Ah Gizem!

ALLAH’ım, sen bizim aklımızı koru!

Haberin Devamı

Kimseye, Gizem’in ailesinin çektiği acıyı çektirme!
Kimseyi evlat acısıyla sınama!
O annenin, babanın halini düşünemiyorum bile.
Peki o abla ne yapsın?
Adam onunla evlenmek istemiş, ailesi reddetmiş, adam da tutup işkence yaparak, onun 6 yaşındaki kardeşini öldürmüş.
Bu kız, bu acıyla nasıl boğuşsun?
Bu nasıl bir insafsız bir intikam biçimi!
Boyu devrilsin, beter olsun!

BU ADAM İNSAN MI?


İnsan o kadar öfkeleniyor, o kadar çaresiz kalıyor ki, edeceği küfür, okuyacağı lanet kalmıyor.
Tamam, lanet okumak kötü ama bu iğrenç mahlukun herhangi bir iyi, insani yanı var mı ki...
Süleyman Akdeniz’in, “insan” olarak kabul edilmemesi gerekir.
İsminin gizlenmemesi gerekir.
Fotoğraflarının her yere basılması gerekir.
Niye koruyalım onu?
Korunacak nesi var?
Bu aşağılık adamlar, en ağır cezaları almalı ki, caydırıcı olabilsin...

6 YAŞINDA KÜÇÜK BİR ÇOCUK


6 yaşında bir çocuk ya...
6 yaşında...
Bıçaklıyorsun, boğuyorsun, yakıyorsun!
Keşke bu konuda “destan yazabilsek”, masum çocuklarımızı sapıklardan, manyaklardan, geri zekâlılardan koruyabilsek...
Esas destan yazılması şey bu çünkü...
İnsanların yaşam hakkının korunması...
Çocukların, kadınların...
Biz, rezil bir ülke olduk.
Bu kaçıncı vaka?
Daha kaç çocuk kaybedeceğiz böyle...
Daha kaç sapık dolaşacak sokaklarda özgürce...

YASALAR YETERSİZ

Öyle bir iğrençlik ki, neresinden tutsan, elinde kalıyor.
Adam akraba ya, Gizem’in ablasının kendisine verilmesini hak görüyor.
Verilmeyince de intikam almayı...
Küçücük bir çocuğu öldürmeyi...
Bu resmen, “erkek egemen anlayış”ın geldiği noktalardan biri...
Öfkeleniyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, bağırıyoruz...
Ama hiçbir işe yaramıyor.
Değişen hiçbir bir halt olmuyor!
Bu ülkedeki erkeklik anlayışı ve yasaların yetersizliği yüzünden bütün bedelleri kadınlar ve çocuklar ödüyor.
Gizem öldü.
Ama o adam bir süre sonra hapisten çıkacak ve hayatına devam edecek!
Hayatının geri kalanı kâbus gibi geçsin...
O küçücük çocuğu ne kadar korkuttuysa, ona ne kadar acı çektirdiyse...
En az o kadar acı çeksin!
Bütün kalbimle bunu diliyorum...Ah Gizem

Haberin Devamı

Özlem’in davası ne olacak?

Haberin Devamı

ÖZLEM’in hikâyesini pazar günü okudunuz.
9 yıl birlikte yaşadığı adam, eski karısıyla evlenince, Özlem ayrılmak istiyor.
Adam kabullenemiyor.
“Bana bunu nasıl yaparsın. Seni bitireceğim!” diyor, “Dünyayı dar ederim, işten attırırım, seni rezil ederim, küçük düşürürüm...”
Gerçekten de yapıyor.
Yatakta gizli çekilmiş çıplak fotoğraflarını internette yayınlıyor. Oral seks fotoğrafları da var yayınladığı fotoğraflar arasında. Tüm bunları Özlem’in çalıştığı bankanın genel müdürlerine kadar herkese yolluyor, Facebook sayfaları açıyor, Twitter’da adına sahte hesaplar açıp bu fotoğrafları yayınlıyor.
Banka, Özlem’i işten çıkarıyor.
İşini kusurlu yaptığı için değil, böyle bir adamla uğraşmak istemediği için.
IP numarası bulunmadığı için Selman da ceza almadan, büyüttüğü çıplak fotoğrafları, mahkeme mahkeme dolaştırıyor...
O kadar pişkin ki, “Bu ahlaksız fotoğrafları Özlem, karımla aramı bozmak için bizim eve yolladı” bile diyor...
Bakalım Özlem’in avukatı Aysun Koç neler anlatıyor...

