SGK’nın kızlı-erkekli şikayeti

Geçenlerde sonucu açıklanan bir ankette, Türk halkının yaklaşık yüzde 64’ünün yargı mercilerine güvenmediği ortaya çıkmıştı.

Haberin Devamı

Hürriyet okurlarından Neşe hanımın sorusuna bakılırsa yüzde 64’lük oran oldukça iyimser gibi...

* Yasin Bey, bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce eşim vefat etti. Bu vefattan sonra SGK’dan bana maaş bağlanmıştı. Geçen hafta elime bir kağıt geldi. SGK yetkilileri beni ve şu anda birlikte yaşadığım hayat arkadaşımı şikayet etmiş. SGK’dan sigorta aylığı alabilmek için resmi nikah yapmadan birlikte yaşadığımızı söylemiş ve SGK’yı dolandırdığımızı iddia etmişler. Mahkemeden bir kağıt geldi, ne yapmalıyım, ne kadar ceza alırız, evlenmeden birlikte yaşamak suç mu?
Neşe T.

Neşe hanım, sorunuzu okuyunca ilk önce yanlış anladığımı düşündüm. Çünkü SGK’nın anlaşmalı boşananları yakın takibe aldığı, bu kişilerle ilgili şikâyette bulunduğuna dair haberler medyada çokça yer buluyor. Sizin sorunuzu da buna benzer sorulardan biri sandım.
Sonra sorunuzu tekrar okudum. Tüm samimiyetimle belirtmeliyim ki bir kimsenin resmi nikâh yapmadığı için dolandırıcılık suçunu işlemekle itham edilebileceği inanın aklıma daha önce hiç gelmemişti.
Sorunuzda mahkemeden bir kâğıt geldiğini belirtmişsiniz. Demek ki kurumun aylık alanları takiple görevli bir yetkilisi sizin birlikte yaşadığınızı tespit etmiş. Bunu rapor haline getirmiş. Kurumda çalışan bir hukukçu bunun için şikâyet dilekçesi yazmış. Bunu savcılığa vermiş. Savcılık bu dilekçeyi okumuş ve ciddiye almış. Ciddiye aldığı bu dilekçe üzerine iddianame hazırlamış ve mahkemeye göndermiş. Mahkeme de savcılıktan gelen bu iddianameyi ciddiye almış, kabul etmiş ve hakkınızda dava açmış.
İnanılmaz gibi görünen kurumun bu iddiası, gördüğünüz gibi ciddiye alına alına birçok aşamadan geçerek somut, ucunda hapis cezası olan bir dava haline dönüşmüş.
Sorunuzun yanıtına gelince:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi özel ve aile yaşamına, haksız ve keyfi müdahalelere karşı, bireyi korur. Özel yaşam, bireyin içinde kişiliğini oluşturabileceği ve geliştirebileceği bir alanın garanti edilmesidir.
Geniş manada tanımlanan aile, anne-baba ister meşru isterse gayrı meşru olsun birbirleriyle ve bunların çocukları ile olan ilişkilerini içerir. Aile yaşamına saygı hakkı, anne-baba arasındaki ilişki sona ermiş artık birlikte yaşamıyor veya boşanmış olsalar bile, çocukla eşler arasında birlikte yaşama ve kişisel ilişki kurma hakkını da içerir.
Şu an için ülkemizde ‘birlikte yaşamanın suç olduğuna dair’ bir kanun bulunmuyor. Bu nedenle, her şeye rağmen, hakkınızda dava açılmış olsa da bu davada aleyhinize ceza çıkmayacağını, çıksa da Yargıtay’dan bozulup döneceğini ciddi ciddi umut ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları