milliyetçilik yaklaşımıdır.

 

Bir an için düşünün…

 

Kürt sorununu temelinden ve tümüyle çözememiş olsa dahi, yaşanabilir boyutlara geriletmiş olan, Laik sistem ile İslam arasındaki dengeyi kurmuş ve uzlaşılarla belirli bir görüş birliği yaratmış bir Türkiye’yi düşünün.

 

Bu Türkiye’nin önünde kimseler duramaz.

Haberin Devamı

 

Bu Türkiye’ye Avrupa Birliği’nin kapıları kolaylıkla açılır.

 

Bu Türkiye bölgenin en istikrarlı ülkesi konumuna girer.

 

Neden yapamayalım ?

 

Yeter ki, biraz çaba sarfedelim.

 

Yeter ki, bağnazlıklarımızdan kurtulalım. Başkaların duyarlıklarını da dikkate alalım. Sorunları sertlik veya dayatmalarla değil, uzlaşılarla çözmeye alışalım.

 

Yeter ki, hislerimizi değil, mantığımızı kullanarak ve uzun vadeli çıkarlarımızı düşünerek hareket edelim.

 

Sorarım sizlere, bütün bunları yapmak çok mu zor ?

 

Yazarın Tüm Yazıları