Bizden daha saygılı

YİNE 1 Mayıs kapıda, çeşitli kuruluşların Taksim Meydanı’nda toplantı yapmaları mesele oldu...

Haberin Devamı

Tartışmalar sürüyor! Bakın sorunu Meksika nasıl halletmiş: Meksika’da 1991-1995 döneminde büyükelçi olarak görev yaptım. Birbirinden uzak iki ayrı kıtada yerleşik olmalarına rağmen Meksika ile Türkiye arasında bazı çarpıcı benzerlikler mevcut. İklimleri pek farklı olmayan her iki ülke topal ördek misali düşüp kalkan bir demokrasiye sahip. Uluslararası iktisadi kalkınmada aynı seviyede sınıflandırılıyor. Meksiko kenti takriben 25 milyon nüfusu ile dünyanın en büyük başkenti. Onunla yarış halindeki İstanbul da dünyanın en büyük kentlerinden. Maya ve Aztek kabilelerinden oluşan yerli halk, tarihin akışı içinde, 15. yüzyılda Avrupa’dan gelen (Almanlar, İspanyollar başta ve kuzey Avrupa) göçmenlerin yerli halkla karışması, ‘Mestizo’ diye adlandırılan melez bir toplumu (ırk) doğurmuş. Her bakımdan yoksul kalmış bu topluma, dışındakiler, bir bakıma ‘ikinci sınıf’ vatandaş gözüyle bakmaktadır. Hayatı yaşam mücadelesi vermekle geçen bu insancıkların sorunu tükenemediğinden, hemen her gün şikâyetlerini/dileklerini kentin en büyük ana bulvarında ve/veya tarihi görkemli merkezi Skola Meydanı’nda gösterilerle/yürüyüşlerle kamuoyuna duyururlar. Bu eylemlerde, yurdumuzda olduğu gibi, kanlı bıçaklı, TOMA’lı, kapsüllü yer yer savaş sahnelerine rastlanmaz. Neden mi? Mestizo ile hemen her gün savaşmak yerine çareyi, demokrasi sürecinde Türkiye’nin gerisindeki Meksika, ifade-toplanma-gösteri özgürlüğünü kabul etmekte bulmuştur; bu hususta bizden daha saygılıdır. Dahası, eylem sahibi kurum, bir taşkınlığa meydan verilmemesi için, yürüyüş güzergâhında kendi nöbetçilerini görevlendirir; resmi emniyet görevlileri ise mevcudiyetlerini pek hissettirmeden, ‘remote control’ (uzaktan kumanda) ile eylemi izlemekle iktifa ederler. Böylece, bizde olduğu gibi, vatandan vatandaşı kırmaz. Türkiye ergeç bu vahşetin bedelini ödeyecektir. Oysa Meksika böyle bir vehim altında olmak durumunda değildir.
Nurver NUREŞ

Haberin Devamı

Erdoğan’ın altın vuruşu

ADOLF Hitler, büyük bir hatipti, Erdoğan da öyle. Hitler, Alman toplumuna demagojinin, popülizmin ve makyavelizmin parlak örneklerini sundu, Erdoğan da öyle. Hitler’in gizli ajandası vardı, Erdoğan’ın da var. Hitler, şansölye ve cumhurbaşkanlığı makamını birleştirip, Führer und Reichskanzler unvanını aldı. Erdoğan da hem cumhurbaşkanı olmak, hem de başbakanlığı yedeklemek istiyor. Hedefe doğru engelsiz ilerleyen Erdoğan’ın ‘altın vuruşu’, Dar Bölge Seçim Sistemi olacaktır.
Devlete, siyasi partilere, STK’lara ve Türk toplumuna iyi uykular!
Gani AŞIK

Haberin Devamı

Zekâ düzeyi

TAYYİP Erdoğan’ın, MİT Başkanı hakkında, hukuk hatta kanun dışı eylemleri nedeniyle dahi Cumhurbaşkanı’nın izni olmadan soruşturma açılmasını yasaklayan kanunu piyonlarının oyları ile TBMM’de yasalaştırmasından sonra bile, haftalardır onun Cumhurbaşkanlığı’na aday olup olmayacağını tartışa tartışa beynimizi pelteye çevirmekmekten beter eden gazeteci (!), siyasal bilimci (!), akademisyenler (!) bizi salak zannediyorlar. Oysa kendi zekâ düzeylerini hiç tartışmak istemiyorum.
Tuğrul PEKİN

