Şu ‘koyun’ edebiyatını artık bıraksak diyorum

ÜLKENİN durumu hiç iç açıcı değil:

Haberin Devamı

- Yolsuzluk, hırsızlık iddiaları ayyuka çıkmış durumda.
- Daha kötüsü: Yolsuzluk iddialarının üzeri örtülecek gibi.
- Yargı bitmiş durumda, hukuk ayaklar altında.
- Özgürlüklerin kısıtlanması söz konusu...
- Otoriterleşme var, tek adam yönetimi var.
Kısacası...
AK Parti iktidarından bir “demokrasi” çıkmadı.

*

AK Parti’den demokrasi çıkmadı ama çok önemli bir konuda “normalleşme” çıktı:
Muhafazakârların rahat bir nefes aldığı, kendilerini diğerleriyle tam anlamıyla eşit hissedebildiği, başı dik gezebildiği bir toplumsal tablo...
Bu tablonun oluşturucusu ve taşıyıcısı AK Parti, lideri de Tayyip Erdoğan’dır.

*

Daha kısa bir süre öncesine kadar...
Başörtülü öğrenci üniversiteye giremiyor, başörtülü bir milletvekili Meclis’e girdi diye kıyamet koparılıyor, en demokratımız bile “hizmet alan-hizmet veren” tartışması yapıyordu.
Bu iktidar bu sorunu çözdü.
Sorunu çıkaranlar da geçmişte yaptıklarının ne denli saçma olduğunu anladılar, “başörtülüler de bizim kardeşimiz” demeye başladılar.
Bunlar ne sayesinde oldu?
Ne yani? Bunun muhafazakâr seçmen nezdinde bir kıymeti olmayacak mı?

*

Haberin Devamı

Kaldı ki Tayyip Erdoğan, olağanüstü güçlü bir propaganda makinesini çalıştırarak...
“Yolsuzluk” ve “hukuksuzluk” denilen olguları bu kitleye, “Ben size bunları kazandırdığım için bana saldırıyorlar” diye satmasını ve meseleye “ideolojik” bir kılıf uydurmasını başardı.

*

Yoksa vatandaş...
- “Çalarsa çalsın” demiyor.
- “Bu sefer de bizimkiler çalsın” demiyor.
- “Bizimkilerin hırsızlıklarına göz yumalım” demiyor.
Böyle hastalıklı tipler varsa da...
AK Parti’ye oy veren kitlenin kahir ekseriyeti, bu hasta tiplerden oluşmuyor.

*

Muhafazakârları anlamak lazım...
“Muhafazakârları anlamak” demek, bugün olup biten hukuksuzlukları, yolsuzlukları, antidemokratik yönelimleri, otoriterleşme eğilimlerini aklayıp paklamak anlamına gelmez.
Muhafazakârları anlamak şu işe yarar:
“Niye muhafazakâr kitle, AK Parti’den radikal bir şekilde kopmuyor” meselesini aklıselimle kavramaya...

*

Tayyip Erdoğan ile muhafazakâr kitle arasında büyülü bir ilişki oluşmuş durumda.
Bu ilişkinin bitmesi “süreç” ister, dünden bugüne olmaz.
Bu kitlenin karşısına yeni bir güven ilişkisiyle çıkmak gerekir.
Muhalefet, özellikle CHP, bu konuda hatırı sayılır adımlar attı ama güven ilişkisi kolay tesis edilecek bir şey değildir.

*

Haberin Devamı

Sadece CHP değil, muhafazakârların talepleri ve özgürlükleri konusunda en demokrat çevreler bile daha yeni belli bir olgunluk seviyesine ulaştılar.
Ancak bu durum, muhafazakârlar nezdinde şöyle yorumlanıyor:
“İktidara güç yetiremedikleri için kendilerini daha demokrat davranmak zorunda hissediyorlar.”
Bir samimiyet kuşkusu var yani.
Muhafazakârların böyle bir ortam içinde kendi partilerinden derhal ve radikal bir şekilde uzaklaşmalarını beklemek anlamsız...
“Koyun”, “makarna”, “bidon kafa” türü ayıplı ve düşmanca sözleri bir tarafa bırakmak ve güven tesisi için sabırla ve samimiyetle çalışmak gerekir.
Bıkmadan, usanmadan, karamsarlığa kapılmadan çalışmak...

*

Haberin Devamı

Kısacası demem o ki:
Yolsuzluğa, hukuksuzluğa, özgürlüklerin kısıtlanmasına en güçlü bir şekilde karşı çıkalım.
Ama bunu halk düşmanlığına savrulmadan yapalım.

