Gerçek Baykal, kendini gösteriyor

CHP lideri seçim kampanyasıyla birlikte özüne dönmeye başladı. Bir aralar partisinden, Avrupa Birliği aleyhtarı konuşmaların çıktığı, sanki askeri müdaheleleri hoş görürmüş gibi bir izlenim veren Baykal, taşları yerine oturtmaya ve ona oy vermek isteyenleri memnun etmeye başladı.

Haberin Devamı

Dört yıllık muhalefet döneminde Deniz Baykal, CHP’ye oy vermiş yüzbinleri hayal kırıklığına uğrattı. Bunların başında da, Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliğine karşı çıkan tutumu geliyordu. Baykal ve ekibi, bu süreçte öylesine konuşmalar yaptılar ki, genel izlenim, CHP’nin AB projesine tümüyle itiraz ettiği şeklindeydi.

 

Aynı durum, Genelkurmay Başkanlığının bazı açıklamalarına yönelik CHP tutumunda da görüldü. Parti’nin sanki askerin siyasete müdahelesine yeşil ışık yakıyormuş, demokrasiye ne kadar ters düşerse düşsün, CHP’ye yarayacak her türlü gelişmeyi desteklermiş gibi bir hava doğdu.

 

Başbakan Erdoğan ile sürdürülen ve ülkeyi geren tartışmaları da buna eklersek, eski hırcın Baykal’ın geri geldiği sanılmıştı. Bu durum da, liberal- demokrat çevrelerin CHP’den kaçmalarına neden olmuştu.

 

Haberin Devamı

Baykal, bu durumun farkına varmış olacak ki, son konuşmalarında imajını düzeltme çabasına girdi.

 

Çeşitli söyleşi ve demeçlerinde şu noktaların altını ısrarla çiziyor:

 

-       CHP, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmamıştır. AKP’nin müzakere şekline ve bu konudaki genel yaklaşımlarını eleştirmiştir. Oysa, CHP Türkiye’yi AB’de görmek istemektedir.

-       Erdoğan ile tartışmaları, siyasetin zorunluluklarından biridir. Seçimlerden sonra yepyeni bir başlangıç yapacağız.

-       Askeri darbeler ülkemize bir yarar getirmemiştir.CHP darbeye daima karşı çıkmıştır.

 

CHP’nin başka türlü olmasına imkan yoktu. Ancak nedense,geçen son dört yıldaki söylemler çok farklıydı. Hatta bir ara, böyle sosyal demokratlık olur mu, soruları sorulmaya başlanmıştı.

 

Peki, seçimlerden sonra CHP gerçekten değişir mi ?

 

Haberin Devamı

Baykal farklı bir tutumla karşımıza gelir mi ?

 

Gelmesi gerekiyor.

 

CHP’liler olsun, ülkenin liberal demokratları olsun, bu partiyi artık gerçek kulvarında görmek istiyorlar. Avrupa bayrağını AKP’nin de ötesine götürmesini bekliyorlar. Demokrasiyi ve İnsan Haklarını herkesden daha fazla koruyup kollamasını arzuluyorlar.

 

İşte böyle bir CHP’ye oy vermeye hazırlanıyorlar. Son dört yılda görülen CHP’ye değil…

                                             *                    *                               *

 

LİBERAL OYLARIN YENİ SEÇENEĞİ : BASKIN ORAN

 

Ne zaman liberal veya sol eğilimli arkadaşlarla bir araya gelsek, hep aynı tartışma çıkıyor : “Ben, Deniz Başkal’a kızgınım. Politikaları sağa kaydı. Bu yüzden kime oy vereceğimi bilemiyorum...” diye başlayan sohbetler, çeşitli seçeneklerin konuşulmasıyla uzayıp gidiyor.

 

Haberin Devamı

ANAP-DYP birleşmesi sırasında bir bölüm liberalDP’ye oy vermeye hazırlanıyordu. Nice büyük iş adamlarınıCHP yerine DP, Baykal yerine Ağar” derken duydum.Ancak Mumcu-Ağar ikilisi birleşmeyiyüzlerine gözlerine bulaştırınca işin rengidöndü. Doğrusunu söyleyeyim, Ağar hiç bu birleşme sürecine girmese ve yoluna tek başına devam etseydi dahi daha fazla oy toplayabilecek durumdaydı. Neyse, o defter kapandı.

 

Ancak, azalsa dahi,bir kesimhala seçenek peşinde ve son on gündür, giderek artan biçimde İstanbul 2 inci bölge bağımsız adayı Prof. Baskın Oran’ın yıldızı parlıyor.

 

Oran, bilgisi kadar sivri dili ve son derece sağlıklı saptamalarıyla uzun süredir liberal ve sol oyların dikkatini çekiyor. “istemeyerek CHP’yevereceğime, Baskın hoca’yı meclise sokup, hiç değilse paylaştığım görüşleri TBMM kürsüsünden duyayım” diyenlerin sayısı artıyor.

 

Haberin Devamı

Prof. Oran’ı belki marjinal bulabilirsiniz. Ancak Oran’ın görüşleri ve saptamalarını paylaşanlar bir araya gelip, bu sesi meclise taşımalılardır. Oran’ın 50-75 bin arası oya ihtiyacı var. Eğer İstanbul’un Avrupa yakasında50-75 bin liberal görüşlü insan yoksa, yazıklar olsun bizlere.

 

22 Temmuz sırasında, dinci muhafazakarların ve kabarmış milliyetçiliğin ön plana çıkacağı bir meclisle karşı karşıya kalacağız.İşte böyle bir ortamda asıl Prof. Oran’lara daha çok ihtiyaç duyulacak.

 

Kararsızlar, Baskın hoca en iyi seçeneğinizdir. Fazla düşünmeye gerek yok...

                                             *                               *                               *

 

Haberin Devamı

THINK TANK DEDİĞİN BUNU YAPAR...

 

Bizler herşeyi, kapalı kapılar arkasında ve “acaba ne derler” diye korku içinde, fısıltıyla konuşmaya o kadar alışmışız ki, Amerikan Hudson Instıtute’ın 13 haziran toplantısına hem hayret ettik, hem komplolaştırdık, hem de fena halde kızdık.

 

Ben, bu kadar heyecanlanacak birşey bulamadım. Uçuk bir senaryo yazılmış ve onun üzerine insanlardan görüş isteniyor. Senaryoyu beğenmeyebilirsiniz, ancak Amerika’da köşe başında bu tip düşünce kuruluşları, Vakıflar vardır.

 

Ayrıca toplantıya, Genelkurmay Başkanlığına bağlı (SAREM) bir araştırma merkezinden iki askerin katılması da son derece doğal. SAREM, bu tip çalışmalara katılsın, hatta fikir üretsin diye kuruldu. İki askerin toplantıda bulunması, bu senaryoların Genelkurmay tarafından kabul edildiği anlamına gelir mi?

 

Yapmayın lütfen, herşeyi böylesine abartmayın... Toplantıyla ilgili bizim kurduğumuz komplo teorileri ile, Hudson Enstitüsünün komplo teorisi arasında fark yok (!)

 

Bence bu toplantının en önemli yanı, katılımcılardan bazılarının Amerikalılara “Aman seçim öncesinde PKK’ya karşı bir harekat yapılmasın, böyle bir olasılık AKP’nin işine yarar” demeleri. Tüylerim diken diken oldu. Geri kalanı boş laf...

Yazarın Tüm Yazıları