Erdoğan Çankaya’yı düşünmüyor TAYYİP Erdoğan’

TAYYİP Erdoğan’ın sosyal demokrasiden transfer ettiği, CHP eski genel sekreteri Ertuğrul Günay belli ki, AKP’nin iç kabinesinde.

Erdoğan, Günay’a özel görevler veriyor, ayrıca AKP seçim bildirgesinin hazırlanmasında oluşturulan komisyona onu da davet ediyor. Erdoğan’ın başkanlığında toplanan komisyon, beş saat süreyle, bildirgeye son biçimini veriyor.

Geçen akşam AKP seçim bildirgesinin tanıtılması (tartışılması) amacıyla, bir gurup gazeteci için düzenlenen yemeğe katılıyorum. Yemekte Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Başbakanlık eski müsteşarı, şimdi İstanbul adayı Ömer Dinçer, İstanbul adayı Ertuğrul Günay, İstanbul adayı, yine sosyal demokrasiden transfer Ayşenur Bahçekapılı ile AKP MKYK üyesi Ayşe Böhürler var.

YETKİLERİ ARTIYOR

Toplantı, seçim bildirgesinden hareketle, bazı sorulara açıklık getiriyor. Örneğin, Cumhurbaşkanının yetkileri.

Bildirgede, "parlamenter sistem esas alınarak, Cumhurbaşkanının konumu ve yetkileri yeniden tanımlanmalı" diyor. Bu cümlenin açılımı, Erdoğan’ın başkanlık ettiği komisyonda netleşiyor:

Yeni hazırlanacak Anayasa Cumhurbaşkanının yetkilerini daraltıyor. Buna karşılık, Başbakanın yetkilerini genişletiyor.

Yeni bir Anayasa için önümüzde daha uzun bir yol var. Siyasal partilerin, sivil toplum örgütlerinin katılacağı çok geniş bir toplumsal uzlaşma şart. AKP de, bunu arıyor. Bu şart bir yana, Cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması düşüncesi, gelecek için ipucu veriyor.

AKP iktidara gelirse:

1-Başkanlık ya da yarı Başkanlık sistemi düşünmüyor.

2-Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmayı düşünmüyor.


Öyle ya, yeni bir Anayasa hazırlarken, Cumhurbaşkanı olmayı düşünen biri, Cumhurbaşkanının yetkilerini neden azaltsın? Buna karşılık, Başbakanın yetkilerini arttırmayı neden düşünsün?

Seçim meydanlarında her konuda atış serbest. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak da, öyle. O atışlardan önce, herhangi bir parti lideri, ayağı yere basan eleştiri yapmak istiyorsa, diğerlerinin seçim bildirgesini okursa, iyi bir iş yapmış olur.

KALKINMA HIZI

Örneğin, AKP iktidara gelirse, 2013’te kişi başına düşen gelirin 10 bin dolara yükseleceğini vaat ediyor.

Toplantıya katılan Tarhan Erdem buna itiraz ediyor:

"Kişi başına gelirin 2013’te 10 bin dolara çıkması için, kalkınma hızının yılda yüzde 9 olması gerekir ki, bu imkansız".

Bu gözlem doğru. Ama, her konuda demagoji almış başını giderken, kim uğraşır böyle teknik bilgilerle?

AKP, genel açıklamanın ötesinde, seçim bildirgesini özel toplantılarla basına tanıtıyor. Diğerleri nerede?

Apo saçmalığı

SAÇMA sapan bir söz dalaşı. Apo’yu neden asmadın? Demagoji demek bile yersiz.

MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’a seçim meydanından, Apo’yu asması için, ip gönderiyor. Erdoğan da, "Apo’yu sen kurtardın" diyor. Baştan sona, iki taraflı vodvil.

Apo’nun idamdan kurtulması, DSP-MHP-ANAP iktidarı sırasında. Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz altı saatlik toplantının ardından, Apo’nun idam kararını Meclis’e getirmiyor. Onu İmralı’ya yolluyor. Bahçeli o toplantıda çok zorlanıyor, hatta bir ara üçlü koalisyon tehlikeye düşüyor, ama sonuçta Apo idamdan kurtuluyor.

Sonra idam cezası Türk hukukundan bütünüyle kaldırılıyor. Evrensel hukuk açısından, çok da iyi oluyor.

Terörün yeniden azdığı bir sırada, Apo’yu neden asmadın, yok hayır, al sen as, demek saçmalık ötesi. O tarihte, o teröristin ölüsünün dirisinden daha tehlikeli olabileceği yolunda toplumda uzlaşma sağlanıyor. Apo asılmıyor. O günkü kararın doğruluğunu, bugün Erdoğan da kabul ediyor.

Herkesin bildiği bu gerçekler varken, bu saçmalığı anlamak güç. Kaldı ki, hiçbir siyasal getirisi olmayan bu söz dalaşı, terörün önlenmesine uzaktan yakından katkı sağlamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları