İnsan dövüşü

Hayvan hakları savunucuları köpek dövüşüne, horoz dövüşüne karşı çıkıyorlar da, insan hakları savunucuları şu boks maçlarına neden karşı çıkmıyor?

Hayvan dövüşüyle insan dövüşü arasındaki fark; hayvanların zorla bu işe itilmesi insanların ise bile isteye ringe çıkması.

Ama yine de hayvan dövüşleri kadar tepki çekmeli diye düşünüyorum şu insan dövüşlerinin.

Geçen gece Fox TV’de bir boks maçı izledim, hayatımda böyle kanlı bir ring görmedim.

Yunanlı Michael Katsidis’le Filipinli Czar Amonsot arasındaki mücadele 12 raund sürdü.

Katsidis’in sağ gözünün altında kocaman bir yarık açıldı, sol göz tamamen kapalı; göz kapağının üzerinde iki ayrı yerde yarık var.

Maç sırasında nasıl oluk oluk kan akıyor anlatamam.

Yunanlı’dan akan kan, rakibine bulaşıyor, etrafa sıçrıyor her taraf kan gölü.

Hakemler buna rağmen maçı durdurmadılar.

Olayı gerçek bir vahşete döndüren ise devre aralarıydı.

Katsidis’in yaralarına yakın plan girdi kameralar.

Doktorlar yarayı açıp içine pamuklu bir çubukla ilaç sürüyor, o arada yaradan kan fışkırıyor.

Sanki canlı bir ameliyat izliyoruz.

Olay bu kadar korkunç olunca kopamadım maçtan.

Hatta kaptırıp kendimi, içler acısı haldeki Yunanlı’yı canı gönülden destekledim.

Sonuçta ne mi oldu?

Yunanlı o zor durumunu hırs yapıp, maçı son iki raundda almayı başardı.

"Hayvanlar gibi" dövüşüp dünya şampiyonu oldu.

Ponpon kızlar

Kandil gecesinde Türkiye-Avustralya basketbol maçında sahaya çıkan ponpon kızlar dikkatimi çekti.

Alışılmışın aksine mini etekli değillerdi, altlarına giydikleri taytlarla dans ettiler.

Kandil gecesine özel bir önlem diye düşündüm.

Ama belli ki federasyon iki arada bir derede kalmış.

Kızlar mini etekli çıksa Kandil gecesi tepki görecekler, hiç çıkmasa "vay ne oluyor" diyenler çıkacak... Orta yolu bulup altlarına tayt giydirelim demişler. Keşke kızları hiç çıkarmasalardı.

Normal günde ponpon kızların mini etekli dans etmesine kızmayan Türkiye, kandil gecesi kızların hiç çıkmamasına da bozulmazdı.

Bir inek alıp salona koyacağım

Bu Cow Parade olayını abarttık mı ne, özellikle Nişantaşı inekten geçilmiyor.

Çok sevimliler, çok eğlenceliler, aralarında nefis tasarımlar var ama kaldırımda da adım atacak yer kalmadı.

Her taraf inek kaynıyor.

Peki bu kadar inek sonra ne olacak?

Hepsi toplanıp açık artırmayla satılacak, elde edilen para da yardım derneklerine ve vakıflara aktarılacak.

Diyelim ki ben 3-5 ya da 10 bin fiyatı neyse verip bir tane inek satın aldım.

Evin salonuna koysam adım atamam, yatak odasına koysam öküzlüğüm tescillenir.

Bir süre sonra sıkılıp mezbahaya göndersem, sanat düşmanı olurum.

Peki bu inekleri alıp da koyacak yeri olan kaç kişi var İstanbul’da?..

Bahçedeki havuzun kenarına mı koysak, yoksa evin girişindeki yola mı diye düşünecek kaç Allah’ın kulu çıkar?..

İstanbul’da herkes bahçeli evde oturuyor da bizim mi haberimiz yok.

Kaç kişi satın alacak bu inekleri ve kalanlar ne olacak?

Kaldı ki bazıları çok sıradan ve 1 lira bile etmeyeceği çok belli.
Yazarın Tüm Yazıları