’Savcı’ hakkında 4 tartışmalı tez

TAMAM, okey oynamayı seviyormuş.

Tamam, dayısının oğulları bazı akşamlar AKP’nin teşkilat binasında çay içip sohbet ediyorlarmış.

Tamam, sessiz sakin biriymiş.

Tamam, dedikodu yapmayı sevmiyormuş...

Tamam, espri yapmayan düz biriymiş; hatta ilkokul arkadaşları ona "neşe öldüren" filan diye takılırlarmış...

Falan da filan...

Ama bütün bunlar, "Savcı ne yapmak istiyor" sorusuna bir yanıt teşkil etmiyor ki!

Madem Andre Gide, "Bir insanı tanımak için bütün seçeneklerin ortaya konması gerekir" demiş, biz de öyle yapalım...

Eldeki tüm "seçenekleri" ortaya koyalım.

Hem böylece okuyan herkese "meşrebine uygun" bir seçim yapma fırsatı da doğmuş olur.

Ne demişler:

Gayret bizden, başarı Allah’tan.

***

KAHRAMANLIK GÖSTERİSİ - Herhangi bir komplo filan yok. Biraz Batı’daki ünlü savcılara özenme durumu, biraz dikine gitme gayreti. "Rektör" olayında kopan gürültüden zerre kadar endişe duymamışlığın getirdiği cüretkarlıkla bu kez daha büyük bir makamı hedef alan bir pervasızlık... Yani bir "cesur yürek" olma özlemi ve iştahı. Bir "Amma gözü karaymış birader" dedirtme arzusu. Delile filan bakmayan bir deli kan tavrı. Evet, komplosuz, teorisiz ilk tez budur. Ve bu haliyle Gülay Göktürk için epey uygun gözükmektedir.

CEMAAT ÜYESİ - "Savcı cemaat üyesidir!" İkinci tez budur. Tabii eğer memleketimizde ’cemaat üyeliği’nin belgesi olsaydı bu tezi asla ileri süremezdik. Ama ne yazık ki böylesi kutsal bağlılığın belgesi olamıyor. Bu yüzden ta "Rektör davası" zamanından beri her köşede sessizce fısıldanan bu tez, bir türlü gün yüzüne çıkamıyor. Güya "Savcı", çok güçlü bir cemaatin üyesiymiş... Cemaatin hükümeti filan taktığı yokmuş... Savcı eliyle cemaat oyunu oynanıyormuş filan... Komplonun kralı bir tezdir bu... İçeriği itibarıyla Hikmet Çetinkaya için epey uygun gözükmektedir.

AKP KARŞITI - "Savcı" aslında iflah olmaz bir AKP karşıtıymış. Geceleri DVD’den "Komplo Teorisi" ya da "Devlet Düşmanı" gibi filmleri izliyormuş. "Öyle bir hareket çekeyim ki herkes sorumlu olarak AKP’yi işaret etsin ve AKP’nin başı belaya girsin" dermiş. Rektör Davası da, Paşa Davası da işte böyle ortaya çıkmış. Hükümetin ’Umutsuz ev kadını" pozisyonuna düşmesi, ve ne diyeceğini bilememesi, bu tezin gücünü artırıyor. Bu tez de izin verirseniz benim için çok münasip gözüküyor.

AKP’NİN ADAMI - AKP’nin ayağına ateş etmeyi seven bir parti olduğunu düşünenlerin ve her fırsatta AKP’ye çakmayı sevenlerin tezi. Onlara göre "Savcı" hükümetin güdümündedir. Rektör davası da, Paşa davası da hükümetin başının altından çıkmıştır. Gerçi tankları filan yoktur ama yine de orduya darbe yapmaya kalkışacak kadar gözleri dönmüştür. Bu tez de Deniz Baykal’a pek yakışmaktadır.

’Kemal Abi’ bize ’şerefsiz’ demiş

KEMAL Abi unutulur mu?

Nice "savcı olayları" gelir geçer gündemden de ’Kemal Abi’ asla unutulamaz.

İşte gündemin "Paşa iddianamesi"ne teslim olduğu bir günde, bakın yine Kemal Abi’yle uğraşmak durumunda kalıyoruz.

Çünkü "abimiz", kendi adına açtırdığı internet sitesinden bizler için "hakkımda şerefsizce ve haysiyetsizce bir kampanya yürütüyorlar" demiş.

Neymiş efendim, bizler "Kemal Abi’nin kızının ne işi var Telsim’de? Yoksa... Yoksa... Vodafone adlı şirket için bir aracılık mı söz konusu?" demişiz.

Kemal Abi, "İddialara Cevaplar" başlığıyla diyor ki:

"Kızım Zeynep’in Vodafone ile ilgili olarak Telsim Genel Müdürü’yle herhangi bir görüşmesi olmamıştır."

Bu cümleyi yazdıktan sonra da hakaret etmeye hak kazanmış gibi saydırıyor:

"Şerefsizler... Haysiyetsizler..."

Oysa...

Kemal Abi’nin saydırmaya hiç mi hiç hakkı yoktur.

Çünkü "Zeynep’in ne işi var Telsim’de?" sorusunun yanıtını verememiştir.

Yani Kemal Abi’mizin ağzını doldurarak hakaret edebilmeye hak kazanabilmesi için önce kızının Telsim’de ne aradığını açıklaması gerekir.

Aksi takdirde...

Üç nokta koyuyorum.

Zekeriya Hoca’dan kızlara erkek tüyosu

BİRAZ da gülelim ve Zekeriya Beyaz’ın Takvim Gazetesi’ndeki köşesine bir bakalım.

Hoca yine netameli bir konuya dalmış...

"Erkek arkadaşımla yakınlaşınca gusül abdesti gerekir mi" sorusuna yanıt arayan Hoca, olayın fıkhi yönünü anlattıktan sonra "genç kızlara tüyolar" kısmına geçiyor.

Ve diyor ki:

"Erkek arkadaşlarınız, kız arkadaşlar kadar samimi olmazlar. Yararlanırlar ve kaybolurlar. Yan çizerler."

Bu yorum üzerine "Hay Allah iyiliğini versin Hoca" diyelim ve tüyelim.
Yazarın Tüm Yazıları