İstanbul’un trafik sorununu çözecek belediye başkan adayı var mı?

Seçimlere şunun şurasında altı gün kaldı; siz hiç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından, İstanbul’un trafik sorununa yönelik net, elle tutulur, inandırıcı bir proje duydunuz mu? Duymadınız, duyamazsınız da.

Haberin Devamı

Kadir Topbaş da, Mustafa Sarıgül de seçim meydanlarında; metrodan, raylı sistemden, deniz ulaşımından bahsedip, duruyor. Çözüme yönelik farklı bir söylem var mı? Yok.
Açıkça söyleyeyim, bu kafayla İstanbul’un trafik sorununun çözüleceğine ve bunu da çözecek biri olduğuna inanmıyorum. Neden mi? Anlatayım; hatta, örnek vererek, anlatayım.
Birkaç hafta önce, her zaman kullandığım Maslak yolundan yine gazeteye gitmek için yola çıktım. Bilenler bilir, o güzergah her sabah yoğun olur. Bu sefer neredeyse trafik duruyor. İki kilometrelik yolu bir saatte geçtikten sonra, baktım ki, Park Orman’ın önünde iki araç kaza yapmış. Kaza dediysem, tampon tampona dokunmuşlar, o kadar.
Araçlardan biri yolun soluna, diğeri ise sağına çekmiş; sürücüler, aralarında tutanak düzenliyor. Haliyle dört şeritlik yol, düşmüş iki şeride. İşin ilginci, tam da o noktada polis aracı duruyor ve polisler de sürücülere yardım ediyor. Kimsenin aklına; ortada ölümlü ya da yaralanmalı kaza yok, araçları yolun sağına, hatta Park Orman’ın girişindeki boşluğa çekelim, trafiği rahatlatalım, tutanağı öyle düzenleyelim demek gelmiyor. İnsanlar işe gidecekmiş, uçağa yetişecekmiş, hasta varmış; kimsenin umurunda değil.

Haberin Devamı

KAZA TUTANAĞI NE İŞE YARAR?

Oysa altı yıl önce kaza tespit tutanağını neden başlattık, hatırlayanınız var mı? Büyük şehirlerde, trafiğin yoğun olduğu saatlerde, meydana gelen maddi hasarlı kazalarda trafik polisini bekleme zorunluluğu nedeniyle saatlerce kilit olan trafiği rahatlatmak için. Uygulamayı başlattık ki, bu tür kazalarda taraflar, araçlarını, trafiği etkilemeyecek şekilde yol kenarına çekip, aralarında anlaşsınlar, tutanak düzenlesinler. Altı yıl önce ‘trafikte devrim’ denilen uygulama, bırakın rahatlatmayı hem trafiği daha da kilitledi hem de tüm kesimlerin başına bela oldu. Neden? Bizde bu uygulamayı sürdürecek bilinç yok da ondan.
Bu bir örnek, başka bir örnek daha vereyim. Yine geçen haftalarda, öğlen saatlerinde Levent’ten geçiyorum; trafik, tek kelimeyle felç. 100 metrelik yolu bir saate yakın sürede geçebildik ve manzara, bildik manzara. Hani şu, kendi dahil başkalarının da canını tehlikeye atarak, araçların arasında kıvrılarak bir yerlere yetişmeye çalışan motosikletliler var ya; işte onlardan biri ters yola girmiş ve bir araçla hafif çarpışmış. Kavga, dövüş, patırtı. Arkada ise kilometrelerce araç trafiği oluşmuş; kimin umurunda!

Haberin Devamı

SORUNU, TOPLU TAŞIMA ÇÖZMEZ

Diyeceğim o ki, metro yapmak, raylı sistem kurmak sorunu çözmez, nitekim çözmediği de görüldü. Araç yollarını daraltıp, koca koca kaldırımlar yapmakla; yolların sağını solunu parka ayırıp, başına değnekçi dikmekle de sorun çözülmez. Trafiğin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde servislerin istedikleri yerde keyfi durmalarına göz yummakla da sorun çözülmez.
Açıkça söyleyeyim, İstanbul’un trafik sorunu ile toplu taşımayı aynı kefede değerlendirip; sorunun, toplu taşıma ile çözüleceğine inanan kafa yapısıyla hiç çözülmez. Şunu da belirteyim, bu ülkede, trafiğin sorun olmaması için her türlü yasal düzenleme yapılıp, uygulamaya konulmuştur. Temel sorun; hem sürücülerde bu yasaları uygulayacak hem de kanun koyucuda bu yasaları uygulattıracak bilincin olmamasıdır.
O nedenle kimse kalkıp da bana, ‘İstanbul’un trafik sorununu çözeceğim’ demesin; hiç inandırıcı gelmiyor.
Peki, ne olması lazım? Yine kendi adıma söyleyeyim. Bir babayiğidin çıkıp, oy kaygısı gütmeden, popülist politika yapmadan ve dürüstçe, “Arkadaş, İstanbul’un trafik sorunu tek taraflı çözülemez, bu sorunda en büyük pay sürücülerindir; belediyesi, kamu kurumları, sürücüleri ile tüm kesimler bu sorunu çözmek için elini taşın altına koymalı ve ilk olarak da bilinç oluşturmaktan başlanmalı” demesi lazım. Bakın, bu söylem oy da getirir.

Yazarın Tüm Yazıları