Bu ülkenin çocuğu olmanın yükümlülüğü

BAŞBAKAN Erdoğan önce çıktı, Anayasa Mahkemesi’nin kararı için "Demokrasiye sıkılan kurşun" dedi.

Yoğun tepkiler üzerine tam bir "U dönüşü" yaparak bu sözleriyle Anayasa Mahkemesi’ni değil, Baykal’ı eleştirdiğini söyledi.

Bir lider, hele hele Türkiye’ye çağ atlattığını iddia eden bir lider böyle bir "U dönüşü" yapmamalı.

Ya böyle bir söz söylememeli, ya da söylediklerinin arkasında durmalı.

Zaten Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde uyguladığı stratejiyle başarılı bir liderlik örneği de veremedi.

Çünkü sürdürdüğü politika fiyaskoyla sonuçlandı.

Hem askerden, hem de halktan muhtıra yedi.

Laik, demokratik cumhuriyet duyarlılığı içinde olan milyonlarca insan sokaklara döküldü ve Erdoğan ile partisini protesto etti.

İnsanlar Erdoğan’ı cumhuriyete, cumhuriyetin kazanımlarına, ilkelerine karşı olmakla suçladı.

Böyle bir partinin adayının Çankaya’ya çıkmaması için kararlı olduğunu haykırdı.

Son günlerdeki gelişmeler ve alınan birbiriyle çelişkili kararlar, bu iki depremin AKP iktidarının kimyasını bozduğunu ortaya koyuyor.

* * *

Şimdi gelelim son AKP Grubu’nun yaptığı toplantıya...

Gruba getirilen bindirilmiş kıtalara "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan attırmak, AKP’nin yaşadığı travmayı atlatmasına yetecek mi?

Bu sloganlar, alkışlar 550 milletvekilli parlamentoda 352 milletvekili olan bir partinin liderinin başarısızlığını örtebilecek mi?

Bu fiyasko toplumdan gizlenebilecek mi?

Buna olumlu yanıt vermek olanaksız.

Gerçek ortadadır: Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimini götürememiştir.

Ayrıca her gün yeni hatalar yapmakta, birbiriyle çelişen kararlar almaktadır.

Sürekli kriz üreten ve bu krizlerin altında kalan bir politikacı durumuna düşmüştür.

Tek başarı kazandığı yer, ürettiği krizleri muhalefetin ve medyanın üzerine atmakta gösterdiği beceridir.

Taraftarlarına hiçbir mantık ölçüsüne sığmayan "Yüzde 60 oyla geliriz" moralleri pompalamaktadır.

Siyasi stratejisinin tamamını günlük ayak oyunlarına bağlamak, tutarlı bir politika sayılamaz.

* * *

Şimdi bu iktidardan kurtulmak isteyen, bu iktidarı laik, demokratik cumhuriyete tehdit olarak gören insanlara önemli bir görev düşüyor.

Herkes sandığa gitmelidir.

Bu bir vatandaşlık görevidir.

Bu görevi yapmamak, millet olarak önümüze çok ağır faturalar getirir.

Biliyorum, 22 Temmuz zor bir tarih.

Bu tarihin birtakım art niyetlerle bilinçli olarak seçildiğini de biliyorum.

Ama halkımız, bütün bu oyunları yenmek zorundadır.

Bugün, geçen seçimde sandığa gitmeyen 10 milyona yakın insanın duyarsızlığının faturasını ödüyoruz.

Eğer o insanlar oylarını kullanma sorumluluğu içinde olsalardı, bugün AKP iktidarıyla boğuşmak durumunda kalmayacaktık.

Halkımız, iki eli kanda olsa bile sandığa gidip oyunu cumhuriyete sahip çıkacak partilere vermelidir.

Bunu yapmak, bu ülkenin çocuğu olmanın yükümlülüğüdür.
Yazarın Tüm Yazıları