Parmağını bas ve uç

Havalimanına gidiyorsunuz. Ne kimliğe gerek var ne de kredi kartına. Parmağınızı kontuardaki noktaya dokundurduğunuz an uçağa biniş kartınız sanal olarak sistemde üretiliyor. Fazla bagajınızın ücreti de parmak izine yönlendirilmiş kredi kartı bilgilerinizden tahsil ediliyor. Sonrasında pasaport kontrol noktasından yine parmak iziyle geçiyorsunuz ve uçağa biniyorsunuz.
“Bunlar hayal” diyorsanız yanılıyorsunuz. Parmak izli uçağa biniş kartı, Amerikan havayolu şirketi Alaska tarafından hayata geçirildi. İlk denemeler şirketin ana merkezlerinden biri olan Seattle’da başlatıldı. Çok uçan yolcu programına üye olanlar arasında test edilen uygulama, büyük ilgi gördü.
Henüz sistem uçağa biniş kartı amaçlı. Ama yakın bir gelecekte kimlikten kredi kartına kadar uygulanmaya başlayacak. Böylelikle yolcular tek bir parmak iziyle tüm işlemleri gerçekleştirmiş olacak.
Amerikan Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) bu gibi yeni nesil uygulamalara sıcak bakıyor. Alaska Havayolları’nın parmak izi programını yaklaşık bir yıl boyunca inceleyen TSA, güvenliği yükselttiği ve verimlilik sağladığı için programın hayata geçmesine yeşil ışık yaktı. Her gün ABD’de havalimanlarında ülkeye giren 300 bin kişinin parmak izi bilgileri alınıyor.
Şirket parmak izlerini güvenlik gereği arşivlemiyor. Yolcular başta çekimser davransa da işlemler hızlandığı için artık parmak izini tercih ediyor. Çalışmalar diğer havayolu şirketleri tarafından da yakından takip ediliyor.

Paraşütsüz atlayan doktor

Dağın zirvesinden kollarınızı kanat gibi açıp kendinizi yerçekiminin gücüne teslim ediyorsunuz. Birkaç saniye içinde hızınız saatte 400 kilometreye ulaşıyor. Yamaçlara sürünürcesine uçuyorsunuz. Yere 150-200 metre kala da paraşütünüzü açıp iniyorsunuz.
Paraşütçülüğün bu yeni dalının adı wingsuit base jump. Wingsuit kullanılan özel kıyafetten, base jump ise atlayışın uçaktan değil belli bir noktadan yapılmasından geliyor. Adrenalini tavana vurduran bu farklı dal, yüksek deneyim, konsantrasyon ve çok iyi bir planlama gerektiriyor. Çünkü ufacık bir hatanın sonucu ölüm.
Dünyada 3500 paraşütçünün uğraştığı bu dalın Türkiye’deki temsilcisi kalp damar cerrahı olan Doktor Mehmet Susam. Dört yıldır wingsuit ile atlayış yapıyor. 1992’de paraşütle tanışan ve 800’den fazla atlayış gerçekleştiren Susam nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
“Ciddi bir araştırma evresinin ardından bu işin yurtdışındaki ustalarıyla tanıştım. Beraber atladık. Müthiş bir adrenalin. Uçtuğunuzu hissediyorsunuz.”
Paraşüt kumaşından sporcunun vücuduna özel tasarlanan wingsuit aslında aerodinamik bir kanat. Bire dört oranında süzülme sağlıyor. Susam, Wingsuit’e başlayacaklara önce iyi bir paraşüt eğitimi almalarını öneriyor.
Hayat tarzı oldu
Susam, işinin ve hobisinin ortak yönlerini şöyle anlatıyor: “İkisinde de adrenalin yüksek. Stres ve sonrasındaki başarıyla gelen bir mutluluk var. İster ameliyat ister atlayış... Kesinlikle tam konsantrasyon gerektiriyor. Bir anlık dikkat kaybında ameliyatta hasta ölür. Atlayışta da ben. Bu artık benim bir yaşam biçimim.”
Susam, wingsuit ile uçuş sırasında insanoğlunun beyninin derinliklerinde körelen gerçek uçuş hissinin yeniden canlandığına inanıyor. Bir taraftan
bilimsel makalesi için kalp atışlarını kaydediyor. Bir gün hedefi dünyada bir kez başarılan paraşütsüz inişi
yapabilmek. İmkânsız gibi görünse de inişin aerodinamik olarak iyi planlanmasıyla gerçekleşebileceğini düşünüyor.

Saatteki hız 320 km

· Havadaki hız, wingsuit’e, paraşütçünün ağırlığına göre değişiyor. Susam havada en çok 320 km hızla ulaşmış. Dünya rekoru 400 km/saat.
· En düşük hız ise saatte 55 km. Uçak gibi yükselişle birlikte sürat düşürülüyor ve paraşüt açılıyor.
· Havada kalış süresi atlayış yapılan yüksekliğe göre değişiyor. Her bin metrede yaklaşık 50-55 saniye uçuş yapılabiliyor. Susam’ın rekoru 239 saniye.
· Wingsuit kıyafetinin fiyatı 1200 ila 3 bin dolar arasında değişiyor. Paraşüt ve diğer sistemlerle toplam ekipman fiyatı yaklaşık 10 bin doları buluyor.