Dünya Kupası’nın galibi Akbank

AKBANK uyguladığı entegre iletişim kampanyası ile dünya kupasının şimdiden galibi. Mükemmel bir reklam filmi, mükemmel bir sponsorluk mesajı, mükemmel tamamlayıcılar, mükemmel bir medya planı.

Maruz kalanın Akbank’a olan olumlu duyguları perçinleniyor, Akbank’ın yenilikçiliğine, yaratıcılığına hayran oluyor. Daha ne olsun. Hem Yorum Publicis’in, hem de Akbankçıların (Hayri Çulhacı’ya da ayrı bir sağlık dilemeden geçemeyeceğim) yüreğine beynine sağlık. Bir reklam yatırımın hakkı ancak bu kadar verilebilir.

Akbank "Türkiye’nin yenilikçi gücü" diyen reklam kampanyası bir etkinlikle markasını özdeşleştirmek isteyen herkese örnek olmalı. Reklam’a para yatırıyorsanız asla sıradanlığa izin vermeyin. Mesaj kaosu içinden sıyrılıp "cee" diyebilmenin sırrı fark yaratmakta..

Akbank’ın kampanyasının özünü oluşturan filmin başarısında Ömer Ahunbay’ın müziğinin payı çok büyük. Seçilen simgesel figürlerin Türkiye için ifade eden anlamlar Güney Afrikalı Penny Jones’un mükemmel kareografisi, reklamın kurgusu hepsi ama hepsi dört dörtlük..

Diyorlar ki "Ama bu reklam esinlenme... " Doğrudur daha önce İngiltere’de hazır kart hizmeti BT Talk Talk, Belçika’da bir gazete Het Nieuwsblad, Türkiye’de de kısmen Aygaz Hologram reklamı "insanlardan sembol oluşturma" fikrini uyguladı. Akbank’ın reklamı "fikrin" bugüne kadar yapılmış en mükemmel uygulaması. Sonuç da ortada..

Gerisi mesleki iç tartışmaların, kıskançlıkların, ödüllerin konusu.

Gelin bu tartışmalara da katkıda bulunalım. BT Talk Talk ya da Het Nieuwsblad aynı filmle Türkiye pazarına girmeyeceklerine göre ortada bir "hak" iddiası olmaz.

Aygaz’la benzeşme bir sahnede. O zaman "yıllardır ondokuz mayıs törenlerinde stadyumlarda gençler biraraya gelip bu tür figürleri oluştururlardı, hepsi ordan çalmış" diyelim olsun, bitsin.

"Aaaa bu yapılmıştı bu da iş mi" reklamcı kıskançlığı ne dersek diyelim mutlaka olacaktır. Yaratıcı kıskançlık bu işin doğasında var!

Akbank reklamının ne kadar orijinal yaratıcılık içerdiğine de ilgili jüriler karar verir. Tabii ki "Reklamın esinlenme oluşu hedef kitlede yarattığı etkinin dozunu azaltıyor mu?" sorusunu sorarak "Sıfır tabanlı yaratıcılık" diye bir şey olmadığını dikkate alarak. Nokta.

Halkla ilişkilerciler gizli servisleri örnek almalı

MAYIS ayına damgasını vuran olay Danıştay’a yapılan "türban" saldırısı. Daha sonra onu izleyen, baskınlar, çeteler, gazetelere kuryeyle gönderilen "fotoğraflar".

Hala ne olduğunu anlayabilmiş değiliz. Ölen, yaralanan öldüğüyle kaldı. Hapiste de "dinci-milliyetçi" bir garip Avukat var.

Mayıs ayında yaşadıklarım bana öğrettik ki "gizli servisler" en baba halkla ilişkiler şirketinden daha iyi çalışıyorlar.

Türkiye’de hiçbir halkla ilişkiler şirketinin ilgili etkinlik fotoğraflarını Danıştay baskını ve sonrasındaki "birilerinin" yaptığı gibi gazetelere "hızla" servis yapabileceğini sanmıyorum.

Halkla ilişkiler şirketlerinin hız konusunda "gizli servislerden "öğrenecekleri çok şey var.

Halkla İlişkiler şirketleri tabii ki, kamuoyunu yönlendirmek için işi Danıştay basmaya, adam öldürmeye vardıramıyorlar ama gazetelere gönderdikleri bültenleri değerlendirirken en az "gizli servis"lerden gelenler kadar dikkatle değerlendirmekte fayda var.

Bu değerlendirme işleminin karmaşıklığı da günümüzde çağın bilgi karmaşasına "berraklık" kazandırabilen gazeteci yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Dün yaklaşık bir buçuk milyon aday ÖSS sınavına girdi. Umarım en iyileri "gazetecilik" bölümlerini tercih ederler.

Gelecekte ne kadar çok "kaliteli" bilgisayar mühendisine, elektronik mühendisi, endüstri mühendisine, doktora, işletmeciye, psikoloğa, sosyoloğa, reklamcıya ihtiyacımız varsa onlardan daha fazla "nitelikli", gazeteciye ihtiyacımız var.

Ve de nasıl bir Cumhurbaşkanı kadar önemli olan nasıl bir gazetecilik eğitimi tartışmasına. Gazetecilik eğitimini hafife alan bir Türkiye’yi geleceğe taşımak zor.

Erdoğan düştü, Baykal Ağar form kazandı

Merakla beklediğiniz, her ay 2000 kişi ile yapılan "TNS Piar Liderlerin Form Grafiği" araştırmasının Mayıs ayı sonuçları geldi.

Danıştay’a yapılan saldırı Tayyip Erdoğan’ı ciddi şekilde sallamış. Nisan ayında 18 yaş üstü kır-kent Türkiye’nin % 47.3’ü onu takdir ederken, bu oran Mayıs ayında % 38.4’e (-8.9 puan) kadar düşmüş.

Mayıs ayında form kazanan iki lider var. Artışlara göre sırasıyla Baykal ve Ağar.

Baykal’ı takdir edenler % 9’dan % 12’ye (+3 puan), Ağar’ı takdir edenler % 7.2’den % 8.6’ya (+1.4) çıkmış.

Mumcu ise % 8.1’den % 7.4’ (-0.7) düşmüş. Bahçeli’yi takdir edenler ise hemen hemen yerinde sayıyor ( % 10.4’ten % 10.7’ye).

Saldırı gününden bugüne ne Tayyip Erdoğan ne de AKP’liler "türban" konusunda topa girmediler, gerginlik yaratmadılar.

Bakalım bu türban sessizliği (eğer genlerindeki "milli görüş" kanı yeniden harekete geçmezse), Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Cumhurbaşkanlığı tarifi ve AB restleşmesi Haziran ayı formuna nasıl yansıyacak.

Çekirgelik

Eğitim insanların yüksek seviyede önyargılara sahip olmasını sağlayan bir yöntemdir.

(L.J. Peter)
Yazarın Tüm Yazıları