Kaç Latif Abi kaç

EĞER tamahkárlık tavan yaptıysa...

Eğer "Milletim beni istiyor" türküsü dillere pelesenk olduysa...

Eğer gözler dönmüşse...

Eğer "tek seçici"nin gözüne girmek için onursuzca yaltaklanma dönemi başlamışsa...

Eğer "Onu alma / Beni al" arsızlığı tiksinti verici boyuta ulaşmışsa...

Kaç Latif Abi kaç!

Siyaset meydanı öyle bir yerdir ki, bazen o meydandan kaçarak klas duruşu sergilemiş olursun.

* * *

Devir öyle bir devir ki Latif Abi, siyaset meydanından kaçarak yapacağın hizmet, bakanlık koltuğunu doldurarak yapacağın hizmetten daha büyüktür.

İşte bu yüzden durma, kaç!

Kaçarak yüksel! Kaçarak ders ver!

Öyle Tayyip Erdoğan karşıtı bir demeç patlatarak...

Ya da...

Seçim öncesi AKP’ye bir gol atarak falan değil...

Öylesine kaç... Sessizce kaç...

Hani sadece şerefleri için yaşayan eski zaman efendileri, izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten çekilirlerdi ya...

Sen de öyle çekil.

"Başbakan Yardımcılığı" gibi çok önemli bir pozisyonun nasıl da gözünün yaşına bakmadan terk edilebileceğini göster herkese Latif Abi.

Git, bir kıyı kasabasına yerleş!

Ahmet Arif’ten "Oy havar! Muhammed İsa aşkına" diye dizeler oku.

Gittiğin son filmi çocuklarınla tartış.

Patricia Teyze’nin gerilim romanlarına dadan.

Bağbozumu şenliklerine git.

Biz de arada sıra sana bakıp, "Bu adam dünyevi koltukları elinin tersiyle itmiş, dudaklarına kondurduğu boş vermiş tebessümle her şeyi bırakıp gitmiş bir adamdır" diyelim.

Böylece...

Bir yerlere gelmek için başkalarının altını oyanlara...

Makam kapmak için olmadık fırıldak çevirenlere...

"Siyasette rakibinin yükselmesine asla izin vermeyeceksin" diye kural koyanlara...

"Hiçbir fani bu makamı elinin tersiyle itemez" diye ahkám kesenlere...

Bir ders vermiş ol ki, cümle ezberleri bozulsun, afallasınlar, şaşkına dönsünler.

* * *

Hem sen görevini fazlasıyla yaptın Latif Abi.

"Sakıncalı" bir Kürt’e, devletin bir bakanı olarak Kürtçe "Seni seviyorum" dedin.

"Şarabın tadından başka her şeyini bilirim" dedim.

Kabine arkadaşını "Küser mi acaba" falan demeden eleştirmekten çekinmedin.

Yanlış yapıldıysa "Yanlış yaptık" demesini bildin.

"Karşı tarafa yaranmaya çalışıyor" diye seni örselemeye çalıştılar, aldırmadın.

"Karşı taraf / Bu taraf" yoktur mesajını verdin.

"Bu Abdüllatif Bey de demokratlığı abartmaya başladı" şeklindeki yaklaşımlara asla prim vermedin.

Korkutmadın, umut verdin.

Nefret ettirmedin, sevdirdin.

Savaşmadın, bir araya getirmeye çalıştın.

Kısacası Latif Abi...

Hiç kuşkun olmasın, Türkiye senden razıdır.

Ve şimdi yapacağın son hizmet, bu tamahkárlar ordusuna, "şık bir çekiliş" ile unutamayacakları bir ders vermektir.

Hadi Latif Abi, sağdan soldan gelecek ikna çabalarına kapat kendini.

Kaç Latif Abi kaç!

Bunları biliyor musunuz?

AKP’ye solcu akınının ardından başlayan "Selam yoldaş" türü takılmaların ardından, bazı AKP’lilerin işi abartıp, "Gün doğdu hep uyandık / Siperlere dayandık" şeklindeki ünlü solcu marşını ezberlemeye başladıklarını...

DP’den adaylık başvurusu yapan ve biraz da siyaset acemisi sayılan uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’a, bir komünist, bir eski İslamcı, devlete yakın bir analizci ve Kürt sorunu üzerine düşünen bir isimden oluşan grubun, yarım saat boyunca "Aday adaylığı sürecinde dikkat edilmesi gereken beş önemli nokta" başlıklı bir brifing verdiklerini...

Son dönemlerin en popüler türkülerinden biri olan "Kara Tren" türküsüne imza atan, entelektüel yönü kuvvetli ve kültürel açıdan AKP’yi güçlendirecek sanatçı Özhan Eren’in AKP’den aday adayı olduğunu... Buna karşılık "Kara Tren" türküsünü seslendirerek kitlelere yayan Yavuz Bingöl’ün de CHP’den aday adayı olduğunu...

"Müslüman solcu ittifakı"nın solcusu Ertuğrul Günay’ın AKP’ye gidişinin ardından, ittifakın "Müslüman" kanadını temsil eden Mehmet Bekaroğlu’nun biraz ortada kaldığını...

Emekli General Osman Özbek’in "Büyük Tandoğan Uyanışı" hakkında bir kitap yazdığını... Kitapta 14 Nisan’ın "Bir kutlu gün" olarak selamlandığını...
Yazarın Tüm Yazıları