Hangisi daha vahim

‘BAKAN’ orada, ‘MİT Başkanı’ orada, ‘General’ orada, ‘Müsteşar’ orada...
Oturmuşlar, savaş planı yapıyorlar.
Ve bu mahrem toplantının ses kayıtları ortalığa dökülmüş durumda.

*

Hangisi daha vahim?
- Devletin en mahrem toplantısında seçimi kurtarmak için savaş planları yapılması mı?
- Devletin en mahrem toplantısının ortam dinlemesiyle dinlenip servis edilebiliyor olabilmesi mi?
Ben seçim yapamadım.

Operasyon

BİZDE operasyonlar şöyle yapılır:
- Şafak baskınlarıyla...
- Sahte delillerle...
- Uydurma ihbar mektuplarıyla...
- Medya öncülüğünde...
- Uydurulmuş, oluşturulmuş kanıtlarla...
- Siyasi maksatlarla...
- Zalimce, gaddarca...
- Haksız, hukuksuzca...

*

Haberin Devamı

Cemaat başkalarına yönelik operasyonu böyle yaptı.
İktidar Cemaat’e yönelik olarak operasyonu böyle yapıyor.
Gün gelecek iktidara yönelik de böyle operasyon yapılacak.

Bir tutam aday

- MUKADDER BAŞEĞMEZ: Şişli’ye yakışacak denli “artist” ama AK Parti’nin genel politikasından kaybediyor.
- OSMAN BAYDEMİR: Urfa’yı salladı ama aradaki fark sallamayla kapanmayacak kadar büyük.
- BİNALİ YILDIRIM: Bu saatten sonra Kordon’da Karantinalı Despina kantosunu söylese de imkânsız.
- GÜLTAN KIŞANAK: İlk kez bir büyükşehir belediyesi bir kadın siyasetçinin ellerine teslim edilecek. Hiç fena değil yani.
- MENDERES TÜREL: Antalya’ya dışarıdan bakanlar nezdinde Mustafa Akaydın antipatik, Antalya’ya içeriden bakanlar nezdinde ise Menderes Türel.
- YILMAZ BÜYÜKERŞEN: AK Parti’nin Konya ve Kayseri adaylarındaki rahatlığa benzer bir rahatlığı var.
- MEVLÜT KARAKAYA: “Melih mi, Mansur mu” tatavasının arasında kaybolması ne büyük bir talihsizlik!
- VOLKAN CANALİOĞLU: Trabzon’u kazanırsa cana yakınlığından kazanacak...
- ALPER TAŞDELEN: “Doğan Taşdelen’in oğlu” diyorlar ya... Çok yakında Doğan Bey’e “Alper’in babası” diyecekler.
- TURGUT ALTINOK: Keçiören’de biraz da onur ve şeref mücadelesi veriyor gibi...
- KADİR TOPBAŞ: Yüklemiş kampanyayı Tayyip Bey’in sırtına... Oh mis.
- RASİM ACAR: Bu genç adam da cepheleşme politikasının kurbanı... Ama MHP’nin geleceğinde kesin olacak.
- MURAT HAZİNEDAR: Beşiktaş’ın CHP’li adayı... En önemli özelliği: Muhafazakârların dilinden konuşmasını beceriyor.
- ÖZLEM ÇERÇİOĞLU: Aydın’ın topuklu efesi... Adı geçtiğinde söylediğim bu.

Haberin Devamı

Van’da neden BDP kazanıyor?

BAŞBAKAN Erdoğan soruyor:
“BDP belediyesi Van’a ne kazandırdı? Ne yaptı? Ne diye bu partiye oy veriyorsunuz ki? Size bir şey kazandırmayan partiye neden oy veriyorsunuz?”

*

Halbuki bunu en iyi anlaması gereken kendisidir.

*

Memlekette her biri on hükümet düşürecek çapta yolsuzluk iddiası çıkmış, hukuk ayaklar altına alınmış, dün denilenlerin bugün tam tersi söylenir olmuş, dün övgülere boğulan Hoca, bugün “kötü adam” ilan edilmiş, yargıya güven sıfırın altına inmiş, bürokrasi hallaç pamuğu gibi dağıtılmış, Twitter bile yasaklanmış, demokrasi ve özgürlüklerden uzaklaşılmış...
Ve bu tabloya rağmen...
AK Parti’nin hatırı sayılır miktarda oy alacağı söyleniyor.

*

Sen böyle bir Türkiye tablosunda hatırı sayılır miktarda oy alabiliyorsun ve buna hiç şaşırmıyorsun da...
Neden Van’daki hizmet eksikliğine rağmen vatandaşın BDP’ye oy vermesine şaşırıyorsun ki?

Yazarın Tüm Yazıları