Basın 20 köşe kadısı 1

"Dehşete kapılmamak mümkün değil".

Dün Radikal’de Hakkı Devrim’in yazısının son cümlesi bu. Hakkı Devrim’in yazısını okuduğumda, ben de dehşete kapılıyorum.

Devrim, yazılarında sık sık olduğu gibi, dün de basını eleştiriyor. Kendi icat ettiği deyimle, bizzat kendisi köşe kadılığı yapıyor.

Gerçekte, köşe kadılığı deyimi en çok ona yakışıyor. Okura bilgi aktarmadan, emek harcamadan, düşünce üretmeden, ahkam kesmek çok kolay. Köşe kadılığı bu. Hakkı Devrim’in yaptığı da bundan ibaret.

BTC HABERLERİ

Hakkı Devrim
’i dehşete düşüren, basının Bakü-Ceyhan boru hattına verdiği önem.

Kaç gazete, bu haberi nasıl vermiş ya da vermemiş, kaç yazar bu konuyu işlemiş, Devrim bunu aktarıyor.

Ona göre, BTC boru hattının anlamını "yirmi gazeteden sadece biri tam algılayabilmiş". Bu nedenle, yazısına "Basına Not: 20 Üzerinden 1" başlığını atıyor. Ona göre, basın BTC’nin farkında değil.

Bu değerlendirme de, beni dehşete düşürüyor.

850-900 BİN

BTC boru hattı haberlerinin Hürriyet’te iki ayrı öyküsü var.

Biri, Hürriyet Yazı İşleri’ndeki tartışma. Üç gün önce, "BTC haberlerini törenin yapılacağı gün mü, törenin ertesi günü mü verelim" tartışması. "İki gün üst üste aynı haber olmasın" denilerek, törenlerle birlikte, dünkü Hürriyet’e bırakılıyor.

İkincisi, geçen pazar yapılan hazırlık. 13 Temmuz’daki törenleri dikkate alarak, gazetecilik açısından öncelik alabilmek duygusu ile Ertuğrul Özkök’le konuşuyorum.

Hürriyet hafta sonlarında, ekleriyle birlikte 850, 900 bin dolayında satıyor. Zaman zaman bunu aşıyor.

Bu yüksek tirajı dikkate alarak, BTC’nin önemini vurgulamak açısından, geçen pazar Enerji Bakanı Hilmi Güler ile BTC’nin serüvenini anlatan tam sayfa röportaj yapıyorum.

Rahat okunsun diye, hem hafta sonu, hem yüksek tiraj, hem törenlerden dört gün önce.

Kaldı ki, dünkü gazetelere bakınca, notunun kırılması gereken basın değil, köşe kadısı Hakkı Devrim. Onun yazısının tersine, kendisi köşe kadısı olarak 1, basın 20. Tüm gazeteler BTC ile dolu.

ARTIK KALMADI

Yazacak bir şeyi olmayınca, her sabah gazeteleri açarak, "bugün kime giydirsem" mantığı ile köşe kadılığı devri çoktan sona eriyor.

Hele de, köşe kadılığında ombudsmanlığa soyunma devri çoktan kapanıyor. Tek tük var. Biri de Hakkı Devrim.

Eleştiri ayrı, polemik ayrı. Polemik bir tercih. Ben bilgi çağında köşelerin farklı bir işlevi olduğuna inanıyorum. Polemiğe o nedenle, uzak duruyorum. Bana doğrudan laf atanlara bile gülüp geçiyorum.

Ancak, Hakkı Devrim’in sık sık başvurduğu polemikte, göz çıkartan yazılar, bazen sabır taşırıyor.

Peki, Hakkı Devrim bugün ne yazsın? Yok, bugün giydirecek kimse yok, o zaman gelsin Milattan Önce Yeni Sabah anıları.

Hayrünisa Hanım’ın tavaları

DOMUZ eti yemek, Müslümanlıkta yasak.

Sıcak iklimde, yağlı domuz etinin insan sağlığına zarar verdiği düşünülüyor. Bu düşünce, İslami inançta yer alıyor.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün türbanlı eşi Hayrünisa Hanım. Sayın Bakan gibi, hanımefendi de, sıkı dini inancıyla tanınıyor. Domuz eti yemiyor. Tamam, inancı o yönde. Çok normal.

Ancak, eşine katıldığı yurt dışı gezilerde iş hafif tertip protokol kurallarını aşıyor.

Hayrünisa Hanım yurt dışında yemek davetlerinde, etin piştiği tavada daha önce domuz etinin pişirilip pişirilmediğini kontrol ediyor.

Bir tür zincirleme reaksiyonu önleme çabası. Domuzdan tavaya, o tavadan başka bir ete, o etten, bize. Olmaz, inanca aykırı.
Yazarın Tüm Yazıları