Hedefteki adam

SON miting yeri için, planlanan yer kolay akla gelebilecek gibi değil.

Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde.

Sokakta, "kime oy vereceksiniz" sorusuna ilk yanıt, "Baykal varken, CHP’ye vermem" yolunda. Tayyip Erdoğan, bir başka parti ya da bir başka genel başkan adı anılmıyor. Daha ilk adımda, hedef tahtasına Baykal oturuyor. Dalga dalga, pek çok kesimde, çok yoğun ve çok yaygın olarak.

Bu yanıtı tersinden okumak mümkün. "Baykal ayrılırsa, oyum CHP’ye". Çok partili demokratik hayata geçildiğinden bu yana, altmış yıldır, bir parti liderinin başına ilk kez gelen bir dram.

Dram, çünkü toplumun tüm okları AKP ve Erdoğan’a çevrilmiş, AKP siyasal açıdan karaya vurmuşken, hedefde yine Baykal var. İnsani olarak kaldırmak güç.

MESELE BU

Bu pek çok nedene bağlı.

Parti içi demokrasiyi yok etmesinden başlayarak ki, bu artık seçmeni de etkiliyor, talihsiz muhalefet manevralarına, Türkiye’yi içe kapanık bir modele sürüklemek istemesine, solun içinin boşaltılmasına, geniş kitlelere seslenecek program yoksunluğuna kadar uzanan, pek çok neden.

Bunların hepsinin toplamında ek olarak, günümüzdeki asıl sorun, solun birlikte seçime girmesi. Meydanlar bunu haykırıyor.

Baykal’ı hedef tahtasına oturtan onbinlerce insan, birleşmenin önündeki en önemli engel olarak Baykal’ı görüyor. Mesele bu.

SON UYARI

Son günlerde CHP-DSP flörtü aynı geniş kitleyi sevindiriyor. Onların inançlarına, AKP’den kurtulma umutlarına aşı etkisi.

Buna rağmen, ANAVATAN-DYP örneği, solda gerçekleşmiş değil. Gerçekleşmesi de, hayli uzak. Bunda, DSP’nin inadı da ciddi rol oynuyor.

Bu gelişmeleri dikkatle izleyen pek çok sivil toplumu örgütü var. Meydanlara milyonları toplayan örgütler. AKP’ye karşı milyonları harekete geçiren Türkan Saylan dahil, "nereye oy vereceğimi bilmiyorum" diyor.

Pek çok sivil toplum örgütü geçen hafta şöyle bir fikir geliştiriyor:

"Son mitingi CHP Genel Merkezi önünde yapalım, Baykal’ı son kez uyaralım. Bu ona, sen çekil, mitingi de olabilir, birleşme çağrısı da".

İnsanlar, bıktırıcı siyasal manevralarla sınırlı engelleri artık görmek istemiyor.

TUTUCULAR HİZBİ

O toplantılarda bir başka gözlem daha ortaya çıkıyor.

"Baykal’ın çevresi".

Ona en yakın ilk çevrenin, olumsuz etkileri olduğuna inanıyor insanlar. Bu isimleri sıralamak istemiyorum. Ama, tek tek isimlerden söz edildiğini biliyorum. "Zararlılar". Kendi politik geleceklerini, kendi kişisel yetenek, başarı, bilgiden çok, Baykal’ın genel başkanlığına bağlamış olanlar. "Tutucular hizbi".

O çevrenin değişmesi, katı bürokratik yapının kırılması.

CHP önünde böyle bir miting olur mu? Birleşme bir yana, eğer DSP ile ittifak suya düşerse, hiç kuşkunuz olmasın.

Nafile turlar

CUMHURBAŞKANLIĞININ bir zamanlar adayı Abdullah Gül adaylığını geri çektiğini açıklarken, "Meclis’in ve siyasetin onuru için çekildim" diyor.

Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına rağmen, Gül’ün deyimiyle, hala nafile turlarda ısrar eden kim? Hatta, aynı gün bir de değil, iki tur atıp, 367 olmayınca, yeni bir tur için tarih veren kim? Gül’ün bunu bulması için, Meclis kürsüsüne bakması yetiyor.

Bütün bu traji-komik süreçte, en çok iki kişi yara alıyor. Biri, hiçbir uzlaşmaya yanaşmayan Tayyip Erdoğan, diğeri de, nafile turların kahramanı Bülent Arınç.

Siyaset kurumu böyle yıpranıyor.
Yazarın Tüm Yazıları