Kimdir bu Ertuğrul Apakan

BUGÜN size uzun yıllardan beri çok yakından tanıdığım bir arkadaşımı anlatacağım.

Şimdi bu nereden çıktı derseniz, çok önemli bir nedeni var.

Çünkü bu insan, hükümetin yeni Kıbrıs atılımını hazırlayan ekibin en önemli üyelerinden biri.

Onun kariyerini, dünyaya bakışını anlattığım zaman, son günlerde Başbakan’a ve Dışişleri Bakanı’na yapılan eleştirilerin haksızlığını da anlayacaksınız.

* * *

Sözünü ettiğim arkadaşım, Dışişleri Bakanlığı’nın yeni Müsteşarı Ertuğrul Apakan.

Apakan’ı üniversite yıllarımdan tanıyorum.

O, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin başarılı bir öğrencisiyken, ben de aynı fakülteye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okuyordum.

O yıllarda iyi bir arkadaşlığımız oldu.

İkimiz de sivri görüşlü insanlar değildik.

İkimizin de sakin sayılabilecek bir karakteri vardı.

Sonra yollarımız ayrıldı.

Ben üniversitede kariyer yapmaya başladım, o Dışişleri Bakanlığı’na girdi.

Girdiği andan itibaren de bakanlığın ağır toplarından biri oldu.

Ancak kariyerinin temel eksenini Kıbrıs oluşturdu.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’ni yaptı.

Daha sonra Kıbrıs dairesinde görev aldı.

Yani son 20 yılın bütün Kıbrıs politikalarında onun izleri vardır.

Apakan’la zaman zaman görüş ayrılıklarımız oldu.

Daha çok neden mi?

O tam anlamıyla bir "şahindi".

Kıbrıs konusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün devlet politikalarının hem mimarı, hem destekleyicisiydi.

Geçen hafta gündeme bomba gibi düşen "Kıbrıs atağının" arkasındaki insanlardan biri de işte bu insandı.

Yani Ertuğrul Apakan’ın yurt sevgisinden şüphe etmeye kimsenin hakkı yoktur.

Hükümetin yaptığı ve bence de son derece başarılı ve yerinde diplomatik atağı eleştirenlerin, bu politikanın arkasındaki teknik kadronun mazisini de dikkate almaları gerekir.

Bu insanlar, böyle ağır eleştirileri hiç hak etmiyorlar.

* * *

Bu sürpriz çıkışın üzerinden bir hafta geçti.

Şimdi sonuçlarına bakıp bir değerlendirme yapabiliriz.

Bu çıkış, Avrupa Birliği’nin müzakere takviminde bazı bölümleri açmama kararını köklü biçimde etkiledi mi?

Hayır...

Peki, belli bir esneklik sağladı mı?

Evet.

Ama bundan çok daha önemli bir sonuç getirdi.

Avrupa Birliği’nin en azından bazı üyeleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki gayri insani izolasyonu yeniden gündeme getirdi.

Güney Kıbrıs’ın son zamanlardaki ırkçı tavırları da, Avrupa’nın en azından bir bölümü üzerinde olumsuz etki yaratmaya başladı.

Yani bugün Avrupa’nın gözünde "mağdur bir halk" imajı doğmaya başladı.

Kısaca, Türkiye ve KKTC, referandumla başlayan yeni dönem siyasetinde küçük de olsa bazı sonuçlar alıyor diyebiliriz.

Son diplomatik atak da bu yeni siyasetin adımlarından biridir.

* * *

Ya muhalefetin tavrı?

Ona da söyleyecek sözüm olamaz.

Sonunda onlar da kendi açılarından bir siyaseti savunuyor.

Samimi olduklarından şüphelenmemiz için bir neden de yok.

Avrupalıların anlaması gereken şey de işte tam bu.

Nasıl kendi ülkelerinde Türkiye’nin AB üyeliğine karşı ve yandaş olanlar varsa, bizim de Kıbrıs gibi politikalarda, birbiriyle çatışan eğilimlerimiz var.

Onlar da bu gerçeği anlamak zorundalar.
Yazarın Tüm Yazıları