‘Komutan’

Körfez Savaşı günlerinde, Başbakan, Yıldırım Akbulut’tu.

Haberin Devamı

Meclisten yetki almak o zaman da söz konusuydu.

Tek fark... ABD ile diplomasiyi Çankaya, yâni Özal üstlenmişti. Hem de tek başına.

Şimdi düşünüyorum: Özal mı fazla öne çıkmıştı, yoksa şimdi Ahmet Necdet Sezer mi “yanlış yerde” duruyor, onu bilemiyorum.

Anayasaya bakarsanız, sayın Sezer Başkomutan’dır ama tevazu’dan olsa gerek Başkomutan gibi pek gözükmüyor.

***

Kuzey Irak’a sahiden girersek, sınır ötesi operasyon falan tarzındaki lâflara kulak asmayın.

Düpedüz savaş’tır bu.

Resmen savaşa girmiş olacağız.

Kaç gün sürer? Bilinmez.

Bizim nesiller, bu güzelim topraklara hazır konduğu için savaşın manâsını kavrayamıyor.

Allah korusun. Savaş, kan ve gözyaşıdır. Kıtlıktır. Yokluktur. Hastalıktır.

Haberin Devamı

Peki, ne yapalım?

Teröre teslim olup havlu mu atalım? Hayır. Ne gerekiyorsa yapacağız.

Son çare savaşsa, milletçe hazırız buna.

Ama içimizde küçük bir ukde var: Acaba diplomaside bütün yolları denedik mi? Ankara, bu konuda ehil ve donanımlı mı? Operasyon sonrası için bile satranç bilen var mı? Orduma güveniyorum. Ama diplomasi, 3-4 etap ilerisini görebiliyor mu? Savaşta kazanıp, masabaşında kaybetmek var mı?

Yaşar Paşa’nın dediği gibi “hedef nedir?” siyasi hedef?

***

Unutmayın ki, Başkomutanımız eğreti durmaktadır.

Ne yapsın? Oranın asli sahibi değil ki, sadece vekâlet ediyor. Yarın emekli olup gidecek.

Zaten anlamıyorum, Cumhurbaşkanları niye Başkomutan? Hukukçudan veya mühendisten komutan olur mu?

Anayasada değiştirilmesi gereken acayip maddelerden birisi de budur.

Başkomutanmış.

Hayır, değil.

Çankaya’da sadece Tanrı Misafiri.

Benim Başkomutanım Büyükanıt Paşa’dır.

Müstakbel Mareşal’ımdır.

Yazarın Tüm Yazıları