Tarıma ihaneti görün

Yerel kalkınmanın anahtarı YÖREX Fuarı’nı bilir misiniz.

Haberin Devamı

ÜLKEMİZİN gündemi ‘Ortadoğu, PKK, IŞİD, Erdoğan ve Obama’ ile çalkalanırken, Antalya gerçek gündemi yakalayarak “üretim ve ekonomiye odaklandı. Bu yıl beşincisi düzenlenen ve dün açılışı yapılan ‘Yöresel Ürünler Fuarı’nda (YÖREX), 62 ilden TOBB’a bağlı 110 oda ve borsa, dokuz kalkınma ajansı, 51 farklı kurum ve 155 firma katılarak yörelerinin ‘kıymetlilerinin’ sunumunu ve tanıtımını yaptılar.
Unuttuğumuz ne kadar çok ‘değerimiz’ varmış...
Alanya’nın ipek dokumasından döşemealtı halısına... Üretim potansiyeli yeni ortaya çıkan Aydın kestanesinden (Bursa şekerini yapıyor) Uşak tarhanasına, Gelibolu Mevlevi tatlısından Bafra nokuluna, Çorlu kahvesinden Ağrı’nın etli halise yemeğine kadar... Yüzlerce lezzet ve el emeği göz nuru ürünün YÖREX’te buluşması önemli bir başarıydı.
12 bin yıllık kültürel birikime sahip Anadolu’nun yöresel ürünleri, üretildikleri ve yetiştirildikleri yörenin adı ile bilinen üretim ve yetiştirme teknikleri açısından, gelenekselleşmiş yollarla üretilen kültürel olarak değer taşıyan nitelik olarak benzerlerinden ayırt edilen ürünler olarak kabul ediliyor. Ancak bunların üretilmesi ile ilgili ekonomik süreçler, endüstrileştirmeye kolay imkân tanımıyor. BM’nin, Dünya Gıda Günü’nü bu yıl küçük aile üretimine ağırlık vererek öne çıkarması küçük üreticiyi destekleyen YÖREX’in ne kadar doğru bir yolda olduğunu gösteriyor; bunu fuara katılan resmi ve özel sektör temsilcilerinin sık sık vurgulaması ilginçti. Yöresel ürünlerin, ‘hemşeri dernekler’inin düzenlediği sergilerden (örneğin Haliç’te) çıkıp Anadolu’yu bir araya getiren yöresel Ürünler Fuarı’na dönüşmesinden TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu’nun büyük katkısı olduğunu söyleyen Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Unutulmaya yüz tutmuş yöresel ürünleri korumak bizim boynumuzun borcudur. Özellikle de panayır görünümü ile yerel ürünleri korumak ve geliştirmek mümkün değildir” diyor.
Bu arada çarpıcı bir açıklamada bulunan Ali Çandır, YÖREX’in New York 5. Cadde’de yapılacağı hedefini anlattı. Bu çalışmalardan anladığımıza göre, Hisarcıklıoğlu ve Çandır, iş ve aş bulmayı kendilerine dert edinmişler. Nitekim Çandır, “Dünyada yöresel ürün pazarı 100 milyar dolar; AB ülkelerinde yöresel ürünler 55 milyar Euro’luk ekonomik değer oluştururken, 3500 yöresel ürünle neden biz bu pastadan payımızı almayalım?” diye belirtiyor.

MERA VE TOPRAK

Bu arada Borsa’nın bir anketinden söz etmemiz şart oldu. Biz meraların korunması için köylünün tepkisini dile getirirken, Antalya’daki üretici tarıma sahip çıkılması talebini şöyle iletiyor: “Tarım toprakları imara açılması nedeniyle yerel yöneticilerden; tarım arazilerinin üçte birinin imara ve tarım dışı faaliyetlere kaymasından şikâyetçiyiz. Yerel yöneticiler, betonlaşmaya değil üretime sahip çıkarak tarım topraklarını korusunlar.”
Tarımın stratejik bir sektör olduğuna dikkat çeken üreticilerin tespitlerine göre, karar vericilerden bu konuda ciddi adımlar atmasını bekliyorlar. Zira son 10 yılda her gün 267 bin 400 dönüm tarım toprağı inşaata kurban edildi. Bu, günde 12 futbol sahasının kaybına tekabül ediyor.

Haberin Devamı

Yöresel fuarların arıları!

