Erdoğan Çankaya’ya diyenler sadece yüzde 14.6

TESEV’in yaptırdığı ankette, bu soruda halkın yüzde 27.9’u hiç isim söylemiyor, yüzde 25’i yanıt vermiyor. Dolayısıyla, bunun toplamında halkın 52.9’u soruyu yanıtsız bırakıyor.

Bütün anket soruları içinde en fazla yanıtsız kalma oranı bu soruya ait. Herkesin aylardır Cumhurbaşkanlığı seçimini tartıştığı bir ortamda, halkın yarısını nasıl oluyor da, hiç yanıt vermiyor?

Çünkü, isim vermekten çekiniyor, kendini bağlamak istemiyor. Önümüzdeki dönemin en büyük gerginlik kaynağının bu seçim olduğunu görüyor. Dost var, düşman var, en iyisi şimdilik susmak, diye düşünüyor.

HALK İSTEMİYOR

Birkaç gündür değişik yönleri yayınlanan anketin, henüz yayınlanmayan bir bölümü var. Yine, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili. Yüzde 52.9 soruyu yanıtsız bırakıyor. Ya kalan yüzde 47.1 ne düşünüyor?

Bu yüzde 41.1’in içinde yer alanlar en çok iki ismi söylüyor.

Yüzde 14.6 Tayyip Erdoğan, yüzde 12 Ahmet Necdet Sezer.

Daha sonra çok küçük oranlarda isimler söyleniyor. Ama, esası oluşturan isimler değil. AKP’den söylenen isimler arasında, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener var. Yine küçük oranlarda.

Burada önemli olan Erdoğan’ın adını verenlerin bu kadar düşük olması. Ancak, yüzde 14.6. Sözü uzatmaya gerek yok, halk Erdoğan’ı Çankaya’da görmek istemiyor. Erdoğan’ın lehinde ya da aleyhinde farklı nedenleri olabilir, ama görmek istemiyor. Halkın bu isteği, yeni Cumhurbaşkanının eşinin başı açık olmalı, dileğiyle bütünleşiyor. Eşinin başı açık olsun, diyenler yüzde 50.8.

AKP’LİLER BİLE

Ankette bir başka veri daha var ki, o genel eğilimi daha da net kılıyor.

AKP’ye oy verenlerin bile, sadece yüzde 28’i Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istiyor. Kendi cemaatininin yüzde 28.1’i.

Eğilimin bu ölçüde düşük olması, Erdoğan’ın Başbakan kalmasını daha uygun görmek isteğinden kaynaklanabilir, yani mutlaka ona karşı olmak anlamında değil.

Nedeni ne olursa olsun, sadece yüzde 28.1.

KAYMANIN FOTOĞRAFI

Anketin toplu değerlendirmesine gelince, Türkiye laiklikten uzaklaşıyor. Siyasal rejim bu uzaklaşma yönünde değişiyor.

Bunun ankette çarpıcı bir göstergesi var. 1996’ya göre bugün, din temelli politika yapan partilerin olmasını isteyenlerin oranı yüzde 25’ten yüzde 41’e çıkıyor. İki kat artış.

Dindar sayılırım, diyenler iki kat, çok dindarım, diyenler iki kat artıyor.

Ekilen tohumlar biçiliyor. Bu sonuçların, halk özgürleşiyor, istediğini söylüyor, değerlendirmesiyle ilgisi yok. Rejimde kayma var.

Tehditle Anıtkabir

18 Kasım günü Yeditepe Üniversitesi Anıtkabir’e bir ziyaret düzenliyor. Gerisini üniversite personeline gönderilen bildiriden okuyalım.

"Anıtkabir ziyaretine katılacak öğretim elemanları ve idari personel sayısının yeterli olmaktan uzak olduğu anlaşılmaktadır. Mütevelli Heyetimiz ve Rektörlüğümüzce çok önemsenen bu ziyarete istisnasız tüm mensuplarımızın katılmasını bekliyoruz. Atatürk ilkelerine bağlılığımızı göstermek, üniversitemizi gereği gibi temsil etmek ve daha sonra üzücü sonuçlara yol açmamak bakımından bütün arkadaşlarımızı bir kez daha bu ziyarete katılmaya çağırıyoruz."

Çağrının altında Rektör Ahmet Serpil ile Genel Müdür Atilla Dicle’nin imzaları var.

Merak ediyorum, ziyarete katılmayanlar acaba hangi üzücü sonuçlarla karşılaşıyor? Bu söz açık bir tehdit. Tehditle Anıkabir ziyareti mi olur?