Sezar’ın hakkı Aziz Bey’e

Haberin Devamı

Büyükşehir Belediyesi’nin Körfez’de ulaşım için yaptırdığı katamaran tipi 15 yeni yolcu gemisinden ilki olan “Çakabey” birkaç gün önce törenle tanıtıldı. İkincisinin adı da “9 Eylül” olacakmış... “Ne kadar yaratıcı? Nasıl oldu da daha önce bu isimler aklımıza gelmedi?” diye lâtife edip, asıl düşüncemizi kâğıda dökelim. “Karbon kompozit gemilerin, mevcutlara göre göre 2.5 kat hızlı olduğu, yakıtı da 2.5 kat daha az harcadığı” söyleniyor. 13 tanesinin adını, İzmirlilerin koyacağı 15 gemiden daha süratli üretilecek ikisi, dış körfezde Güzelbahçe, Karaburun, Eski Foça ve Urla’ya seferler gerçekleştirecekmiş. Gemilerde bebek bakım masası, normal ve engelli tuvaletinin bulunması, bisiklet parkı, evcil hayvan kafesi, bavul ve çanta konulacak yerlerin tahsisi, klima ve kablosuz internet donanımının düşünülmesi, “metro vagonlarına bisikletlerin de alınması uğruna verilen mücadele” hatırlandığında, hatırı sayılı ve alkışlanacak bir değişim.
Çiğli’deki “Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi”ne gelince... İzmir için atılan bu adımı, partiler üstü değerlendirmek gerekiyor. Tesisin “Kurutma” bölümü, zaten 2013 yılı Mayıs ayında devreye girmişti. Günlük 800 ton kurutma kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük çamur kurutma tesisi oldu; çürütme kapasitesi açısından ise ikinci sırada yer aldı. Günlük 800 ton çamuru 4 kat azaltarak 200 tona düşürecek olan tesiste, yüzde 92 oranında katı madde içeriğine ulaşılarak kurutulmuş çamurun, hem tarım ve kentsel yeşil alanlarda hem de ek yakıt olarak sanayide kullanılması hedefleniyor. “Çevreci perspektif, bu öngörüye çamur atma ucuzculuğunun çok ötesinde alkışı hak ediyor”. Sezar’ın hakkı Aziz Bey’e...

Haberin Devamı


Kaf-Kaf daha maça çıkmadan

Siz bu satırları okurken, Basketbol Spor Toto Türkiye Kupası’nın sahibi çoktan belli olmuş olacak. Manşetler ya Pınar Karşıyaka ya da Anadolu Efes için atılacak. Birkaç sezondur, “futbola aktarılan kaynak ve harcanan enerjinin yarısını basketbol şubesine verseniz, dağları devirir” demekten dilimizde tüy bitti. Tribüne oynayan ve her şeyi bilen yöneticileri ikna etmemiz mümkün olmadı ama, Ufuk Sarıca ve kalbiyle oynayan bir avuç öğrencisi, yokluk içinde, “mış gibi yapanlar”ı mahcup edecek bir performansı kovalıyorlar... Bu işten en zararlı çıkan ise Fenerbahçe Ülker. Kaf-Kaf, Fener’e karşı başka oynuyor. İki arada bir derede, ligin iddialı armadasını yine devirmeyi başardılar. Gözden kaçan istatistiklere gelince...
Pınar Karşıyaka 9 yıl aradan sonra tekrar finalde.
Kaptan İnanç Koç, 9 yıl önce de Pınar Karşıyaka’da forma giyiyordu.
Kaptan, 35. doğum gününde kupa için sahaya çıktı.
Pınar Karşıyaka, geçtiğimiz sezon da Euro Challenge Cup’ta final oynamıştı. 2005’te Bursa’da Ülker’le oynadığı final maçını 71-41 kaybetmişti.
(Dün 16.00’da oynanan) Finalde, kazandıysa, ilk kez kupaya uzanmış olacak.
1968’de kupayı alan Altınordu’nun ardından, ikinci İzmir temsilcisi oldu belki de...
Karşıyaka Başantrenörü Ufuk Sarıca, Anadolu Efes’te oyunculuk ve Koç’luk yaptı.
Bu yıl, Erkekler Türkiye Kupası’nın 30’uncusu düzenlendi.
Anadolu Efes, 9 şampiyonlukla Türkiye Kupası’nı en fazla kazanan takım.
Yarı finalde Anadolu Efes’e elenen Galatasaray, 19 yıldır kupaya hasret.
Türkiye Kupası’nda son 4 sezonda 3 kez mutlu sona Fenerbahçe ulaştı.
İlki 1966-67 yılında düzenlenen Türkiye Kupası’na 19 yıl ara verildi.
Ben de manşeti görmek için sabırsızlanıyorum.
Sonuç ne olursa olsun, “teşekkürler Pınar Karşıyaka...”

Yazarın Tüm Yazıları