Türkiye, büyük yol ayrımında

TSK’nın yaklaşımı hakkında kafalar karışık. Nasıl sonuçlanacağı ve nasıl niteleneceği henüz belli değil. Zira daha sürecin sonuna gelinmedi. Bugün için bakarsak, ilginç bir manzara ile karşı karşıyayız.

Haberin Devamı

27 Nisan’da ne oldu?

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İnternet’teki sitesinde bir yazı belirdi ve Türkiye birbirine girdi. Kimse böyle bir adım beklemiyordu. Askerlerle görüşenlerimiz-ben de dahil olmak üzere- böylesine sert bir tutumla karşı karşıya kalınacağı işaretini almamıştık. Kendini “asker uzmanı” gösteren veya “askerin bakışından bile ne demek istediğini anladığını” söyleyen bazı köşe yazarlarımız dahi ne olduğunu göremediler. Şu sıralarda “ben demiştim” cakasıyla dolaşıyorlarsa da, onlar da anlamamışlardı.

 

İsterseniz, önce bu olaya bir isim bulalım. 1960’dan bu yana 4 ayrı askeri olayı izledim, kitaplarını yazdım, belgesellerini yaptım. Bu birikimimi sizle paylaşmak istiyorum.

 

Haberin Devamı

İnternet sitesinde kendini gösteren bu metin nedir?

 

DARBE Mİ?

 

Hayır, buna bir “askeri darbe” adı veremeyiz.Bizim bildiğimiz darbe, sanal alanda olmaz. Asker,tankı tüfeği ile ortaya çıkar ve siyasete tümüyle el koyar.

 

MUHTIRA MI?

 

Hayır, muhtıra diyemeyiz.

 

Bundan önceki örneklerine bakılırsa, muhtıra birine verilir. Verilen kişi veya kişiler de buna göre bir pozisyon alırlar.

 

12 Mart Muhtırası’nıhatırlarsınız. Önce ortada kalmış, sonra Demirel hükümetinin istifası ile noktalanmıştı...

 

Diğer örnek 28 Şubat Muhtırası’dır. Orada da, yine iktidardaki partilere yönelik bir girişim gerçekleştirilmiş ve Erbakan-Çiller koalisyonu istifa ettirilmiş, yeni bir hükümet kurdurulmuştu.

 

Bu olayda ise, iktidar çok farklı davrandı. Sert bir tutum aldı ve “siz bu işlere karışmayın” dedi. İstifa etmediği gibi, aksine politikalarını sürdürme kararı aldı. Gül’ü halka seçtirmek üzere önemli bir adım attı.

 

Haberin Devamı

AÇIKLAMA MI?

 

En doğru niteleme “açıklama” olabilir.

 

TSK adına, Genelkurmay Başkanlığı görüşlerini açıklamıştır. Açıklamayla yetinmiştir.

 

Ancak, metnin sonunda bir uyarı veya tehdit vardır. Eğer laiklik konusundaki duyarlıklar dikkate alınmazsa, başka adımların atılacağının da altı çizilmiş, ancak bundan sonra derin bir sessizliğe girilmiştir. Derin bir bekleme başlamıştır.

 

Bu durumda bu olaya “açıklama” demek doğru olmaz. Zira sonuç belli değil. Sonuç, önümüzdeki genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi belli olduktan sonra netleşecek.

 

Bundan dolayı, gelin buna 27/4 (Nisan) demekle yetinelim.

 

Asıl bundan sonrası önem kazanacak.

 

27/4, İnternet sitesinde mi kalacak? Yoksa seçimlerin sonucunu dahi etkileyecek gelişmeleri de beraberinde mi getirecek?

 

Haberin Devamı

                                             *                               *                               *

 

 

ASKER BUNDAN SONRA NE YAPAR?

 

Sadece Türkiye’de değil, Türkiye’yi uzaktan veya yakından da izleyenler, büyük merakla şu yanıtları arıyorlar:

 

  1. Genel seçimlerde Ak Parti son seçimlerdeki %34’lük oy oranını koruyabildiği veya oy oranını arttırdığı takdirde ne olacak?

