Bir şehidin huzurunda

BİR fotoğraf bizi dün şoke etti:

Atatürk Havalimanı’na inen bir uçaktan, bir şehidin al bayrağa sarılı tabutu indiriliyor.

Tabut, Hakkári’nin Yüksekova İlçesi’nde PKK’lı teröristler tarafından şehit edilen Piyade Kıdemli Binbaşı Murat Özyalçın’a ait.

Yolcu uçağının kargo kapısına arkası açık bir kamyonet yanaştırmışlar. Etrafında havalimanının yer hizmetlerini yapan sivil -çoğu düzensiz- kıyafetli birileri var.

Bu ülkenin bir karış toprağını korumak uğruna canını vermiş bir evladının tabutu, oradaki sivil görevliler tarafından sanki uçakla gelen bir koli imiş gibi kamyonetin arkasına atılmış. Yanına da "Bu topraklar için toprağa düşmüş asker"in ikisi valiz, üç parça eşyası düzensiz şekilde bırakılıvermiş.

İnsanın aklına Yemen Türküsü’ndeki şehidin "bir çift kundurayla bir de fesi" çıkan çantası geliyor.

Binbaşı Özyalçın’ın naaşının Hakkári’den İstanbul’a nakliyle ilgili öteki fotoğrafları inceleyince gördük ki, Silahlı Kuvvetlerimiz böyle bir olay karşısında ne yapılması gerekiyorsa hepsini büyük bir dikkatle yerine getirmiş. Örneğin, Binbaşı Özyalçın’ın naaşını Hakkári’den Van’a özel bir askeri helikopterle nakletmiş. O sırada, şehide saygının gereği ne ise onu tam olarak yerine getirmiş.

Özyalçın’ın tabutu, Van’a getiren helikopterden alınıp Türk Hava Yolları’nın tarifeli uçağına verilinceye kadar her aşamada tören yapılmış. Ama uçak Atatürk Havalimanı’na inip de sıra oradaki personele gelince, bir şehit tabutuna birdenbire "yolcu eşyası" muamelesi yapılmış.

Sonra yani tabut apron dışına çıkınca tekrar askerler gereken dikkat ve itina ile tabutu alıp törenle götürmüşler, ama ne yaparsınız ki boyamız yahut foyamız o arada ortaya çıkıvermiş.

Boyamız yahut foyamız derken "insana saygı"yı öğretmeyen veya onu el öpmek, düzgün oturmak, büyükler konuşurken söze karışmamak gibi yüzeysel şekilde öğreten geleneklerimizden söz ediyoruz.

Biz şehitlerine bile ancak emir ve komuta zinciri içinde saygı gösteren bir anlayışa sahibiz.

"İnsana saygı"yı bilmediğimiz veya yanlış bildiğimiz için hareketimizle başkalarını rahatsız edip etmediğimizi düşünmeye alışkın değilizdir. Saygısızlık bizim için adeta bir "müktesep hak"tır.Kaç kere yazdık... Biz itina ile yapılmış bir tabutun ölen kişiye saygı göstergesi olduğunu düşünemeyiz. O yüzden ölülerimizi "kalıp tahtasından yapılma tabutla" taşırız.

Belediyelerimiz cenazeleri kamyonet bozması araçlarla taşımanın insana düpedüz saygısızlık olduğunu görmezler. Hırsız müteahhitlere kaptırdıkları milyarların binde birini ayırsalar, cenaze arabalarını yük değil insan taşıyan araçlara çevireceklerini bilirler.

Bilirler ama belki de "ölüler oy vermediği için" boşuna para harcamazlar.

Sadece belediyeler mi? Ya bizler?

Bizler de cenaze törenlerinin birer hüzün ortamı olduğunu düşünmeyiz. Hüzün içeren törenlere piknik kıyafetiyle gidilemeyeceğini göz önünde tutmayız. Ne taziyede bulunurken sıraya dikkat ederiz ne de kabristandaki merasimi medeni bir topluma yakışan düzene sokarız.

Tamam... Böyle geldiğimizi biliyoruz ama böyle gitmeye mecbur muyuz?
Yazarın Tüm Yazıları