İş dünyasının Anayasa değişikliği tepkisi

İŞ dünyasının hala devam eden siyasi gerginlikten rahatsız olduğu, apaçık ortada.

Bu gerilimin devam etmesi halinde piyasaların da artık bundan olumsuz etkilenmeye başlayacağına kesin gözüyle bakan iş dünyası, biran önce bu gerginliğin giderilmesini istiyor.

İş dünyası erken seçim kararı alındığında rahatlamıştı. Ancak AKP yönetimi bu kez de anayasa değişiklikleri konusunda diretme yolunu seçti. Açıkçası, bu anayasa değişikliklerinin, özellikle de "Cumhurbaşkanını halkın seçmesi" yönündeki değişikliğin, bu kadar uzun süre gündemde kalacağını zannetmiyorduk. Hálá da eninde sonunda bu değişikliğin hayata geçirilmeyeceğini, sağduyunun galip geleceğini tahmin ediyoruz.

Dün CNN Türk’te Referans Noktası programında konut ettiğimiz Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, AKP’nin demokratik hakkını kullandığını ve anayasa değişikliği yapmanın hakları olduğunu söyledi. Kendisine de söylediğimiz gibi; olay, demokratik hak kullanımı boyutunu çoktan aştı. Kamuoyunda AKP’nin bu değişiklikte diretmesinin sebebi olarak, "Genelkurmay bildirisine karşı bir güç gösterisi" yorumu yapılıyor ve bu girişimin "ortalığı germeye devam etmekten başka bir işe yaramayacağı" konuşuluyor.

Dün TÜSİAD, açık bir dille anayasa değişikliklerinin geri çekilmesini istedi ve "Siyaset adamlarının, akademisyenlerin ve sivil toplum örgütlerinin tartışmasına açılmadan ve benzer parlamenter rejime sahip ülke örnekleri incelenmeden paketin kanunlaşması, kısa süre içinde gerçekleşecek seçimlerde belirsizlik içeren sonuçlar doğurabilecektir" açıklaması yaptı.

TÜSİAD, bu tür Anayasa değişikliklerinin, toplumsal desteğin ve şeffaflığın yeterince sağlanabilmesi açısından, seçim sonrası oluşacak yeni Meclis’e bırakılmasının daha sağlıklı ve etik bir davranış olacağını da belirtti.

Parlamenter sistem tartışması yapılırken, seçim ve siyasi parti sistemlerinin bütüncül olarak ele alınması gerektiğini kaydeden TÜSİAD açıklamasında, "Erken seçim sonrası oluşacak yeni parlamento, baraj sistemi, resmi ittifak olanakları, seçim bölgeleri, nispi takviyeli iki turlu seçim sistemi ve daha demokratik bir siyasi partiler yasası konularını da içine alan daha geniş bir paketi tartışmaya açmalıdır" denildi.

Yani açık açık AKP hükümetine, "geri çekin ve bu işi seçilecek TBMM’ye bırakın" denildi.

YENİ MİLLETVEKİLİ KENDİNİ TASFİYE ETMEZ

TOBB’un da benzer görüşlere sahip olduğunu biliyoruz. TOBB, TÜSİAD gibi sık sık açıklama yapıp, birbiriyle çelişen bir hava vermekten kaçındığı için, resmi bir açıklama yapmadı ama biliyoruz ki; gerginliğin azalması için değişikliklerin geri çekilmesi görüşünde.

Yani bu Anayasa değişikliklerine iş dünyası tepkili. Bu tepkinin, anayasa değişikliklerinde direten AKP yönetimine yönlendiğini ise çok açık.

Sadece iş dünyası değil, toplumun çok geniş kesimleri, AKP’yi bu ısrarı nedeniyle "sekter ve uzlaşmaz tavrını devam ettiriyor" biçiminde suçluyor.

AKP yönetimi bu değişiklikler konusunda "Yeni seçilecek Meclis de 367 şartını yerine getiremez dolayısıyla Cumhurbaşkanı seçilemez. Bu nedenle halkın seçmesi gerekir" argümanını ileri sürüyor.

Halbuki bu argüman bizce geçersiz. Dün programda Bakan Şener’le de konuştuğumuz gibi "Yeni seçilecek TBMM’nin Cumhurbaşkanını seçemezse tasfiye olacağını unutmayalım,. Yani bir aylık milletvekili kesinlikle bu yola girmez. Ne yapar eder uzlaşır ve 367’yi bulup Cumhurbaşkanlığı seçimini yapar" görüşündeyiz.

AKP yönetimi, bu konuda neden ısrar ediyor anlaşılır gibi değil. Şimdiye kadar ekonomide sağladığı başarıları bu nedenle unutturduğunu, "bu uzlaşmaz tavrıyla yeniden seçsek bile artık iş yapamayacak" damgası yediğini, özellikle şehirlerde ve aydın kesimlerde kazanmaya başladığı sempatiyi, oy potansiyelini kaybetmeye başladığını, görmüyor mu?

Tabii ki AKP yönetiminin kendi bileceği iş. Ama bu gerginliğin devam etmesi kendisine zarar verdiği gibi tüm Türkiye’ye, barış ortamına, istikrara ve ekonomiye zarar veriyor...
Yazarın Tüm Yazıları