İran ve Ortadoğu

BU yazının yazıldığı saatlerde Başbakan’ın İran gezisinde nelerin görüşüldüğü bilinmiyor. Ancak, başta ABD olmak üzere Batı dünyasının Başbakan’dan, İran’ı nükleer çalışmalara ara vermesi için uyarmasını bekledikleri malum.

Türkiye de İran’ın "atom bombası" üretmesinden kaygı duyuyor. Ancak aynı ABD, İngiltere ile birlikte, İran’ın Irak’taki Şii güçler üzerinde etkisini kullanarak ülkedeki iç savaşa engel olmasını istiyor.

ABD, daha düne dek hasım gördüğü ve ülkedeki siyasi rejimi yıkmak için gayret sarf ettiği İran’dan yardım istiyor!

* * *

İran’ın Irak’taki kaosa engel olmak için gayret sarf edip etmeyeceğini bilmiyorum.

Ama şu soruyu sormadan da edemiyorum: İran böyle bir gayreti neden göstersin?

Komşusu Irak’ın üniter yapısını korumak için! Kaosa engel olmak için!

Yahut, Kissinger’in belirttiği gibi, Batı medeniyetine onurlu bir üye olarak kabul edilmek için!

Ben İranlı olsaydım, bu kadar az getirili bir pazarlıkla yetinmezdim!

"Daha başka neler var?" diye sorardım.

* * *

ABD’nin Irak’ta başının iyice derde girdiği, kasım başındaki ara seçimlerin, Başkan Bush’a açık ve net bir şekilde "Irak politikanı değiştir!" mesajı verdiği bir ortamda İran, Ortadoğu’da en avantajlı durumdaki ülke olduğunu pekálá biliyordur.

İran bölgede mukayeseli avantajının en yüksek seviyeye eriştiği bir döneme girmiştir. Şöyle ki:

1)Irak’ta Nuri el Maliki Hükümeti’ni köşeye sıkıştıran Mukteda el Sadr güçleri (Mehdi ordusu), ülke nüfusunun yüzde 65’ini oluşturan Şiilerin en güçlü ayaklarındandır ve İran ile çok yakın ilişkiler içindedir.

2) Lübnan’da Fuad Sinyora Hükümeti’ne kafa tutan ve binlerce insanı sokağa döken Hizbullah ve onun lideri Seyyid Hasan Nasrallah da İran’ın etki alanı içindedir.

3) İsrail-Filistin çatışmasında Filistin açısından en güçlü role sahip HAMAS da İran’ın himayesi altındadır.

4) Yaz aylarında Hizbullah’ın İran’dan aldığı silah ve maddi yardımları kullanarak İsrail’e karşı verdiği başarılı savaş, İran’ın bölgede kendi açısından, doğru yönde ilerlediğini göstermiştir.

5) ABD’nin kopardığı bunca gürültüden sonra Kuzey Kore’nin nükleer silah deneyini (atom bombası) başarıyla tamamlaması ve dünyanın Kuzey Kore’yi caydıracak hiçbir şey yapamaması, İran’ın da nükleer çalışmalarda yolunu açmıştır.

6) 22 Kasım’da bu köşede yazmıştım. Bu hafta içinde de MGK’da TSK’lı üyeler uyarmış. Al-a Turka Hizbullah, Güneydoğu Anadolu’da hızla ve sosyal planda, Lübnan Hizbullah’ının stratejilerine çok benzer bir şekilde örgütleniyor, bir süre sonra bölgede PKK’dan daha etkin hale gelecek. Şu anda Lübnan’daki Hizbullah ile bir ilişkisi yok gibi görünüyor ama yakında kurulmayacağını kim söyleyebilir.

7) ABD’de, "Irak’ta ne yapılmalı?" sorusuna cevap arayanların hemen hepsi "asker çekme"yi öneriyor. Yakında yayınlanacak Irak Çalışma Grubu’nun (Baker-Hamilton planı), 2008’de ABD’nin Irak’ı boşaltmaya başlamasını önereceği söyleniyor.

* * *

ABD’li yetkililer, "Nükleer araştırmalara karşı tepkimiz ayrı, İran’la Irak için görüşmemiz ayrı" diyerek 9 aydır bu ülkenin yetkilileriyle kurdukları temasları gerekçelendirebilirler ama İran, Ortadoğu’da zaten elinde tuttuğu gücü kabul ettirmeden neden ABD’ye Irak’ta yardımcı olsun?
Yazarın Tüm Yazıları