Dağınık Sol Parti

PAPATYA falı gibi, "gidelim, gitmeyelim, gidelim, gitmeyelim". Tam bir kararsızlık içinde çalkalanıyor DSP.

Bu kararsızlıkta, siyasal tercih, siyasal analiz, başka bir stratejik hesap olsa, yine de fena değil. Ancak, kararsızlık kişisel tıkanmadan ileri geliyor.

CHP ile DSP’nin seçim ittifakı, her an her şeyin değiştiğine dikkate alarak, dün öğleden sonra, umut verir gibi görünmüyor.

İttifakı kilitleyen DSP. DSP’nin genel başkanından parti yöneticilerine uzanan beceriksiz ve kararsız tutumu.

YAZILI BELGE

Herkesi heyecanlandıran CHP-DSP ittifakı, resmi açıklamaların tersine, karaya oturmak üzere. Görünürde üç neden var.

1 - DSP, Baykal’a güvenmiyor. İttifakın koşullarını yazılı bir belgeye bağlamak istiyor.

Böyle bir ittifakta, ortada bir protokol ya da benzeri bir belgenin olacağı tartışılmıyor. Ama, DSP’nin ilk bahanesi bu.

2 - DSP kendisine, mizahla karışık, Demokratik Sol Portföy, diyor. Yani, parası çok. Kendisine yanaşanların bu parayla ilgilendiği tezini işliyor.

3 - En az yirmi ve hatta daha fazla milletvekilliği istiyor. İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara misali.

ASIL NEDEN

Ancak, asıl neden çok farklı.

Takke burada düşüyor. DSP Parti Meclisi 59 üyeden oluşuyor. CHP ile ittifak için, Parti Meclisinde en az 30 oy gerek. Bu 30 oyu bulmak zor.

Çünkü, 59 üyenin büyük çoğunluğu milletvekili olmak istiyor.

Türkiye gözünü dikmiş, ittifakı bekliyor, DSP dağınık biçimde kişisel hesap peşinde. "Bana ne, bana ne, ben milletvekili olmak istiyorum" takıntısında. Faturayı CHP’ye çıkarmak üzere.

Bırakın CHP ile ittifakı, solun birlikteliği DSP ile geçen Ağustos’tan bu yana konuşuluyor. Dokuz aydır bir arpa boyu bile yol alınmıyor.

DSP tam bir hayal kırıklığı.

GENİŞ SOL CEPHE

CHP-DSP ittifakının çok ötesinde, asıl olması gereken geniş sol cephe.

Madem geniş, o zaman CHP önderliğinde DSP, SHP, DİSK’İN başını çektiği 10 Aralık Hareketi bir araya gelmeli. Hatta, kendileri ister mi, bilmiyorum ama, Doğu Perinçek’in İşçi Partisi ile ÖDP’nin de, geniş cephede yer alması mantıklı.

Ancak, armudun sapı, üzümün çöpü, herkes herkeste, kendine göre bir eksiklik buluyor ve itiraz ediyor.

Birleşme lafları, incir çekirdiğini doldurmuyor. Somut sonuç yok. Amerikan jargonuyla, lip service, halk diliyle, gevezelik.

Dört ayda 13 bin şirket kapandı

Ekonomide nurlu ufukları tekzip eden haberi TOBB yayınlıyor.

TOBB’un yazılı açıklamasına göre, bu yılın ilk dört ayında 13 bin şirket kapanıyor. Tam rakam, 12 bin 929. Aynı dönemde, geçen yıla göre, daha az şirket açılıyor.

Kapanan şirketler, orta ve küçük boy işletmeler. Bir anlamda orta sınıf.

Dört yıldır, büyüme oranında rekor, ihracatta rekor, enflasyon düşüşünde rekorlara imza attığını söyleyen AKP iktidarı, öte yanda işsizlik ve kapanan şirketlerle birlikte, hangi sınıfın iktidarı olduğunu gösteriyor.

AKP, kendi sermaye sınıfını yaratıyor. Özal’dan sonra, kendi sınıfını yaratan ilk iktidar. Ekonominin olumlu göstergeleri, o sınıfa yarıyor.

TOBB genel anlamda AKP’yi destekliyor. Buna rağmen, kapanan şirket sayısını açıklamak zorunda kalıyor. Çünkü, kendi tabanından yükselen feryatları frenlemekte artık güçlük çekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları