Sex and the Fikirtepe

Kızların yakın arkadaş grubu denilince akla ilk gelen ‘Sex and the City’.

Haberin Devamı

Ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş, anasından babasından izin almadan yaşayan, “Doğru erkek nedir?” diye sorgulayan bi grup kız işte... Yabancı yapınca uzaktan öyle duruyor. Bizden tarafa dön bi bak!

Kızlardan biri sevgilisinden ayrılır, acı çekiyordur. Arkadaşları dışarı çıkmak için bunu arar. Bizimki iki nazlanır, “iyi hissetmiyorum kendimi” falan... Sonra kızlar elinde bir şişe şampanyayla gelir, ayrılık acısı çeken kızımıza moral verilir. Biz ise “Kendimi iyi hissetmiyorum” dedikten sonra “Ayy ben demiştim, vallahi de ben dedim billahi de dedim. Aldattı di mi seni? Zaten gözü göz değildi, Cemile’nin bacaklarının içine düştü çıkaramadık çocuğu.” Allahhh yüksek doz acıdan kendi kendine ölme keyfi.
Atıyorum, dizide bir tanesine evlenme teklifi geliyor, kıza bir korku çöküyor. Arkadaşları en mantıklı şekilde buna çözüm arıyorlar. Biz olsak, “Ayy bunun da ağırlık merkezi kalktı. Daha düne kadar yüzük yüzük diye ölüyordu, şimdi ay ben bilmiyorum. Neyi bilmiyorsun be!”
Onca sezon boyunca milyonlarca şeyden kavga eden o kızlar, bir kere bile dedikodu yüzünden tartışmadı. Yani şimdi Allah var, bizde arkadaşlığın bozulması için birinci kural, ‘manitama yan gözle bakmayacaksın.’ İkinci kural, ‘arkamdan konuştuğunu bana belli etmeyeceksin.’ Bizde hemen ortaya çıkıyor. Kız tuvalete gittiği zaman bile arkasından mırmır başlıyoruz. Grubu 5 dakika terk eden yandı. Orada dikkat edilmesi gereken tek konu, ‘Ya o da senin için böyle böyle dedi’ diyen birinin olmaması.
Ve grubun patlamasına sebep olacak olay bizde tabii ki evlilik! Bir kere evlenince anında değişiyor kadınlar. Geçmişe saniyesinde bi reset atıyorlar. Bekâr olanlarla görüşmek istemiyorlar, zaten o kadar meşgul oluyorlar ki zaman kalmıyor. Başka bir boyuta ışınlanmış gibi davranıyorlar. Mutfak ürünleri, “kayınvalideye sevgimi gösteremiyorum” paniği, “çocuk yapmak istiyoruz ama evde oda yok” kargaşası. En önemlisi, sabaha kadar şarap içilip dertleşilen gecelerden, çay ve un kurabiyesine dönüş zamanı. Grubun diğer üyeleri evlenince hoop yeniden birleşilip, “ya biz ne kadar salakmışız” diye geçmişle dalga geçilip, bambaşka sorunlara yelken açılıyor: “Neymiş, benim oğluşumun okulu o kadar iyi değilmiş. Param yok, kocam her an işsiz kalabilir demiyor da benim prensimin okuluna laf söylüyor.”

Yazarın Tüm Yazıları