Vergi paralarında bankaların oyunu

BANKALAR genel müdürlükten onay alacağız bahanesi ile aylarca bloke edilen vergi dairesinin paralarını kullanıyor; vergi dairesine aktarmıyor. Bu çok büyük bir haksız kazanç. Aynı gün vergi dairesine bloke edilen para aktarılmalı, Maliye’nin zararı büyük...
Mahmut ÇELEBİ

Haberin Devamı

23 Nisan’a selam!

TÜRKİYE, ne zaman tüm çocukların haklarını yaşadığı bir ülke olabilir?
Çocuklar için kurduğumuz hayalleri gerçekleştireceğimiz günlerin yakın olması dileklerimizle...
Her yaştan çocuğun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarız...
Mustafa Ruhi ŞİRİN
Çocuk Vakfı Başkanı

Bu ne biçim paskalya kutlaması

18 Nisan 2014 günü (önceki gün) paskalya dolayısıyla her sene Büyükada kilisesinde yapılan ayin bu yıl Büyükada’nın sokaklarında yapıldı. Önde 4-5 papaz kilise kıyafetleriyle onların arkasında ellerinde büyük haçlar olan ve İsa resimleri taşıyan gençler ve ellerindeki kâğıttan ilahiler okuyan kadınlar vardı...
Böyle bir şeye kim müsaade etti? İbadet dini mekânlarda yapılmaz mı? Ayrıca papaz elbiseleriyle sokakta dolaşmak normal mi?
Esra ULUS

‘Örgütler ateş topu, 5’li komite hesap versin”

CHP'de sonuçları merakla beklenen Parti Meclisi toplantısında konuşan İzmirli PM üyesi Berrin Gürçay Dilekçi 30 mart yerel seçimlerinde başarısızlıktan Parti Meclisi'nin sorumlu tutulamayacağını , belediye başkan ve meclis üyesi adaylarını belirlemede tam yetkili olan ‘5'li Komisyon’un sorumlu olduğunu belirterek, hesap vermesi gerektiğini söyledi.
İzmirli gazeteci PM üyesi Berrin Gürçay Dilekçi, CHP olarak AKP'ye yönelttikleri eleştirilerden dersler çıkarmak gerektiğini belirtirken, "bu eleştirileri kendimize de yöneltelim" diyerek şöyle konuştu:
"Seçimlerde politikamızı belirlerken hata yaptık. Biz sosyal demokrat bir partiyiz ve sosyal demokrat parti olmanın da ilkeleri bellidir. Biz ne AKP'yiz ne MHP'yiz , ne de BDP'yiz. Biz CHP'yiz. Adaylarımızı belirlerken de her kesimden oy alacağız kaygısına düşmemeliydik. Yerine göre MHP’liyi, yerine göre AKP’li, yerine göre cemaat şunu destekliyor diye bunu ya da şunu göstermemeliydik. Böyle bir anlayış partimizi ileriyi taşımaz. Kimliğimizi yok eder. Şeffaf ve saydam olamadık. Örgütümüze sırtımızı çevirdik. Şimdi örgütler, PM olarak bizi suçluyor. Oysa PM olarak bizim hiçbir suçumuz yok. Beşli komisyonun aday belirleme yöntemi iflas etmiştir. Anket, eğilim yoklaması dediler. Hiçbirinin doğru dürüst yapılmadığını gördük. Onun için 5'i komisyon bizlere hesap verme durumundadır, özeleştiri yapma durumundadır."

KADIN KOTASI 3’E DÜŞTÜ

İzmir'deki sonuçları da değerlendiren Dilekçi, adayların önseçimle belirlenmesini istediğini belirten "Örgüt her şeyin üzerindedir. Nitekim, bunu 30 Mart'ta gördük. Örgütleri hiçe sayan anlayış iflas etti. yüzde 60-65 oy beklentisi içinde olan büyükşehrin ve İzmir’in il yöneticileri yüzde 49.5'i şimdi zafermiş gibi göstermeye çalışmalarına hayret ediyorum " diye konuştu. Kadın kotası konusunda da “ CHP’de kadın kotası yüzde 33 olması gerekiyordu ama seçimden sonra gördük ki yüzde 3 olmuş. Şimdi kadınlar, kızgın, öfkeli. Şimdi bana diyorlar ki Haksızlık yapanı haklayacağız. Örgütler ateş topuna döndü. Kime nasıl hesap vereceğiz" diye ekledi.

