Duydunuz mu, 13 HSYK üyesi cemaatçiymiş!

İKTİDARDAKİ Adalet ve Kalkınma Partisi’ne mensup bir grup milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığı’na sunulan ve jet hızıyla görüşülmesine karar verilen yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yasa teklifini duydunuz herhalde.

Haberin Devamı

Dün Hürriyet başta bütün gazetelerde yasa teklifi uzun uzun anlatılıyordu.
Birdenbire HSYK’nın bütün iç işleyişini sil baştan yenileyen ve Hürriyet’in mükemmel manşet başlığındaki gibi adalet bakanlarını ‘özel yetkili bakan’ haline getiren bu teklife neden ihtiyaç duyulduğunu da biliyorsunuz: AK Parti’ye göre 22 üyeli HSYK’nın 13 üyesi ‘cemaatçi’.
Geçen gün şaka olsun diye ‘Almanya’dan hâkim getirtelim’ dedim ama artık ciddi ciddi önermeliyim: Almanya, Amerika, İngiltere gibi ülkelerden hiç değilse HSYK’ya üye getirelim. Hem onlar ‘cemaatçi’ de olmazlar!
Hükümetimiz, bıyıkları, giyimleri, gümüş nikâh yüzükleri, hatta ayakkabıları dahi birbirine benzeyen güvenlik ve adliye bürokrasisinden insanların hangisinin cemaatçi hangisinin ‘hükümetçi’ olduğunu nasıl anlıyor?
Bana soracak olursanız tek bir ölçüt var: Hoşa gitmeyen ve elbette ‘zamanlaması manidar’ soruşturmalara bulaşıyorsa cemaatçi, bulaşmıyorsa değil!
Bir polisin, bir savcının ‘paralel yapı’dan olup olmadığını anlamak da kolay değil ama onların yerini değiştirmek, görevden almak daha kolay. Oysa hâkimler için bu iş bu kadar kolay da değil.
Mesela, hükümetin Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği aleyhine bildiriye imza atan 13 HSYK üyesini görevden almak için anayasa değişikliği gerek. Yani HSYK seçimini tekrar etmek.
Hükümet onları görevden alamadığı için bu kez onları mümkün olduğunca yetkisizleştiriyor, HSYK’nın kritik konularda alacağı kararlar için karar yeter sayısını değiştirerek gerekirse kurulun karar alamaz hale gelmesini sağlamaya çalışıyor.
Yakında hükümet çıkıp ‘Yeniden beş üyeli eski usul HSYK’ya geri dönelim’ diye bir teklif getirebilir.
O gün geldiğinde CHP ‘Hayır’ oyu verdiği Anayasa maddesini savunur, hükümet de değiştirmek için her şeyi göze aldığı eski anayasa maddesine dönmek için referandumu göze alırsa, hiç şaşırmayacağım.

Haberin Devamı

Hayaletleri kovalamak yerine delillere baksak...

HÜKÜMETİN ortaya attığı çok ciddi iddialar var. Biri, eski Meclis Başkanı ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in ‘Yargıtay imamı var’ sözü. Bir diğeri Başbakan’ın yakın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın ‘Milli orduya kumpas kurdular’ lafı. Ve bir de Başbakan’ın bizzat söylediği ‘Paralel devlet’ meselesi.
Bunların üçü de çok ciddi şeyler. Ve bu üç lafı da söylendiği günden beri konuşup duruyoruz, hatta aramızda kavgalar yapıyoruz.
Tamam da; bu üç iddianın da önce iddia sahipleri tarafından delillendirilmesi gerekmez mi?
Ve hükümetin elindeki soruşturma gücüyle bu iddiaların arkasına düşmesi, meseleyi yargıya taşımak için çalışması gerekmez mi?
Bu iddiaların en büyüğü olan ‘paralel devlet’ konusuna milli iradenin temsil yeri olan Meclis’in bir ‘Meclis soruşturması’ ile el atması yerinde olmaz mı?
Hayaletleri kovalamak, boş laflarla ve atışmalarla vakit geçirmek yerine somut, hukuki ve adli delillerle işin üstüne gitsek, ‘paralel yapı’yı devletle ilgili hiçbir kurum için ‘imam’ istihdam edemez, kimseye ‘kumpas’ kuramaz kılmak için yargıdan başka ne silah var elimizde?

Haberin Devamı

Normal ve olağan yollar dururken...

GALİBA yeniden yargılama tartışması sona erdi. Hükümet, CHP veya Genelkurmay’la cemaate karşı ittifak arayışından da vazgeçti anlaşılan. Ve birdenbire olağan yolları hatırladık hep birlikte.
Bir yargılamanın yeniden yapılabilmesi için, sonucu değiştirici nitelikte deliller bulunması gerek. Acaba Balyoz’daki ‘Sahte delil ürettiler’ iddiasını kanıtlayacak hiç mi belgesi yok Genelkurmay’ın?
Sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru diye bir şey var. Ya Anayasa Mahkemesi, Balyoz davasında atlanan ‘delil inceleme’ aşamasını bir temel hak ihlali sayarsa? Bu yol denenmemeli mi?
Anayasa Mahkemesi için değil ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için ‘yeniden yargılama’yı bir yol kabul ediyor hukukumuz. Acaba bu yol AYM için de konamaz mı?

Haberin Devamı

28 Şubat’ta kaç kişi sürülmüştü?

POLİSTEKİ tasfiye operasyonu bitmek bilmiyor. Kimse tam hesabını yapamıyor ama yurt çapında iki bine yakın polis görevden alındı, yer değiştirdi.
Acaba 28 Şubat döneminin meşhur ‘Başbakanlık Takip Kurulu’ kaç devlet memuru için görevden alma, yer değiştirme, pasif göreve alma kararı vermişti?
Galiba bu bir ayda 28 Şubat’ın rekorlarını kıracak duruma geldik.

Yazarın Tüm Yazıları