Başbakan...

TAYYİP Erdoğan cumhurbaşkanı olursa başbakan kim olacak? Akla gelen ilk isim Abdullah Gül.

Haberin Devamı

Karl Popper’in belirttiği gibi, demokrasilerde yönetim söz konusu olduğunda “Kim?” sorusundan önce “Nasıl?” sorusunu düşünmek daha sağlıklı sonuç verir.
Sistem “nasıl” düzgün işler? Kurumlar “nasıl” çatışmadan çalışabilir?
Parlamenter sistemde siyasi güç başbakanlara aittir. Cumhurbaşkanları ülkenin en yüksek şeref makamı olarak, devletin birliğini, erkler arasında uyumlu çalışmayı, siyasi kavgalarda frenleyici ve dengeleyici bir görevi temsil eder.
Fakat Atatürk döneminde görüldüğü gibi, bazı istisnai dönemlerde bütün siyasi güç cumhurbaşkanında toplanıyor, başbakan ise bir bakıma onun ‘hükümet işleri görevlisi’ gibi çalışıyor.

ATATÜRK VE İNÖNÜ

Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döneminde İsmet İnönü, Eylül 1937’ye kadar başbakandır. İnönü’nün hiçbir hükümet programında cumhurbaşkanı olarak bile Atatürk’ün adı geçmez. Öyle bir gelenek yok o zaman.
Fakat Celal Bayar başbakanlığa atandığında, hazırladığı hükümet programında tam 45 defa Atatürk’ten bahseder! Reisicumhur, Büyük Şef, Ulu Gazi gibi unvanlarla. Falanca vilayette, yol ve köprü mü yapılacak, bunun ilhamı Büyük Gazi’den alınmıştı...
Atatürk’ün vefatıyla İnönü cumhurbaşkanı oldu. İnönü’nün ilk başbakanı Refik Saydam’dır ve hükümet programında yine bir defa bile Atatürk’ün adı geçmez.
Celal Bayar daha mı Atatürkçüydü? Hayır, ondan değil.
İnönü o zaman siyasi gücü temsil eden ‘Tek Parti’de, ordu ve bürokraside kuvvetli bir şahsiyetti, sistemde kendi başına da güçlüydü. Böyle bir gücü olmayan Başbakan Bayar, Atatürk’e referanslar yaparak güçlü olmak ihtiyacını duymuştu.

Haberin Devamı

KARDEŞLİK HUKUKU

Atatürk ile İnönü arasındaki “kardeşlik hukuku”nu bir düşünün: Milli Mücadele’de silah arkadaşlığı, Takrir-i Sükûn döneminde kader birliği... Fakat “iktidar süresi uzadıkça” sorunlar karşısında görüş farkları ortaya çıktı. 1936 ve 1937 yıllarında Atatürk’le İnönü arasında sert tartışmalar vardır. İnönü “Defterler” adlı günlüğünde, bu tartışmalarda kendisinin haklı olduğunu fakat aşağıdan aldığını anlatır. Başka anılardan da biliyoruz ki, Atatürk son zamanlarda İnönü’yü bazen bayağı hırpalamıştı.
Bugünün ‘Çankaya’ ve ‘Konut’ konularını konuşurken elbette Tek Parti dönemi, değil örnek, esin kaynağı bile olamaz. Fakat ölümlerle sınanmış Atatürk-İnönü kardeşliği bile, siyasette yollar ayrılınca etkisiz kalmıştı. “Kardeşliğin” siyasi sorunları çözmeye yetmediğine Sıffin Savaşı ve tarihteki binlerce olay tanıktır. Önemli olan, sistemin “nasıl” düzgün işleyeceğidir. Sİstem düzgün işlerse “kardeşlik hukuku” da devam eder.

Haberin Devamı

SİSTEMİN DÜZGÜN İŞLEMESİ

Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olacağı ve seçileceği görünüyor. Başbakanlık için akla gelen ilk ve hatta tek isim Abdullah Gül’dür.
Gazetelerdeki kulis söylentileri ne kadar doğru bilmiyorum: Gül başbakan olacaksa, “eşbaşkanlık” getirilerek parti bu eşbaşkana bağlanacakmış. “Partisiz başbakanlık” gibi bir şey...
Halbuki parlamenter sistemde başbakan partisinin lideri olarak gereken siyasi güce sahip olabilir.
Böyle sistemdeki güç dengesini sarsacak yapay uygulamalar parlamenter sistemin işleyişini zorlaştırır.
Muhafazakâr felsefede Cevdet Paşa ve Edmund Burke gibi isimlerin belirttiği üzere, sistemi zorlamaktan sakınmak, kurallara, teamüllere uygun davranmak lazımdır. “Tecrübî akıl” bunu gerektirir.
Bu yüksek makamları kişilere göre değil, sistemin “nasıl” düzgün işleyebileceğine göre düşünmeliyiz.
Parlamenter sistem olağan kurallarıyla ve teamülleriyle işleyebilmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları