Paralı olanların sesi

ARALARINDA dinci 103 vakfın oluşturduğu ’Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın (TGTV), Menderes, Özal ve Erdoğan’ın resimlerinin bulunduğu ’Demokrasinin Yıldızları’ başlıklı tam sayfa ilanları 8 Haziran’da gazetelerde yayınlandı. Türkiye’deki billboard’larda da göründü.

İlan metninde şöyle deniyordu:

"Onlar Atatürk’ün açtığı demokrasi yolunda bayraklaşan liderler. Onlar demokrasi ufkunda parlayan yıldızlar."

Bu kez dün ’Hukuki Araştırmalar Derneği’ imzasıyla ama bu kez aynı resimlerin daha öne çıkartıldığı ’Milletin adamları’ başlıklı tam sayfa ilanlarda da şöyle deniliyor:

"Onlar, Atatürk’le perçinleşen millet sevgisini simge isimleri. Onlar, bu toprağın sesi, vicdanı, atılım ruhu. Onların yüreğinde millet, milletin yüreğinde onlar. Onlar, milletin adamları."

TGTV, tarikat ve cemaat vakıflarının meydana getirdiği bir ’STK’ görünümünde... Aralarında İlim Yayma Cemiyeti, Hakyol, İsmail Ağa Camii İlme Hizmet Vakfı, Muradiye Vakfı gibi pek çok vakıf dikkat çekiyor.

Her iki ilanın metinleri aynı kalemden çıkmış gibi; grafik düzeni de öyle.

Her iki ilanda Demirel’in adı yok; Atatürk’ün adı ise ’iliştirilmiş" gibi...

Vakfın üyeleri, İslami kesimle özdeşleyen davalarına bakıyorlar.

Diyarbakır gibi bazı yerlerde şubeleri bulunuyor HUDER’in...

AKP’nin ’zorlandığı’ politikalar karşısında dıştan destek veriyor; örneğin cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararları eleştiriliyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu başta olmak üzere başsavcı vekilleri ile çok sayıda hakim, savcı ile birlikte HUDER’in iftar yemeğine katılıyor. Konuşmalarda YÖK Başkanı Teziç’in Anayasal görevlerinin dışına çıktığı ileri sürülüyor.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, HUDER’in genel kuruluna katılıyor.

Üyeleri geçen nisan ayında Paris ve Strasbourg’a yaptığı ziyaret sırasında AİHM’de Türk yargıçları ile görüşüyor. Dünkü ilanlara, derneğin Onur Kurulu’nda bulunan SP’li Şevket Kazan ile Şeref Malkoç karşı çıkıyorlar. Şevket Kazan, böyle bir ilandan haberli olmadığını söylüyor ve "Bu ilana benim iznimin olması mümkün mü? Onlar Milli Görüş çizgisinden ayrıldılar ve AKP çizgisine geçtiler. Biz yeni dernek kurduk" diyor.

Derneğin internet sitesinin etkin olmadığı anlaşılıyor; çünkü 2006’dan beri siteyi ziyaret edenlerin 36 bin dolayında olduğu görülüyor.

Demokrasi karneleri

MENDERES, 1950-60 döneminde Meclis çoğunluğuyla, sorgu yargıcı yetkisinde ’Tahkikat Komisyonu’ kurduruyor; "birtakım basının ve muhalefetin sesinin kesilmesini" istiyordu. ’Tek adam’ rüzgarı esmeye başlayınca İsmet İnönü’den "Yapmayın, bu teşebbüsünüz yanlıştır, Anayasa ihlalidir" karşılığını alıyordu. Ancak devamla "Paşa, paşa, ne o? Yoksa Battal Gazi ordunla ihtilal mi yapacaksınız?" diyen Menderes’e İnönü bunun üzerine, "İhtilali biz yapmayız ama o an geldiğinde sizi ben bile kurtaramam" diyordu. "Ben odunu da aday göstersem seçtiririm" ve (vatandaşlara) "Siz o kadar güçlüsünüz ki, dilerseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" sözleri de yine Menderes’e aitti.

ÖZAL 1983’te başbakan olduğunda, TBMM’nin 2 No’lu yasası olan ’İhanet-i Vataniye Yasası’nı, Terörle Mücadele Yasası’nın gecici maddesiyle kaldırtıyor, "Anayasa’yı bir defa delmekle bir şey olmaz" diyordu. Ailesiyle ilgili ’saltanat’ tartışmalarını umursamıyor; "damarlarda dolaşan kanlar", "federasyonu konuşalım" gibi vecizelerle siyasi tarihin kaydına geçiyordu.

ERDOĞAN, "Demokrasi benim içim amaç değil, araçtır"... "Türk değil, ümmet olmak esastır" diyerek ümmetçiliği de demokrasinin koşulları arasına katıyordu.

AKP’nin 22 Temmuz’la ilgili seçim stratejisinin ana hatlarının ortaya koyduğu gerçekler.

Dokunulmazlık mı yargı reformu mu?

DENİZ Baykal, "Dokunulmazlıkları kaldıralım" dedikçe, Erdoğan hep aynı mazereti buluyor: Başbakan "Kalkacaksa her yerde kalkacak, yargının da, memurun da, askerin de hepsinin kalkacak... Sadece siyasetçi derseniz bu ülkede siyasetçi bulamazsınız" diyor.

Asker, suç işleyeni yakalayıp yargılıyor; hem de bunu ibret için yapıyorlar. Polis de yanlış kişileri yakalıyor. Bunun son örneği ’Son Nokta Operasyonu’nda ortaya çıkıyor. Bazı eski hakim ve savcıların isimleri, ilginç iddialarla gazete manşetlerinde yer aldı. (Dinlemeye takılan İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevli A.K. ile Adana eski Cumhuriyet Başsavcısı Cemal Sahir Gürçay’ın -Adana’da şimdi avukatlık yapıyor- ’Çetenin uyuşturucu dosyası seks partilerindeki hakimde’ (Hürriyet, 14.7.2007) haberini bir kez daha okuyun ve derin derin düşünün.)

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun var; asker kendi mensuplarını yargılıyor. Yargı reformu yapılmazsa bu işler böyle sürüp gidecek mi hep!

Biliyor musunuz

AKP’nin geçen pazar günkü Kazlıçeşme mitinginde, bütün mitinglerde belediye başkanları kürsüde yer almalarına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın bulunmamasının dikkat çektiğini...

İSTANBUL’da muhalif gruplar tarafından bazı ilçelere asılan "AKP’nin payandası, Adan ve Ağar; (...) oylar MHP’ye ve CHP’ye kayar" başlıklı afişlerin DYP yönetimi tarafından toplattırıldığını...

DENİZLİ Valisi Hasan Canpolat’ın talimatıyla yapılan operasyonda, İl Sağlık Müdürlüğü’ne ait bazı malzemelerin AKP’li eski bir il yöneticisinin dükkanında bulunmasının AKP çevrelerinde büyük telaş uyandırdığını...
Yazarın Tüm Yazıları