Helal olsun

İLHAN Kesici uzun süredir Deniz Baykal’la görüşüyordu... 1 ay önce yeniden buluştular. Ve Kesici kararını verdi.

CHP’den milletvekili adayı olacaktı...

Kesici’nin bu kararının ardında yatan çok önemli gerçekler var. Onları daha sonra aktaracağım. Ama ondan önce Türkiye’nin siyasi tarihi açısından çok önemli bir olayı yazmak istiyorum...

Kesici, muhafazakár merkez sağ denilebilecek bir çizgiden geliyor. Milliyetçi muhafazakár bir çizgi.../images/100/0x0/55ea16b1f018fbb8f86a8d86

Fatih Sultan Mehmet deyince gözleri dolan, demokrasi çizgisindeki Batı uygarlığını hedef alan Atatürk’ün önünde saygı ve duyguyla eğilen bir isimdir Kesici...

BAYKAL’DAN İZİN

Böyle bir geçmişten geldiği için vicdanındaki bir sorunun cevabını bulması gerekmektedir...

Deniz Baykal’a "Karar vermek için yapmam gereken son bir şey var" der ve izin alır.

Aydın Menderes’i arar.

Ve şöyle der:

- Aydın Bey, CHP’den milletvekili adayı olmak istiyorum. Ancak bilirsiniz hep şöyle bir suçlama vardır. Yani CHP’yi babanız merhum Adnan Menderes’in katili gibi göstermeye çalışanlar vardır.

Aydın Menderes, "Buyurun dinliyorum" der.

Kesici devam eder:

- Şimdi ben de bütün bu sözlere karşı tarihin önünde ve vicdanıma bakarak sizi aradım. Sizinle helalleşmek istiyorum. Eğer bana hakkınızı helal ederseniz CHP’ye girip aday olacağım. Etmezseniz olmayacağım...

Aydın Menderes bu sözler üzerine kısa bir süre duraklar ve sonra şöyle der:

DOĞRUSUNU YAPIYORSUN/images/100/0x0/55ea16b1f018fbb8f86a8d88

- Kardeşim, helal olsun! Helal Olsun! Helal olsun... Beni arayanlara da doğru bir şey yaptığını söyleyeceğim.

Evet, bu olay yıllardır süren köklü ve müthiş bir tartışmanın ya da husumetin helalleşmesidir aslında...

Dahası Menderes soyadının CHP ile helalleşmesidir...

Doğrusu İlhan Kesici’nin bu hareketini de kutlamak gerekiyor.

Düşünün ki Menderes "Helal etmiyorum" dese, Kesici aday olamayacak..

Böyle bir duyarlılık siyasette olması gereken bir gelişmedir. Çünkü husumet ve düşmanlık üzerine kurulu siyasetten bu ülke çok çekti..

Ve tabii Aydın Menderes’in verdiği cevap da, tarihte yerini bulacaktır...

Alaçatı’yı öldürüyorlar/images/100/0x0/55ea16b1f018fbb8f86a8d8a

DÜNYANIN sayılı sörf merkezlerinden birisi Alaçatı. Yani bu gezegende rüzgár sörfü yapmak isteyenlerin bulabileceği birkaç koydan yalnızca birisidir... Ama işte orayı da kurutuyoruz. Koyun karayla birleştiği yere Venedik gibi evler kondurulmak isteniyor. Yöre halkı karşı çıkmış. Mahkeme kararı alınmış. Yasaklanmış. Ama kim dinliyor. İzmir Valiliği sessiz. Ve doğal yaşam katliamı sürüyor. Üstelik mahkeme kararına rağmen. Bodrum’u, Marmaris’i betona çevirdik, bari burayı kurtaralım. Çevre Bakanı Osman Pepe duyarlı bir isimdir. İşte benden uyarması...

MÜTHİŞ SORULAR

1) Türk askeri Erbil’deki PKK bürosunu basacak mı

BU hafta size birbiriyle iç içe geçmiş iki önemli olayı ve soru işaretini aktarıyorum. İkisinin de ortak özelliği Türk-ABD ilişkileri ve Irak-İran bağlantısını içermesidir... Ve en önemlisi El Kaide’nin Türkiye’ye karşı intikam fetvası vermesidir. Şimdi sırasıyla başlayalım:

Herkes Türk askerinin sınır ötesi harekátını konuşuyor. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt açıkça "Kuzey Irak’a girelim" dedi.

Sonra Başbakan "İstenirse Meclis’ten karar çıkartırız" açıklamasını yaptı.

Ve sınırdan girmek isteyen teröristlerle asker önceki gün çatıştı.

Dahası 7 şehidin ardından Malatya Tatvan demiryolu havaya uçuruldu.

Bütün bunların Ankara’daki değerlendirmesi şu:

"Bu tam bir örtülü savaştır."

Yani?

Yani savaştır.

İşte bu durumda asker harekát için iki önemli unsuru hazırlıyor.

- Hedef ve maksat...

Hedef Kuzey Irak’taki teröristler. Maksat ise imhası. İşte asıl soru da burada başlıyor:

- Peki Kuzey Irak’tan kasıt nedir?

Çünkü PKK örneğin Erbil’de ofis açmış çalışıyor. Teröristler orada. Soru biraz daha açılırsa şu anlama geliyor:

- Türk askeri terörle mücadele sırasında yalnızca dağları mı bombalayacak? Yoksa Erbil’e kadar gidip oradaki PKK bürolarını basıp gözaltılar yapacak mı?

Evet işte asıl soru bu.

Çünkü bunun ötesi sınır ötesi olmaz. Dağlarda "bahar tatbikatı" olur.

2) ABD neden Türkiye’yi El Kaide’ye hedef yaptı

ANKARA’daki ikinci önemli soru ise şu: - Terörist Öcalan sözde ateşkes için mayıs ayı ortalarını son süre olarak vermişti.

Süre doldu..

Ne garip tesadüfse aynı anda koordinatörlük de çöktü.

Türkiye şimdi Kuzey Irak’a girmenin tam çizgisinde duruyor. Ve ABD buna karşı.

Ve işte tam bu sırada AP ajansı aniden bir haber geçiyor:

- El Kaide’nin sağ kolu geçen sonbaharda yakalandı. Irak’ta suikastlar düzenleyecekti.

Ve ardından El Kaide’nin Irak sorumlusu olduğu belirtilen El Iraki’nin Türkiye’de yakalandığı ve CIA’ya teslim edildiği haberleri dünya basınına pompalanıyor.

Sonra?

Sonra El Kaide Türkiye için "intikam fetvası" veriyor.

Böylece Türkiye hedef haline getiriliyor.

Ve bütün bu tespitlerin üzerine şimdi Ankara’da şu sorular soruluyor:

- Geçen sonbaharda meydana gelmiş bir olayı ABD bugün neden ısıtıyor. AP bir Amerikan ajansı ve neden aniden böyle bir haberi yayınladı? Neden Bush açıklama yaptı? Neden Türkiye El Kaide’nin hedefi haline getirildi?

Oysa söz konusu kişinin Türkiye’den ABD’ye teslim edilmediği MİT tarafından resmen açıklandı.

Evet, Türkiye Kuzey Irak’a doğru hareketlenmeye başlayınca PKK’dan El Kaide’ye kadar uzanan bir "tehdit çemberi" kuruluyor.

Şimdi Ankara’nın en derin merkezlerinde bu potansiyel tehdidin Türkiye’ye karşı nasıl bir tuzaklar zinciri haline dönüştürüleceği sorgulanıyor.

Yani ciddi düzeyde bir alarm var.
Yazarın Tüm Yazıları