Devrin üç adamı arasındaki farklar

GÜLÜŞ Tayyip Erdoğan kendini tutamayıp patlama halinde güler...

Abdullah Gül’ün dudaklarında bitmeyen bir tebessüm vardır... Bülent Arınç ise acılar çekiyormuş gibi gülümser.

AİLE HAYATI Tayyip Erdoğan her ne kadar biraz "sert erkek" imajı çizse de eşinden hafiften çekinir. Abdullah Gül her ne kadar "mülayim" ve "mutedil" bir imaj verse de eşinden hiç çekinmez. Bülent Arınç ise eşiyle birlikte "Ah! Bize ne kadar zulmediyorlar hanım" diye dertlenmekten zevk alır.

DOSTLUKLAR Tayyip Erdoğan, kendisine bağlılar oluşturan büyülü bir reis gibi algılanır. Abdullah Gül, dostluklarını ilmek ilmek örmek durumundadır. Bülent Arınç ise "Dostlukların son günü"nü yaşamaktan hiç çekinmez.

BABALAR VE OĞULLAR Tayyip Erdoğan bir kaptanın oğludur, denizden bıkkınlığı bu yüzdendir. Abdullah Gül bir torna ustasının oğludur, denize yabansı tutkusu bu yüzdendir. Bülent Arınç ise bir jandarma astsubayının oğludur, bu da ilahi bir takdirdir.

MEMLEKET MESELESİ Tayyip Erdoğan, Rize, Siirt ve Kasımpaşa’nın bir sentezidir. Abdullah Gül tipik olmayan bir Kayserilidir. Bülent Arınç ise hem Manisalı içli bir avukat, hem de Ege’den çıkan nadide Milli Görüşçülerdendir.

EKİP ÇALIŞMASI Tayyip Erdoğan "Haydi aslanlarım" diyerek motivasyona ağırlık verir. Yani bir tür Fatih Terim’dir. Abdullah Gül sistem kurup yetki verir. Yani bir tür Ersun Yanal’dır. Bülent Arınç ise nasıl oynatacağı belli olmazlar tayfasındandır. Yani bir tür Mustafa Denizli’dir.

ÜSLUP Tayyip Erdoğan "halk gibi" algılar ve mesajı doğrudan verir. Abdullah Gül "karşı taraf" gibi algılar ve mesajı dolaylı verir. Bülent Arınç ise her olayı "Zalimin zulmüne kurban gitmiş" gibi yorumlar ve mesajı "Yetişin komşular" diye verir.

ETKİLENME Tayyip Erdoğan imam hatip münazaralarının galip gelmeye koşullanmış atmosferini unutamaz: Necip Fazıl’dan, Mehmet Akif’ten dizeler okuması bundandır. Abdullah Gül, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’sundan Sezai Karakoç’un Diriliş’ine sıçramayı başarmıştır. Bülent Arınç’ın idolü ise Malcolm X’tir. Kendisini "beyazların yöresinde nasibi kalmamış" bir zenci gibi hissetmesi biraz da bundandır.

POZİSYON Tayyip Erdoğan su katılmamış bir "Akıncı", Abdullah Gül entelektüelliğe meraklı bir "MTTB"li, Bülent Arınç ise siyasete meyletmiş bir "MSP Gençlik Kolu Üyesi"dir.

KİM KİMDİR Tayyip Erdoğan ABD’li bir senatör adayı gibiyken Abdullah Gül Avrupalı bir politikacı gibidir. Bülent Arınç ise tartışmasız Türkiyeli bir Ahmedinejad’dır.

MÜZİK Tayyip Erdoğan’ın müzik tercihi netleşmiştir: Biraz Adnan Şenses alın, üzerine biraz Muazzez Ersoy ekin ve Mehter Marşı ile servis edin. Abdullah Gül’ün müzik tercihi acayip belirsizdir: Neşet Ertaş da dinliyor olabilir, Ella Fitzgerald da. Bülent Arınç ise ağır mı ağır bir Türk Sanat Musikisi dinleyicisidir. Solisti Ahmet Özhan’dır, makamı hicazdır.

BOŞ VAKİTLER Tayyip Erdoğan boş vakitlerinde "Hey gidi günler" havasına girerek eski günlerinden dem vurur. Abdullah Gül sinemaya sardırır. Bülent Arınç ise "ağır abi" modunda ideolojik monologları sever.

LİDERLİK Tayyip Erdoğan lider doğulduğuna inanır ve olayı "genetik şifreleme" ile açıklar. Abdullah Gül lider olunacağına inanır ve çalışkan bir talebe gibi olayın üzerine gider. Bülent Arınç ise liderlik yerine "maraza çıkaran" ve kırılmaması gereken abi rolüne meraklıdır.

KIYAFET Tayyip Erdoğan, spor kıyafet içinde bile biraz resmi kaçar. Abdullah Gül resmi kıyafetle bile biraz spor kaçar. Bülent Arınç ise resmi kıyafetin de, spor kıyafetin de değiştiremediği bir adamdır.

Hayrünisa Hanım’ın bireysel tercihine dair

BİR Türk vatandaşının, Türkiye’de herhangi bir mahkemeye başvuruda bulunması nasıl hak ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunması da o derece haktır.

Çünkü...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her Türk vatandaşına, gerekli koşullar oluştuktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunma hakkı tanımıştır.

AİHM’ye başvuruda bulunan bir Türk vatandaşının yaptığı, devletinin kendisine tanıdığı bu hakkı kullanmaktan ibarettir.

Ona, "Utanmıyor musun ülkeni yabancılara şikáyet etmeye!" demek, saçmalığın dik álásıdır.

Dolayısıyla...

"Müstakbel cumhurbaşkanı" Abdullah Gül’ün eşi Hayrünisa Gül’ün, türban nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunmasının eleştirilecek bir tarafı yoktur.

Bu olayda asıl eleştirilmesi gereken olay, Hayrünisa Hanım’ın eşi Dışişleri Bakanı olunca dilekçesini geri çekmesidir.

Eğer Hayrünisa Hanım, "Eşimin hangi görevi üstlendiği beni ilgilendirmez. Ben bireysel tercihim için mücadelemi sürdürürüm" diyebilseydi, mesele yoktu.

Ama o, eşinin pozisyonu uğruna, bireysel tercihi nedeniyle verdiği mücadeleyi sona erdirmiştir.

Böylece...

Bireysel tercihlerin, bazen eşlerin pozisyonu nedeniyle değişebileceğini cümle áleme göstermiştir.
Yazarın Tüm Yazıları