Don hasarına devlet teşviki yanlış karar olur

ÖNCE bir durum tespiti yapalım.

Haberin Devamı

Mart ayının son günlerinde yaşanan don olayından üretici ciddi mağdur oldu. Üzümden zeytine, fındıktan fıstığa kadar birçok üründe sıkıntı yaşanıyor ama don hasarından en çok, kayısı etkilendi. O nedenle kayısı üreticisi, Malatya’nın afet kapsamına alınmasını istiyor. Don hasarının ekonomik boyutu hakkında hasar tespit çalışmaları ise başladı, devam ediyor. Hasat döneminden sonra zararın boyutu ortaya çıkacak.
Bu işin bir boyutu; gelelim, diğer boyutuna. Malumunuz, 2006 yılında bu ülkede, devlet destekli tarım sigortasına geçildi. Neden? Don gibi afetlerin yol açtığı hasarlar, sigorta aracılığı ile karşılansın, devletin üzerine yük binmesin diye. Peki, niye adı, devlet destekli tarım sigortası? Prim, üreticiye yük olmasın diye, devlet yarısını ödüyor da ondan. Bir anlamda devlet, ‘afet zararı olursa sonradan teşvik vermek yerine, önceden sigorta priminin yarısını ödüyorum’ diyerek, üreticiyi sübvanse ediyor, hibe desteği veriyor. Bunu da başta üreticiler olmak üzere herkes biliyor. Demek ki neymiş, sigortanın bedeli 100 liraysa, 50 lirasını devlet ödüyormuş; hasar olduğunda da üretici, hasarını sigortadan yani, Tarım Sigortaları Havuzu’ndan (TARSİM), alıyormuş. Sanırım, buraya kadar anlaşılmayan bir durum yok.

Haberin Devamı

TARIM SİGORTASINI BİTİRİR

Don olayında ise durum daha farklı. Devlet, primin yarısını değil, üçte ikisini ödüyor. Diyelim ki, kayısı üreticisi, sigorta yaptırıp, standart teminatları aldığında; prim 100 liraysa, bunun 50 lirasını devlet zaten karşılıyor. Üzerine don teminatını da eklettiğini ve priminin de 50 lira olduğunu varsayarsak; devlet, bunun da 37,5 lirasını karşılıyor. Böylece üretici don teminatı da dahil 150 liralık priminin sadece 62,5 lirasını ödüyor. Yani, devlet, donda priminin yüzde 75’ini karşılıyor. Üreticiye, bundan daha büyük teşvik olabilir mi?
Hal böyleyken, bugün için Türkiye genelinde sigortalanan 126 bin meyve bahçesinden sadece 67 bini don teminatını almış. Afet bölgesi ilan edilmeyi bekleyen Malatya’da ise, sigortalanan 13 bin 850 kayısı bahçesinden, 9 bin 553’ü dona karşı sigorta yaptırmış. Daha açık bir anlatımla, Malatya’da kayısı üreticisinin sadece yüzde 45’i don teminatı almış.
Peki, Malatya’da don hasarı ender mi oluyor ki, üretici bu şartlarda dahi sigorta yaptırmıyor? Hayır, hemen hemen yer yıl ufak tefek, neredeyse her iki senede bir de ciddi don vuruyor. Peki, üretici, devletin verdiği teşvikten haberdar mı değil? Bal gibi de biliyor. Peki, prim mi fazla geliyor? Bir dönüm kayısı bahçesi, ortalama bin 700 liradan sigortalanıyor ve çiftçinin ödeyeceği ortalama prim, 178 lira; don teminatını almazsa 48 lira.

Haberin Devamı

TARIM BAKANI NE YAPACAK?

Şimdi gelelim asıl konuya. Duyumlarıma göre, don hasarından dolayı kayba uğrayan çiftçiler için yeni bir destek kararnamesi hazırlanacak ve dekar başına bir para ödenecekmiş. Açıkça söyleyeyim, eğer böyle bir destek ya da teşvik çıkarsa, tarım sigortası biter. Çiftçinin kredi borcunun ertelenmesi, vergi ve primlerin ötelenmesini anlarım ama dekar başına para desteği gibi bir teşvik çıkarılırsa; devlet, büyük umutlarla uygulamaya koyduğu ve 8 yıldır da desteklediği tarım sigortasının ipini, yine kendi eliyle çekmiş olur. Bundan sonra da hiç kimse sigorta yaptırmaz.
Bırakın sigortayı, böyle bir teşvik, hakkaniyete de sığmaz. Bir tarafta prim ödeyip, sigorta yaptıran üretici bir kesim; diğer tarafta, bu kadar desteğe rağmen umarsız davranan ve ‘afet olduğunda nasıl olsa devlet baba el uzatır’ diyen bir kesim. Böyle bir hakkaniyet olabilir mi? Sigorta yapan kendini enayi hissetmez mi? Bir daha sigorta yaptırır mı?
Açıkçası ben kendi adıma; tarım sigortası ilk başladığında, “Tarımda devrim yaptık” diyen ve 8 yıldır da sürekli sigortayı destekleyen Tarım Bakanı Mehdi Eker’in, böylesine yanlış bir uygulamaya göz yumacağını hiç zannetmiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları