Bir ’yalanın’ perde arkası

LAFI evirip çevirmeye gerek yok.Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Hürriyet'in dünkü manşetini yalanladı.

Hem de öyle zarif biçimde değil.

Açık ve net ifadelerle, "Bu haber doğru değildir" dedi.

Bu yalanlamayı Hürriyet'in bugünkü sayısında okuyacaksınız.

Şimdi gelin, yalanlanan haberin biraz perde arkasına girelim.

Elimize bir kronometre alıp, Dışişleri'nin en üst düzey isimlerinin iki saat arayla söylediklerine bakıp, bir "yalanlama analizi" yapalım.

* * *

Dün okumayanlara bir hatırlatma.

Dışişleri Bakanlığı'nın bir Irak Özel Temsilcisi var.

Bu özel temsilci, deneyimli ve başarılı diplomat Oğuz Çelikkol.

Çelikkol geçen hafta Bağdat'taydı.

Orada Irak'ın yeni yönetiminin önde gelen bazı isimleriyle görüştü.

Bunlardan en ilginci, Irak'ın "Kürt bölgesinin başbakanı" olarak kabul edilen Mesud Barzani'ydi.

Bu görüşme, MİT Müsteşarı'nın yaptığı gayri resmi görüşmeden sonra Türkiye'nin Barzani ile ilk resmi teması olarak kabul edilebilirdi.

Ankara büromuzun başarılı diplomasi muhabiri Uğur Ergan, bu görüşmede Çelikkol'un, "Anayasa yürürlüğe girdikten sonra Türkiye'nin bu anayasanın ortaya çıkardığı bütün kurumları tanıyacağını" ilettiğini yazdı.

Böylece Türkiye zımnen bölgesel Kürt hükümetini tanıyacağını kabul ediyordu.

Dün bu haber Hürriyet'te yayınlanınca tabiatıyla Ankara'da toz dumana karıştı.

Bu konuda hükümet ne diyecekti?

Şimdi size iki saat arayla Türkiye adına yapılan iki açıklamayı alt alta yazıyorum.

* * *

Saat 11.37...

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Dışişleri antetli káğıtla yazılı bir açıklama yapıyor ve kelimesi kelimesine şunları söylüyor:

"KDP lideri Barzani ile yapılan görüşmede Irak'ta federasyon, anayasada federasyonla ilgili yapılanma ve Türkiye'nin bu düzenlemeleri tanıması konuları gündeme gelmediği gibi bu yönde herhangi bir mesaj verilmesi de söz konusu olmamıştır."

Sözcü, "Bu konuyu açmadık dahi" diyor.

Tabii bu yazılı bir açıklama olduğu için gazeteciler "Öyleyse Sayın Çelikkol Barzani ile ne konuştu" sorusunu soramıyor.

* * *

Neyse, bu sorunun cevabı pek gecikmiyor.

Saat 13.34.

Yer Devlet Konukevi.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bu defa gazetecilerin karşısına kendisi geçiyor ve bakın aynı soruya ne cevap veriyor:

"Dış politikada nüanslar önemlidir. Arkadaşlarımız 'Irak'ın nasıl bir Irak olacağına Irak halkı karar verecektir' demişlerdir. Dolayısıyla Irak halkının karar verdiği sistem ne ise, biz de tabii ona evet deriz demişizdir. Onlar karar verdikten sonra bizim o anayasaya 'Hayır öyle değil, böyle olması gerekirdi' deme hakkımız zaten olamaz. Bütün söylenmek istenen şey budur."

Şimdi hemen bunun altına, dünkü Hürriyet'in manşetinin son spotunu yazıyorum:

"Üst düzey bir kaynak Hürriyet'e, 'Iraklıların kabul ettiği bir anayasayı kabul etmek durumundayız. Yürürlüğe girdikten sonra anayasada yer alan kurumları uluslararası toplum gibi biz de tanımak zorundayız' dedi."

Bakan'ın söylediği ile bizim yazdığımız arasında ne fark var?

Hani özel temsilci bu konuyu hiç açmamıştı?

Bizzat Bakan "Açtı" ve "şöyle dedi" demiyor mu?

Peki dört ay sonra yürürlüğe girecek olan ve bizim de kabul edeceğimizi söylediğimiz Irak anayasasında bizim "Kuzey Irak" dediğimiz bölge hangi adla anılıyor:

"Bölgesel Kürt Hükümeti."

Söyler misiniz biz ne yazmışız?

* * *

Evet 1 saat 57 dakika arayla Türk Dışişleri'nden yapılan iki açıklama bu.

Bakanlık sözcüsü "Haberimiz yok" diyor, hükümet "Evet bazı nüanslarla söylendi" diyor.

Bunların ne anlama geldiğini size bırakıyorum.

Acaba bütün mesele, "Bölgesel Kürt Hükümeti" ifadesine olan antipatiden kaynaklanıyor olmasın...
Yazarın Tüm Yazıları