Haberin Devamı

Özlem A.’nın başına gelenler sizin de başınıza gelebir miydi?
-Elbette, bu tür saldırı ve tacizler her kadının başına gelebilir. Benim de gelebilirdi. Çünkü “egemen erkek aklı”, kadını kendi mülkü gibi görmeye ve kadının hayatını istediği gibi şekillendirmeye feci halde yatkın. Üstelik eğitimli-eğitimsiz, solcu-sağcı, varlıklı ya da yoksul olması fark etmiyor. Bütün adliyeler bu tür dava örnekleriyle dolu. Ve ne yazık ki, sadece şiddet uygulayan değil, suça müdahale eden polis, hâkim, savcı da aynı algıya sahip.
Selman K. sizce nasıl bir ruh halinde? O iğrenç fotoğrafları mahkeme salonuna getirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz...
-Selman, kendisinden ayrılmak istediği için bir kadına her şeyi yapmaya hakkı olduğunu düşünüyor. Reddedilmenin acısını, geçmişte sevdiği(!), onu seven insana acı çektirerek, işsiz bırakarak, sosyal ilişkilerini bozarak yani yalnızlaştırarak ödetiyor. Ve bütün bu yaptıkları onu mutlu ediyor. Duruşma salonuna büyüterek getirdiği o fotoğrafları, herkesin gözüne sokup gösterirken, bakışlarındaki tatmini gördüm. Bundan inanılmaz mutlu oluyordu. Ve zabıt kâtibi genç arkadaş, başını önüne eğiyor, görmemek ve karşısındakinin saldırısına alet olmamak için, kafasını kaldırmamaya çalışıyordu. Hepimiz, o anda, onun yaptığından ve aldığı hazdan utandık! Ama o, utanmadı. Gidip kendisine hakaret ve fiziki saldırıda bulunduk diye bizi şikâyet etti.
İnsanlara tavsiye edilen nedir? “Kendi adaletini kendin temin et” mi...
-“Kendi adaletini kendin tesis et” önerilmiyor doğrudan. Ama insanlar, adaletten umut kesince, adaleti kendileri tesis etmeye başlıyor. Özlem ve ailesi, bu ülke standartları düşünülürse çok ileri ve modern insanlar. Adaletin devlet mekanizmaları tarafından tesis edilmesi gerektiğini biliyor ve bütün yolları deniyorlar. Ama bunlar başka bir kadının başına gelseydi... Ne olurdu... Düşünmek bile istemiyorum!

Haberin Devamı

IP numarası bulunmazsa...

Selman, bir tuşa basarak oturduğu yerden suç işlemenin kolaylığını ve hızlılığını, bunu yapanın kendisi olduğunun ispatlanmasının zorluğunu ve yavaşlığını zaman içinde öğrendi. Artık o kadar rahat ki. IP numarası bulunamazsa, suç yanına kâr kalacak diye düşünüyor. Oysa, tabii ki her şey bu kadar kolay değil. Geç de olsa gerçekler ortaya çıkacak...

BANKA KOV-KURTUL MANTIĞI

Bankanın tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Banka, tam da “kov-kurtul mantığı”yla hareket etti. Selman’ın ısrarından bıkıp, üç yıldır tek başına hukuksal mücadele veren çalışanını hem yalnız bıraktı, hem de işsiz. Bir kadının ekonomik bağımsızlığının olmaması, onu bir erkeğe bağımlı hale getirir. Özlem, “Artık seninle birlikte olmak istemiyorum, bitti!” dediğinde aldığı tehditlerin başında “Seni işten attırırım” vardı. Kadın, işsizse güçsüzdür ve geri dönmek zorunda kalır. Geri dönmese de, kendi içinde pişmanlık yaşar, “keşke”lerle boğuşur. Ama Özlem bunu yapmadı. Her seferinde güçlenerek ve kendi ayakları üzerine daha sağlam basarak yürüyor. Böylesi bir tacizi, bunca süre yaşayan kaç kadın bunu başarabilir bilmiyorum. Ama Özlem başarıyor. Biz bankadan şunu beklerdik: Bankaya taciz telefonları edildiğinde, banka sayfasına veya banka çalışanları adına açılmış hesaplara fotoğraf yüklendiğinde şikâyet etsin. Kadın çalışanıyla değil, bütün bunları yapanla mücadele etsin. Kadın çalışanını desteklesin. Öyle yapmadı, kadını kovdu, erkekten kurtuldu...

Yazarın Tüm Yazıları