Sarkozy işini zamana bırakalım

YAZIKLAR olsun Fransızlara.

Bir kadın cumhurbaşkanı fırsatını kaçırdılar.

Daha aydınlık bir gelecek vaad eden Sosyalist Parti adayı Segolene Royal yerine, "güvenlik ön planda gelir" diyen sağcı liderı Sarkozy’yi tercih ettiler.

Sağcı parti UMP lideri Nicholas Sarkozy’ye Elysee Sarayı’nın kapıları nasıl açıldı?

Sarkozy’nin zaferinden sonra yorumları dinliyorum.

En çok üzerinde durulan nokta şu:

Sarkozy öncelikle partisine çeki düzen vermeyi başardı.

Sosyalist Parti dağınık bir görüntü verirken, sağcı UMP, lideri etrafında kenetlenmiş daha disiplinli bir parti imajı sundu.

Cumhurbaşkanlığı hedefine beş yıldan beri kilitlenmiş olan Sarkozy bu zaman zarfında yolunun üzerindeki tüm engelleri bertaraf etmeyi başardı.

Düşünün ki, kendisini başka bir adam için terk etmiş olan karısı Cecilia’yı bile geri dönmeye ikna etti.

Cecilia, Elysee Sarayı’nın "kokusunu" almazsa geri döner miydi?

O da ayrı hikaye.

Neticede Sarkozy’nin "Fransız halkı için önce güvenlik" stratejisi tuttu.

Gelelim Türkiye’ye yönelik politikalarına.

Sarkozy’nin büyük bir olasılıkla politik danışmanı, sağ kolu Patrick Deveciyan’ın telkinleriyle Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu biliyoruz.

Her fırsatta bunu dile getirdiği gibi, en son Sosyalist Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Segolene Royal ile çıktığı televizyon programında da tekrarladı.

Royal karşısında Türklerin "Kapadokyalı" olduğunu iddia etti.

Avrupalı dememek için, Asyalı da diyemediği için bula bula "Kapadokyalı" sıfatını buldu Sarkozy.

BURNUNDAN KIL ALDIRTMAZ

Türkiye’ye önce Avrupa Birliği için "özel statü" önermişti.

Ardından birkaç ay önce "Türkiye Akdeniz Birliği’nin liderliğini üstlensin" diye başka bir öneriyle çıkagelmişti Sarkozy.

"Türkiye karşıtı" yeni Fransız cumhurbaşkanına karşı nasıl bir politika izlenecek?

Soruyu Fransa’yı ve politikacılarını iyi tanıyan DEİK bünyesindeki Fransız-Türk İş Konseyi Başkanı Uğur Yüce’ye soruyorum.

Yüce, Legion d’Honneur sahibi.

Aynı zamanda Avrupa Teknoloji Geliştirme Birliği Başkanı.

"Türkiye Mitterrand krizini atlattı. Eski başbakanlardan Balladur de Türkiye yanlısı değildi. Sarkozy krizi de geçer" diyor.

Uğur Yüce, "çiçeği burnunda cumhurbaşkanı Sarkozy’nin burnundan kıl aldırtmayacağı" görüşünde.

"Türkiye Sarkozy gibi bir handikapın üstesinden kısa vadede gelemez. Zamana bırakalım" diyor.

Yani Sarkozy’i gibi birini, bugünden yarına Türkiye yanlısı göremiyeceğiz.

Uğur Yüce, Fransız kamuoyu Türkiye konusunda ikna edildiği takdirde Sarkozy’nin politikasını değiştirebileceğini söylüyor.

UZUN VADELİ STRATEJİ

Yani Türkiye uzun vadeli bir strateji izlemek zorunda.

Sadece iş dünyası yani TÜSİAD ile değil, sanat, kültürü, eğitimi de işin içersine katmalı.

Bu aradaYüce’nin, Başbakan Erdoğan’ın yaklaşık üç yıl önce Fransa’ya yaptığı gezi sırasında Sarkozy’den randevu alınmasını önerdiğini ancak hükümetin öneriyi dikkate almadığını hatırlatıyor.

Ünlü Airbus pazarlığını yapıldığı o ziyarette Başbakan Erdoğan ile çok sayıda Fransız politikacısıyla görüştüğünü hatırlıyorum.

Hatta bunlardan Bayrou, Erdoğan’ın odasından çıkarken ayaküstü birkaç soru fırsatı çıkmıştı.

Yüce’nin o dönemdeki önerisi ciddiye alınmış olsaydı belki şimdi AKP Hükümeti’nin Sarkozy’e bazı kanalları açılmış olacaktı.

PRAGMATİK LİDER

Her neyse, Türk-Fransız Ticaret Derneği Başkanı Yves-Marie Laouenan’a da aynı soruyu yönelttim:

"Türkiye Sarkozy karşısında nasıl bir politika izlemeli?".

Uzun yıllardan beri Türkiye’de yaşayan Yves-Marie Laouenan, Sarkozy’nin son derece pragmatik bir politikacı olduğu görüşünde.

"Türkiye’nin ne özel statü önerisine, ne de Akdeniz Birliği Başkanlığı gibi bir öneriye sıcak bakmadığını anlayacaktır kısa zamanda" diyor.

"Önünde Angela Merkel örneği var" diye ekliyor.

Türkiye karşıtı Merkel, başbakan olduğunda, hatta İstanbul ziyaretinde "Türkiye’ye üyelik vaadimizi yerine getireceğiz" dememiş miydi?

Aynı vaadi veren ülkeler arasında Fransa’da var.

Dolayısıyla Sarkozy Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olarak bu vaadi tutmak zorunda Laouenan’a göre.

Bu arada şunu da akılda tutmakta yarar var.

Merkel, gibi Sarkozy de ABD ile sıcak ilişkiler içesinde.

ABD eğer gerçekten AB üyeliğimizi desteklemeye devam ediyorsa Sarkozy’yi yumuşatabilir.
Yazarın Tüm Yazıları