Haberin Devamı

İşte vaziyetimiz

- ŞANLIURFALI 406 bin, İstanbullu 66 bin arttı. Nüfusa kayıtlı olunan ile göre, 2007-2013 döneminde oransal olarak nüfusu en fazla artanlar, Şanlıurfalılar, Vanlılar, Ağrılılar, Şırnaklılar, Batmanlılar, Muşlular, Siirtliler, Diyarbakırlılar, Bitlisliler ve Hakkarililer oldu.
- Bu dönemde kayıtlı olunan ile göre, oransal olarak nüfusu en az artanlar ise Çanakkaleliler, Kırklarelililer, Edirneliler, İstanbullular, Tekirdağlılar, Bilecikliler, İzmirliler, Balıkesirliler, Eskişehirliler, Manisalılar.
- Şanlıurfalı sayısı 2007-2013 döneminde 406 bin 308, İstanbullu sayısı 65 bin 983, İzmirli sayısı 60 bin 112, Bursalı sayısı 80 bin 500, Ankaralı sayısı ise 110 bin 227 arttı.
Doğum istatistiklerinin acı gerçeği… Türkiye’de 2013 yılında 15 yaşından küçük 326 çocuk anne doğum yaptı. (metintürkyılmaz.blogsport.com.tr)

Haberin Devamı

SP’de sürpriz kongre kararı

MİLLİ Görüş’ün siyasi kanadı Saadet Partisi, tarihinin en ağır seçim yenilgisinin ardından kongreye gidiyor. Parti tüzüğüne göre 2 yılda bir yapılması gereken ama tüzüğe dayanarak 1 yıl uzatılan Olağan Kongre, 4 Mayıs Pazar günü yapılacak. Parti Genel merkezi, kongrenin yapılacağı yer ve kongre saatiyle ilgili henüz bir bilgi vermedi.
SP tarihinin en ağır seçim yenilgisini “Yüzde 150 başarı” olarak teşkilatlara sunan ve hem parti tabanından hem de rakipleri tarafından tebessümle karşılanan Mustafa Kamalak’ın kongrede aday olup olmayacağı meçhul. Parti içindeki biatçi kesimin bir bölümü, kendi kendini teemmüllere aykırı yöntemlerle ‘Lider’ seçtirip biat ettirdiği ileri sürülen SPi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk’ün Genel Bakan olmasını istiyor. "Genel Başkan ve Lider ayırımı olmasın, yetki tek elde toplansın" diyen bu grubun Asiltürk’ü Genel Başkanlık için ikna etmeye çalıştığı söyleniyor.
İvedihaber.com’un haberine göre, üç yıldır Genel Başkan olan Mustafa Kamalak’ın, son seçim sürecinde Gülen Cemaatini destekleyen açıklamaları seçmeni olduğu kadar parti tabanını da rahatsız etti. Öyle ki; partide artık ismi tartışır hale geldi. Partide önemli bir kısmın henüz daha Genel Başkan adayı olsa da, destekleyenlerin bile ümidini yitirdiği bir isim. Yeniden aday olması şimdilik beklenmiyor.
Numan Kurtulmuş’un Saadet’in başına çorap ördüğü süreçte Anadolu Gençlik Derneği’ne tanıtımı yapılıp alternatif olarak kenarda bekletilen Mete Gündoğan, Oğuzhan Asiltürk’ün “Prensi” olarak biliniyor. Başbakan Erdoğan’ın “Çılgın Projesi”nin fikir babası olarak tanınıyor. AKP’den Vekillik veya Bakanlık beklediği iddia edilmişti ama Üniversitede yönetici olarak kaldı.

Gündoğan’ın Genel Başkanlık teklifini “Üzerimde mutabakat sağlayın. Kendi ekibimle gelirim ve ak-saçlılarla çalışmam” diyerek ocakta beklettiği ifade ediliyor.
Saadet Partisi’nin ağabeylerinin kendisine ve Erbakan ailesine yönelik kampanyalarına rağmen Fatih Erbakan’ın ismi de muhtemel Genel Başkan Adayları arasında geçiyor. Saadet Partisi ve kurucusu olduğu Erbakan Vakfı’nın düzenlediği salon toplantılarındaki konuşmaları taban tarafından dikkatlice takip ediliyor. Erbakan’ın ‘Aksaçlıların’ karşısına aday olarak çıkacağı belirtiliyor.

BİLİYOR MUSUNUZ?

ÜLKÜ Ocakları’nın Eğitim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği 2. Türk Gençlik Kurultayı’nın 3 Mayıs Cumartesi günü Ankara Arena’da yapılacağını...

Yazarın Tüm Yazıları