Fedakárlık yapıp dışarıdan seçelim

ÇANKAYA pazarlığı erken başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün Akşam Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya’ya bir açıklama yaptı.

Haberin Devamı

Önce, geçen hafta bize de söylediği bir sözü tekrarladı.

"Cumhurbaşkanlığı seçimi için önyargılı olmayacağını" belirtti.

Ama bu defa bir adım daha ileri giderek bu sözlerini açtı ve "uzlaşma arayacağını" açıkça ifade etti.

Asıl önemlisi bunun içini de doldurdu.

"Baykal’ı kastederek, "Bize tek bir adayı dayatmasaydın, başka adaylarla gelseydin dediler ya, onu da yaparız. Alternatiflerle gideriz. Anayasa’daki şartları haiz adaylarla uzlaşı ararız" diyor.

Ama bunun için bir şartı var:

"Yeter ki kimse kendini dayatmasın, şart koşmasın."

Küçükkaya’
nın haberini okuyunca, sabah erken saatlerde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı aradım.

* * *

İlk sözü şu oldu:

"Kendini ve bir başkasını dayatmaktan vazgeçtiyse, bu da bir gelişmedir."


Ne var ki Baykal, Erdoğan’ın bu sözlerini uzlaşma arayışı için yeterli görmüyor.

"Zaten bu konuda kesin bir şey konuşmak için seçim sonucu çıkacak tabloya bakmak lazım" diyor ve devam ediyor:

"Ben tek isim değil, üç isim getireceğim diyorsa, bunun adı uzlaşma olmaz."

"Uzlaşmayı"
da şöyle tanımlıyor:

"Hiçbir isim telaffuz etmeden masaya oturmak."

Baykal önce yeni cumhurbaşkanının tarifini yapıyor:

"Kimsenin emrinde olmayacak, sadece Anayasa’nın emrinde olacak, onun gereğini yerine getirecek bir kimse. Anayasa’yı ve onun temel ilkelerini içine sindirmiş bir insan."

Çoğunluk partisinin içinden böyle bir isim bulunabilir mi?

Bu sorum üzerine ilginç bir adım atıyor ve önümüzdeki dönemde cumhurbaşkanlığı stratejisinin temel direğini de açıklıyor:

"Siyaset dışından birini Çankaya’ya çıkarmak."

Bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor:

"Geçen dönemde cumhurbaşkanlığı makamı çok tartışıldı. Bu tartışma toplumu çok gerdi. Siyasi partilerden birini seçmeye kalkmak, yine bu tartışmaları başlatacak. Cumhurbaşkanlığını bu tartışma dışına çıkaracak bir isim bulmalıyız. Onun için bu döneme mahsus bir çözüm aramalıyız."

* * *

Nedir bu çözüm?

"Bu yeni dönemde Çankaya’ya çıkacak kişi, siyasi uzantısı olmayan biri olmalıdır. Bu özelliğiyle hem siyasileri, hem toplumun öteki kurumlarını, hem de Silahlı Kuvvetleri bir arada tutabilecek bir kişi bulabiliriz."

Tabii burada aklıma en kritik soru geldi.

22 Temmuz’da yapılacak seçimde nasıl bir siyasi tablo çıkacağı belli değil.

Çoğunluğu ele geçiren bir partinin, cumhurbaşkanını kendi içinden çıkarmaya çalışması son derece normal.

Ya sandıktan Baykal çıkarsa ne olacak?

Baykal, "Bunu daha önce de söyledim. 370 sandalye elde etsek bile, ben bu sözlerime sadık kalacağım. Yaşadığımız bu kavgadan sonra hepimize fedakárlık yapmak düşüyor. Ben bu fedakárlığı yapmaya hazırım. Bu dönemde siyaset geri plana çekilmelidir. Uzlaşma diye kendi adayımızı empoze etmeye kalkmamalıyız. Biz, bizim çizgimizde biri olsun da demiyoruz. Sadece Anayasa’nın emrinde olacak, onun ilkelerini içine sindirmiş bir insan olsun diyoruz."

* * *

Baykal
bu sözleriyle seçimden sonraki politikasını da açıklamış oluyor:

"Partilerüstü bir cumhurbaşkanı seçtirmeye uğraşmak."

Tabii iş, isimlendirmeye geliyor.

Baykal’ın kafasında böyle bir isim var mı?

"Şimdilik yok, ama rahatlıkla bulunur, Türkiye’de birçok değerli insan var" diyor.

Türkiye, Sezer’den sonra bu dönemde de Meclis dışından birini Çankaya’ya çıkarabilir mi?

Bu sorunun cevabı, seçimden çıkacak tabloya bağlı.

Çankaya açısından en rahatsız edici tablo şu olabilir:

Cumhurbaşkanı’nın AKP ve bağımsız DTP oylarıyla seçilmesi.

İş bu noktaya gelirse, hepimiz Baykal’ın çözümünü düşünebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları