Pazara çıkan ipliğin kamera arkası

Haberin Devamı

Zaman zaman midem bulanıyor, manşetlere yansıyan “başarı öyküleri”ni okuyunca...
Dönüp geriye bakıyorum. Hayrete ve dehşete düşüyorum.
Bir kısmını çok yakından tanımışım, çoğunun “Cemaziyelevvel”ini biliyorum.
Toplumun ödüllendirdiklerine, alkışladıklarına, vitrinlediklerine, imrendiklerine, örnek gösterdiklerine bir bakıyorum; inanamıyorum!
30 yılı geçti çalışma hayatım. Bunların bir kısmıyla birlikte iş yapmışız.
“İyiyi, güzeli, doğruyu, makûlü” reddedip, “ilkele, ucuza, medivenaltına” geri dönmüşler.
Çocuk işçilerin sırtından sanayici olanlar var içlerinde...
Çalışanlarına çayı–kahveyi yasaklayanlar, parayla satanlar.
Sigortasız işçi çalıştırırken uykuları kaçmamış.
Vergi dairesinin yolunu öğrenmemişler bugüne kadar.
Eğitime para harcarken elleri titremiş.
Hâlâ alacağım var pek çoğundan...
O paralarla, bayilerini Uzakdoğu’ya götürmüşler.
Ama gazetelere bakarsanız, “marka yaratmış” bunlar; “ihracat şampiyonu...”
“Lider, girişimci, öncü...”
“Şuradan çıkmış buraya gelmiş, buradan başlamış da filânca yere erişmiş”ler...
Diyorum ki bazen, “Kişisel gelişim kitapları yazdın Nihat Demirkol, Coaching kitapları... Şiirler, tiyatro oyunları, siyasî hicivler, makaleler, denemeler, köşe yazıları... TV’de konuştun, radyoda... Seminerler, konferanslar vs. Okuyan-okumayan sağolsun. Dinleyen–dinlemeyen de öyle. Bir ara otur da, şu sanayi ve ticaret erbabıyla ilgili anılarını yaz. Adı da ‘Pazara çıkan ipliğin kamera arkası’ olsun...”

Haberin Devamı

Hakikaten midem kaldırmıyor artık!

Yaşlı Çinlilere döndüm, biraz da Rockefeller gibiyim...
Çocukluğumda bir fıkra anlatılırdı, sözde, “eski zamanlarda, gazete çıkartmak için para topluyorlarmış da, yaşlı çinli kampanyaya katılmak istememiş...” Uyanık girişimci, “Dünyada ne olup bittiğini merak etmiyor musun?“ diye ısrar edince de, “Dünya burada ne olup bittiğini merak ediyor mu?” diye yanıt vermiş. Son zamanlarda yaşlı Çinlilere döndüm, ama biraz da Rockefeller gibiyim... Kendi “pembe gazete”mi kendim hazırlıyorum.
Gazete okumuyorum, televizyon seyretmiyorum, hava durumunu cep telefonum söylüyor. Haber ve tartışma programlarını zaten terk ettim. Sonunda, spordaki itiş kakış da bıktırdı; “geçiniz...” Yerel yönetimler bahsinde ise yalakalığa karnım tok, gözüm görüyor çok şükür... Uzun lâfın kısası, “Mavi kuş”un kanadında, sadece istediğimi seçerek takip ediyorum dünyayı. Fena olmuyor...

Yazarın Tüm Yazıları