Varan 2... Hayır, bu zat cumhurbaşkanı olamaz

SEVGİLİ okuyucularım, Varan 1 başlıklı yazımda cumhurbaşkanı adayımızın geçmişte yargı kararıyla belgelenen bir yolsuzluk dosyasını açıklamıştım. Bugün size adayımız ABDullah Gül’ü tanıtmayı -hem de kendi ağzından, kendi sözleriyle- sürdürüyorum.

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen kendi kendinize sorunuz:

Bunları söyleyen biri, Türk devletinin başına geçebilir mi? Cumhurbaşkanı olabilir mi? Devleti, Cumhuriyet rejimini temsil edebilir mi?

Hayır, edemez. Aksi takdirde hem kendisinin, hem de onu o makama getirenlerin başı çok ağrır. "Efendim ben artık değiştim... Cumhuriyet rejimine özde olmasa bile sözde bağlıyım" masalını bile bu saatten sonra hiç kimse yutmaz.

Yol yakınken bu sevdadan ya kendisi vazgeçsin, ya da partisi ve Tayyip abisi vazgeçirsin.

Aşağıda okuyacağınız sözler, adayımız ABDullah Bey’e aittir. Refah Partisi milletvekili kimliğiyle bir seminerde yaptığı konuşmadan özetlenmiştir. Bu konuşması kitap haline getirilip basıldı. (Türkiye’nin Milli Bütünlüğü ve Güvenliği. İş Dünyası Vakfı Yayını.)

Kitaptan özetleyerek alıyorum. Şimdi bu şahsın sözlerini dikkatle, ibretle okuyun:

* * *

"Türkiye’de bir sistem bunalımı var. Halka zorla diretilen, halkına zıt, ona düşman bir sistem. İşte onun içindir ki, bugün senelerdir beraber olduğumuz bazı insanlar ayrılıkçı mücadele içine girmişler.
(PKK için söylüyor!) Ülke bütünlüğünü bile tehlikeli duruma getirir hale gelmiş böyle bir sistem..."

"Türkiye’nin resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktı. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik. Ama bu milletin halkı bir araya gelip biz devletçi olalım, laik olalım, milliyetçi olalım diye bir karar vermedi. Bu ilkeler hep bu halka bir zorlatma şeklinde dayatıldı..."

"Uygulamada tam bir diktatörlük. Tam halka zıt bir yönetim. Hálá tabuların olduğu, söylenemez şeyler olduğu, halkın yıldırıldığı Türkiye’de yaşıyoruz."

"
(Atatürk için konuşuyor) Türkiye’nin Irak, Libya, Suriye’ye benzeyen çok yanları var. Neden? Aynı TEK ADAM pozisyonu. Bugün Libya, Irak ve Suriye’ye gidin, tek insanın resimleri vardır her yerde. Tek insanın heykelleri vardır." (Atatürk’ü Saddam, Kaddafi, Hafız Esad gibilerle kıyaslamaya yelteniyor. Ayıptır be!)

"Devrimcilik adı altında yine bir dizi hukuki düzenleme tepeden inme, zorla getirilmiş ve zorla kabul ettirilmiştir."
(Harf devrimi, hukuk devrimi, kıyafet devrimi, kadın hakları ve ötekileri kastediyor.)

"Milliyetçilik maalesef bir nevi ırkçılık şeklinde devam etmiştir. Halbuki içinde bulunduğumuz coğrafyada bütün insanlar İslam’ın potasında barışık yaşamış ve İslam’ın etrafında bütünleşmişti.

Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, ’Ne mutlu Türk’üm diyene’ lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında İLKEL bir hale dönmüştür. Bu laflar Türkiye’nin geçmişte bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. Bunlar halkın inanç değerleriyle bütünleşmeyen bir dünya sistemini halka zorla kabul ettirmektir."

"Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden, en büyük tahribatı vermiş olan sistemin ilkelerinden biri de LAİKLİK ilkesidir. Türk milletinin moral değerlerinin ana kaynağı din olacak, İslam olacak, sonra siz bunu potansiyel tehlike olarak göreceksiniz ve bunu uygulamalarla ortaya koyacaksınız."

"Aynı şekilde, dindar olan bir subaya da siz kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, bunu açıkça söylemeden onu saf dışı ediyorsanız, sanki safra atar gibi, ajan yakalamış gibi onları ayıklıyorsanız, siz o zaman bu ülkenin devamını, bütünlüğünü nasıl temin edersiniz?.."

Ve konuşmasının sonunda baklayı ağzından çıkarıyor:

"Bu açıdan ikinci Cumhuriyet, yeni OSMANLICILIK kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum."

Bu zihniyet ve bu kafada biri Türk devletinin başına geçecek! Anayasa ve Cumhuriyet’in ilkelerine inanmıyor, aşağılıyor, alay ediyor.

Üstelik ikinci Cumhuriyet, Osmanlıcılık gibi ipe sapa gelmez kavramları ağzında geveliyor. Bu Meclis şimdi Cumhurbaşkanı mı seçecek, Osmanlı’ya padişah mı? Bu kafa mı Türk devletinin başına geçirilecek?

Yol yakınken ve Anayasa Mahkemesi kararı henüz belli değilken, bu sevdadan ya kendisi vazgeçsin, ya da birileri vazgeçirsin. Yoksa bu pilav daha çoook su kaldıracak, bu işin sonu biraz zor gelecek!
Yazarın Tüm Yazıları