 

TSK’nın, böyle bir gelişme karşısında nasıl bir tutum alacağı konuşuluyor. Unutmayalım ki, 27/4 Açıklaması, darbe, hatta muhtıra olmasa dahi, yine de bir görüş ve niyet yansıtıyordu. Eğer Türk halkının, AKP’yi, her şeye rağmen desteklediği anlamına gelecek bir tutum içine girerse, TSK’nın ağırlığı ve etkinliği sorgulanmaya başlanacak. Bunun başka türlü yorumlanmasına imkan yoktur.

 

Peki, o zaman TSK ne yapacak?

 

Haberin Devamı

27/4 Açıklamasıyla yetinip, sessizliğini koruyacak mı, yoksa farklı bir tutum mu sergileyecek, belli değil.

 

  1. Abdullah Gül, halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilirse, ne olacak?

 

Tartışılan ikinci soru da bu... Cumhurbaşkanı’nın halkoyu ile seçiminin, genel seçimlere kadar yetişmeyeceği görülüyor. AKP’nin de bu konuda acelesi yok. Onlar da gerilimi gördüklerinden dolayı, “oldu-bitti” havası vermek istemiyorlar.

 

Üstelik AK Parti’nin, Cumhurbaşkanlığı yetkileriyle ilgili kararı henüz belli değil. Tam Başkanlık sistemine mi, yarı Başkanlığa mı kayacaklar, yoksa Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini azaltıp, halka seçtirmekle mi yetinecekler, belli değil.

 

Sanıyorum, AKP de genel seçimlerden çıkacak manzarayı bekliyor. Oy oranı ve bunun parlamentoya yansımasına göre karar verecek.

 

Haberin Devamı

Yine de, ne olursa olsun, yetkili veya yetkisiz, Gül’ün Çankaya’ya çıkması 27/4 Açıklaması’na göre, TSK’nın yeni bir tutum takınmasına yol açacak.

 

AKP’nin genel seçimi kazanması, Cumhurbaşkanlığı adayını da büyük bir çoğunlukla Köşk’e taşıması durumunda, TSK ne yapacak?

 

Her şeye rağmen “Olmadı, bu sonuçları ben kabul etmem” mi diyecek, yoksa “Türk kamuoyu böyle istiyorsa, benim daha fazla söz hakkım olamaz” demekle mi yetinecek?

 

Türkiye’nin geleceğini TSK’nın bu konudaki genel tutumu etkileyecek.

                                       *                               *                               *

 

SEÇİMLER İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

 

Son günlerde laik kesimden, son derece önemli ve farklı görüşler çıkıyor. Laik sistemi korumanın her şeyin önünde geldiği, gerekirse demokrasi kurallarının dahi çiğnenebileceği ileri sürülüyor.

 

Benim özellikle dikkatimi çeken, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve Kanadoğlu’nun sözleriydi. Her ikisi de, Cumhurbaşkanlığı yetkileri ve Başkan’ın halk tarafından seçimi konularında son derece duyarlılar.

 

Eğer sözlerini tercüme etmemiz gerekirse, Cumhurbaşkanlığı’nın ne yetkileri ne de seçim şeklinin değişmesini istiyorlar. Daha da Türkçesi, Köşk’e eşi türbanlı bir AKP’linin çıkmasına yol açacak hiçbir değişikliğin kabul edilmemesi gerektiğini söylüyorlar.

 

Tam bir yol ayrımına veya çatışmaya gidiyoruz.

 

Ya laik kesim istediğini AKP’ye kabul ettirecek veya AK Parti, TSK’nın 27/4 Açıklaması ve laiklerin ısrarlarına rağmen istediğini yapacak.

 

Peki o zaman ne olacak?

 

Bu sorunun yanıtı henüz belli değil

Yazarın Tüm Yazıları