Ona yaşama gücü veren oğlunun sonsuz sessizliği

Doktorlar inanamıyor. O nasıl bir sonsuz sessizlik ki, yedi yaşında zeka özürlü bir çocuğa yaşama asılmanın inadını aşılıyor.

Tıbbın yanıtı yok. Büyük gün, yirminci doğum gününden birkaç gün önce. Hikari’nin bestelerinden oluşan ilk CD piyasada. Japonya’da kapış kapış. Bestseller. 1994’te Nobel Ödülü’nü almak için, ailece Stockholm’e gidiyorlar. Tören için, Öe ve Hikari birer frak kiralıyor. İsveç basını, yeri yerinden oynatıyor: "Kenzaburo ve dáhi oğlu aramızda".

Öz oğlunun ölmesini istiyor. Bir saniye sonra, bu düşüncesinden dolayı kendinden utanıyor. İnsanlığından kuşkuya /images/100/0x0/55eb4645f018fbb8f8b69dbddüşüyor.

Oğlunun ölmesini düşünen, kendinden utanan, sıradan biri değil. 1994’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Japon yazar Kenzaburo Öe.

Kötü haberi doktorlar veriyor. Gerçi, oğlu Hikari, daha doğar doğmaz, ana-baba tersliği fark ediyor. Ama, doktorların teşhisi, Öe ile eşini yıkıyor. Oğulları zeka özürlü. Beyin hücrelerinde sözcükler ve anlamları ile bağlantı kopukluğu var.

Hikari ilk beyin ameliyatını üç aylık bebekken geçiriyor. Onu başka ağır ameliyatlar izliyor. Ne var ki, tıbbın yapacağı bir şey kalmıyor. Hikari özürlü yaşamaya mahkûm. Öe Ailesi’nde zor yılların başlangıcı.

*

Aslında, Öe zaten zorluklardan süzülen biri. Savaşı yaşıyor. Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombaları atıldığında, henüz 10 yaşlarında. Onu edebiyata yönelten, o atom bombaları. Yıllar ve yıllarca bombaların etkisinden kurtulamıyor. Bir tür travma.

Tokyo Üniversitesi’nde öğrenimini gördüğü Fransız Edebiyatı ona çare olmuyor. Travmadan, tek başına ve ulus olarak çıkmanın yolunu, savaşa ve atom bombalarına ilişkin yazdığı romanlarda buluyor. Öyle buluyor ki, o romanlar ona Nobel’i getiriyor.

Hiroşima üzerinden 30 yıl geçiyor, atom bombası şimdi evine düşüyor. Oğluna baktıkça, hayata küsüyor. Bu haksızlığa, bu rezil gerçeğe karşı duyduğu korkunç öfkesini yine romanla aşmaya çalışıyor. "Kişiye Özgü Bir Deney" başlıklı kitabı, Japonya’da en çok satan kitaplar listesinde başı çekiyor. Eşinin ve kendisinin, oğluyla ilişkisini anlattığı kitap.

*

Oğlunun yine de yaşamasını istediği an, bu kez kendi ölümünü istiyor. Dayanamıyor.

Bir saniye sonra, ona yaşama gücü veren, oğlunun sonsuz sessizliği. O an bir karar alıyor. Oğlunun sessizliği ile yaşamayı öğrenmek. Ama, nasıl?

Öe, bir ses bandına bin türlü kuş sesi kaydediyor. Her gün sabahtan akşama kadar oğluna bu bantları dinletiyor. Bıkmadan, usanmadan kuş sesleri.

Dört yıl sonra ilk mucize gerçekleşiyor. Hikari, ömrünün ilk cümlesini dile getiriyor: "Bu... bu... bu... su... su... se... se... si".

Öe ve eşi sevinçten çıldıracak gibi. Kuş seslerine devam. Kuş sesleri eşliğinde, bu kez klasik müzik. Sabahtan akşama kadar klasik müzik. Bach, Mozart, Beethoven.

Mucizenin mucizesi, Hikari yedi yaşına bastığında. Yine bir atom bombası gibi.

Hikari müzik bestelerine başlıyor.

Sonsuz sessizliğe gömülmüş dünyasına ilk başkaldırı. Kaderine kılıç çekme. Hiç kimsenin yardım edemeyeceği kaderi, sadece kendisiyle aşmanın inancı. O inancın muhteşem azmi. Sözcükleri aciz bırakan iradenin zaferi.

*

Doktorlar inanamıyor. O nasıl bir sonsuz sessizlik ki, yedi yaşında zeka özürlü bir çocuğa yaşama asılmanın inadını aşılıyor. Tıbbın yanıtı yok.

Büyük gün, yirminci doğum gününden birkaç gün önce. Hikari’nin bestelerinden oluşan ilk CD piyasada. Japonya’da kapış kapış. Bestseller.

1994’te Nobel Ödülü’nü almak için, ailece Stockholm’e gidiyorlar. Tören için, Öe ve Hikari birer frak kiralıyor.

İsveç basını, yeri yerinden oynatıyor: "Kenzaburo ve dáhi oğlu aramızda".

Aile gözyaşlarına boğuluyor. Zeka özürlü oğul, artık bir dáhi.

Bugün 42 yaşında. Hálá sonsuz sessizliğinde. Hikari’nin babasına son sürprizi, Öe’nin 70. doğum gününde. Babası için bir beste yapıyor. 70. yıl armağanı.

"Ba... ba... ba... ye... ye... yet... mi... mi... miş... ya.. ya... yaş... ku... kut.. kut... lu... o... ol... su... su... sun..."
Yazarın Tüm Yazıları