Cari açığı düşürecek yatırımlar istiyoruz

BUNDAN birkaç ay önce Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’nun telefonu gece saat 23.00 sularında çaldı. Arayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dı: "Ahmet Bey, sizi yarın bakanlıkta görüşmeye bekliyorum."

Zorlu, nedenini soramadı, "Memnuniyetle Sayın Bakanım" demekle yetindi.

Maliye Bakanı’nın gecenin o saatinde arayıp, kendisini çağırması Ahmet Nazif Zorlu’ya garip gelmişti. Acaba şirketleriyle ilgili bir vergi sorunu mu vardı? Zorlu’nun aklına hep kötü şeyler geldi, hemen holdingin üst düzey yöneticilerini aradı: "Maliye Bakanlığı ile bir sorunumuz var mı arkadaşlar? Bilmeden eksik bir şeyler yapmış olabilir misiniz?"

Yöneticiler patronlarından geceyarısı gelen sorulara şaşırdı, anlam veremedi. Zorlu sürdürdü: "Maliye Bakanımız beni aradı. Yarın bakanlıkta görüşmeye çağırdı. Eğer benim bilmediğim bir sorunumuz varsa, bana söyleyin."

Zorlu Holding yöneticileri, patronlarına Maliye Bakanlığı’yla herhangi bir sıkıntıları olmadığını, vergilerini zamanında ödediklerini, bu konuda hiçbir uyarı almadıklarını bildirdi.

Ahmet Nazif Zorlu, ertesi gün randevu saatinde Maliye Bakanlığı’nın yolunu tuttu. Maliye Bakanı Unakıtan’ın derdi, vergi falan değildi: "Ahmet Bey, siz bundan iki-üç yıl önce LCD ekran üretmekten söz ediyordunuz. Böyle bir yatırım hálá gündeminizde mi?"

Zorlu,
o yatırımı Polonya’nın kaptığını, artık Türkiye’de böyle bir yatırıma yönelmenin çok zor göründüğünü vurguladı. Unakıtan ısrarlıydı: "Siz yine de bir baksanız."

Zorlu,
yine "Yeniden incelesek de bu aşamada çok zor efendim" yanıtı verince, Unakıtan sıkıntısını açtı: "Ahmet Bey, her ne kadar eskisi gibi krize yol açmayacağını düşünsek de cari açık, Türkiye için önemli bir sorun. Açıkçası ’cari açığı düşürmemize yardım edecek yatırım’ arayışındayız. Siz yine de bu yönde bir düşünün, belki LCD ekran olmaz da başka şeyler olur."

Zorlu, "Arkadaşlarımızla birlikte bir çalışma yapar, size iletiriz efendim"
sözü verip, Unakıtan’ın yanından ayrıldı.

Zorlu, Maliye Bakanlığı’ndan çıktığında iki-üç yıl önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlara verdikleri brifingi düşündü. O gün şu mesajı vermişlerdi: "Televizyonda teknoloji artık LCD ekrana doğru kayıyor. Türkiye, televizyon üretiminde Avrupa birincisi. Avrupa’daki her iki televizyondan biri Türkiye’de üretiliyor. Öyleyse Türkiye LCD ekranı üretmeli. Bunun için 2-2.5 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Teşvik verilirse böyle bir yatırımı Türkiye’ye çekebiliriz."

Başbakan Erdoğan, 49 ile dönük teşvikleri hatırlatıp, yanıtlamıştı: "Kimseye özel teşvik veremiyoruz. Üstelik parasal teşvik de vermemiz söz konusu olamaz."

Zorlu ve ekibi, LCD ekran üretmek gibi bir yatırımın farklılığını anlatmaya çalıştı, öneriyi yineledi: "Efendim Ar-Ge yatırımı adı altında bir teşvik düşünülebilir. Dünyada örnekleri var."

Ahmet Nazif Zorlu, iki-üç yıl önce anlatmaya zorlandıkları yatırım türü için şimdi Maliye Bakanı’ndan çağrı alınca o zaman fırsatı kaçırdıklarına daha da üzüldü...

Sonra, "cari açığı düşürecek yeni yatırım" arayışıyla yola koyuldu...

Şimdi, "Cari açığı düşürecek yatırım formülüm var" diyene, yeni teşvikler mi görünecek?

Yabancı bankalar bize bu tablo için geliyor

TÜRKİYE Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, sektörle ilgili sık sık analizler yapıyor. Son olarak, yabancı bankaların Türkiye’ye ilgisinin nedenlerini gösteren tablo çıkarmış. Tablodan bazı veriler şöyle:

Kişi Başı Gelir: AB-15’te 26 bin 455 Euro, AB-10’da 7 bin 521 Euro, Türkiye’de 4 bin 46 Euro.

Kişi Başına Banka Aktifi: AB-15’te 83 bin 407 Euro, AB-10’da 7 bin 105 Euro, Türkiye’de 3 bin 470 Euro.

Kişi Başına Banka Kredisi: AB-15’te 34 bin 442 Euro, AB-10’da 3 bin 533 Euro, Türkiye’de 1.317 Euro.

Kişi Başına Mevduat: AB-15’te 28 bin 100 Euro, AB-10’da 4 bin 384 Euro, Türkiye’de 2 bin 125 Euro.

Kişi Başına Konut Kredisi: AB-15’te 11 bin 921 Euro, AB-10’da 607 Euro, Türkiye’de 171 Euro.

Kişi Başına Tüketici Kredisi: AB-15’te 2 bin 220 Euro, AB-10’da 348 Euro, Türkiye’de 398 Euro.

Ekrem Keskin, bu verileri bir de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) oranlamış:

Toplam Aktifler: AB-15’te yüzde 315, AB-10’da 94, Türkiye’de 82.

Toplam Krediler: AB-15’te yüzde 130, AB-10’da 47, Türkiye’de 31.

Toplam Mevduat: AB-15’te yüzde 106, AB-10’da 58, Türkiye’de 50.

Konut Kredileri: AB-15’te yüzde 45, AB-10’da 8, Türkiye’de 3.

Tüketici Kredileri: AB-15’te yüzde 8, AB-10’da 5, Türkiye’de 9.

Ekrem Keskin, verileri özetle şöyle yorumladı: "Avrupa Birliği’nin (AB) ilk 15 üyesi ile sonraki 10 üyesinin verileriyle, bizim bankacılık sektörünü karşılaştırınca Türkiye’deki potansiyelin büyüklüğü görülüyor."

Unicredit, BNP Paribas, General Electric (GE), Fortis, Dexia, National Bank Of Greece, Citibank, Alpha ve diğerleri Keskin’in dikkatimize sunduğu tabloya geliyor...

Keskin ayrıca, Türkiye’de yerleşik bankalarla, yeni gelen yabancılar arasında yeniler lehine "haksız rekabet" diye nitelenebilecek bazı işaretler olduğuna da dikkat çekiyor.

"Haksız rekabet" varsa çözelim, yeni gelen yabancıların Türkiye’ye katkısını görelim...
Yazarın Tüm Yazıları