Haberin Devamı

YÖREX dün, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken ve 55 protokol üyesi tarafından açıldı. Hisarcıklıoğlu, “Markalaşma demek, zenginlik demektir. Ürününü marka yapamazsan maalesef sıradan bir ürün olarak kalıyorsun. Sıradan ürün 1 lira ise marka ürün 10 lira...” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, “Kırsal yörelerimizi kalkındırmak gerekiyor. Anadolu’nun her türlü ürünü bu fuarda, kültürü de. Bu bakımdan kırsal yörelerimizi kalkındırmamız, desteklememiz gerekiyor” diye konuştu.
Pazar akşamına kadar açık kalacak fuarda ilk günkü gözlemlerimiz şöyleydi: En önemlisi ‘coğrafi işaretler’ nedir? Yöresel ürünlerin hakkını-hukukunu koruyan bir ‘kalkan’; bölge ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret... Bu işaret alınmayınca pazar payı eksik kalıyor.
Amasya’da emekli öğretmen Bingül Alış’ın öncülüğünde örgütlenen köylü kadınlar kooperatifleşme yolunda ilerliyorlar. Kendi ürettikleri tarhana, makarna, ekmek, reçel, yumurta ve kendi el işlemelerini kendi çabalarıyla ortaya çıkararak çocuklarının geçimini sağlıyor. Bu çabayı gösteren ve kooperatifleşme yolunda ilerleyen bu kadınlara valilikler ve kalkınma ajansları destek vermeli.

Haberin Devamı

Taşköprü sarmısağına dönüş

METRO,
Taşköprü sarmısağını Çinlilerden kurtarmış... Bir süreden beri Çinliler, yüksek verim alınan ancak ‘tadı’ndan kokusu ve lezzeti kaybolmuş sarmısakları ile piyasayı ele geçirmiş, Taşköprü sarmısağının üretim tutarı 50 bin tondan 12 bin tona kadar düşmüş. Ancak Alman METRO’su, Reis Gıda ile bir proje geliştirerek, Taşköprü sarmısağına yine hayat verdirmiş; ihracatını sağlamış. Türkiye Müdürü Kubilay Özerkan, yaklaşık 8’er bin tonluk Finike portakalı ve Ortaca limonunu Avrupa’da 10 ülkedeki METRO’lara satılmasıyla bölgede 1000 üreticiye, üretiminden pazarlamaya kadar ‘dokunmuş’ olmasıyla çok önemli bir katkı sağlamış. Özerkan, yılda ortalama 100-150 milyon TL arasındaki Türk ürününü dışarıya sattıklarını anlattı.
Giresun tombul fındığı, Zile pekmezi, hellim peynirini ve Diyarbakır karpuzunu...
Daha ne ürünler var, onlar da yarın...

Haberin Devamı

Türk kökenli karanfil

YÖREX Fuarı’nda dün müjdeli bir haber de aldık; ilk yerli karanfil çeşidinin ıslah çalışmaları tamamlandı. Artık Türk ihracatçısı Türk fidesi ile karanfilini yetiştirip dışa bağlı olmadan ihracatını gerçekleştirebilecek.
İspanya, Hollanda, İtalya bizim doğamızda olan karanfil çeşitlerini ıslah ederek fidelerini bize satarken, bundan sonra karanfil fidemizi artık kendimiz üreteceğiz.
Türkiye yılda 400 milyon dal karanfil ihraç ediyor.
Üç yıldan beri, TÜBİTAK destekli Süs Bitkileri İhracatçıları’nın destek verdiği çalışmanın sonuna gelindi. Türk kökenli karanfillerden şimdilik 6 bin çeşit tür kazandırıldı. Süs Bitkileri İhracatçılar Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu, “Artık vazolarda anneannelerimizden kalan gerçek karanfil kokusunu alacağız. Islah çalışmaları sonunda aynı zamanda ihracatımız da fide bağımlılığından kurtulacak. 2016 yılında açılacak Botanik EXPO sürecine girerken, süs bitkilerinin tanıtımı ve gelişmesi açısından gelecek vaat eden çiçekçilik sektörü için büyük bir adım oldu” diyor.

Haberin Devamı

Fazıl Say’ı yasaklamak

FAZIL Say’ın eserlerinin, “Yunusun Sırtındaki Çocuk , İstanbul Senfonisi v.d ..” Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası 2014-2015 repertuarından çıkarıldığı söyleniyor. Nedeninin, iktidara yakın söyleyicilerden olmadığı ve herhalde, Hayyam’a ait olduğu söylenen(anonim de olabilir) bir dörtlüğü retweet etmesi olduğu anlaşılıyor. Sanatı yayma özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve kanaat açıklama ve yayma özgürlüğü gibi anayasal özgürlükler, uluslararası sözleşmelerdeki hükümler, uluslararası anlaşmaların öncelikle değerlendirileceğine dair anayasa maddesi.. bütün bu düzenlemeler göz ardı edilerek dünya çapındaki bir Türk sanatçısına kendi ülkesinde uygulanmaya başlanan siyasi ayrımcılık. Kadim medeniyet, kadim kültür gibi iri lafları günlük hayatta bol keseden bozuk para gibi harcayanların, sanat ile ilgili yaklaşımları giderek artan bir sorun haline geliyor, klasik eserlerin metinlerinde , “müstehcenlik” taraması yapıldığına dair örneklerden söz ediliyor..
Sanatçıdan korkmamak lazım, ilkokullardaki izci kollarında, hep aynı marşları çalan” boru takımları” gibi, aynı sesler çıkaranların aklına değil, dünya çapında ses çıkaranların, eser üretenlerin hassasiyetlerine itibar etmeden, toplumsal barışı tesis etmek mümkün değildir.
Muallla SARIBAŞAK


Yazarın Tüm Yazıları