Amerikan elçisini neden kapı dışarı etmediniz?

BAŞKA ülkelerin elçilerini kapı dışarı ederken gayet yürekli olan hükümetimiz acaba sıra Amerikan elçisine gelince...

Haberin Devamı

Neden o kadar da yürekli olamıyor?

*

Madem bu işin arkasında Amerika var.
Madem Amerikan elçisi bir haltlar karıştırıyor.
Madem Amerika, İran, Halk Bankası falan...
Neden yollamıyorsunuz elçiyi?

*

Neden elçinin “Yok öyle şey, alayı yalandır, alayı iftiradır” demesi karşısında “Madem yok diyorsun, tamam o zaman Elçi Bey” diyorsunuz?
“Elçinin, Dışişleri’ne bile çağrılmasına lüzum duyulmamıştır” diye Dışişleri açıklamaları patlatıyorsunuz?

*

Neden Mısır büyükelçisi karşısındaki tutumunuzu...
Amerikan büyükelçisi karşısında görmüyoruz?
Üstelik adamı “Bütün bu olup bitenlerin arkasındaki şahıs” ilan etmişken...

‘Cemaat’çi mi olduk?

- AHMET ile Nedim tutuklandığında...
- Çok vahim hukuk ihlallerine imza atıldığında...
- Kitaba “bomba” muamelesi çekildiğinde...
- Basılmamış kitap bile suçlu ilan edildiğinde...
- Sanıkların telefonlarına sehven yüklemeler yapıldığında...
- Genelkurmay Başkanı “terör örgütü başı” suçlamasıyla içeri tıkıldığında...
Sesimi çıkardım, itiraz ettim, “Olmaz böyle şey” dedim.
Ancak...
“Bütün bu olup bitenlerin arkasında Cemaat var... İşte bunlar hep Cemaat’in işi” demedim.

*

Haberin Devamı

Peki neden?
Bu hukuk ihlallerine itiraz eden hemen herkes “Cemaat”i işaret ederken, ben neden “Cemaat” demedim?
Açıklayayım:

*

Çünkü...
- Başbakan “Cemaat” iddialarını zerre kadar ciddiye almıyor, “Bırakın da kahraman savcılar işlerini yapsınlar, çekindiğiniz bir şey mi var” diye gürlüyordu.
- Bakanlar, milletvekilleri “Cemaat” kelimesinin “c”sini bile telaffuz etmiyorlar, “kahraman savcılarımız” edebiyatı yapıyorlardı.
- İktidarı destekleyen kalemler, “Cemaat” diyenlere, “Her taşın altında Cemaat’i aramayın koçlar” diye laf çakıyorlardı.
- İktidarın yanında hizalanan tosunlar, “Cemaat” diyenlerle alay edip gırgır geçiyorlardı.

*

Kısacası...
Olup bitenlerden sonuna kadar razıydı hükümetimiz.
“Ne Cemaat’i kardeşim! Bağırsak temizleniyor bağırsak” diyorlardı... “Bağımsız yargı” diyorlardı... “Olup biten her şeyden razıyız” diyorlardı... “Her şey benim kontrolümde gerçekleşiyor” diyorlardı...
Böyle bir ortamda...
“Hayır, sorumlu sen değilsin ey hükümet kardeş... Sorumlu Cemaat’tir, hepsini Cemaat yapıyor” denir mi?
Tabii ki denmez...
Ben de demedim.

*

Haberin Devamı

Gelelim bugüne...
Bugün hükümet, hepimize dönmüş ne diyor?
Şunu diyor:
“Hepsini Cemaat yaptı, hepsini Cemaat yapıyor... Dünküleri de Cemaat yapmıştı, bugünküleri de Cemaat yapıyor... Hadi hep beraber Cemaat’e yüklenelim.”
Ben de bu çağrıya...
“Yav he he” diye cevap veriyorum.

*

Kısacası...
“Cemaat’çi” falan olduğumuz yok.
Sadece aklımızla, zekâmızla, izanımızla alay edilmesine izin vermiyoruz, o kadar.

Sehvendir sehven

İÇİŞLERİ Bakanı Muammer Güler açıkladı:
“Telefon konuşmalarımızın tape’lerini değiştirmişler.”

*

Muammer Bey’e sesleniyorum:
Sehven değiştirilmiştir o tape’ler Muammer Bey...
Sehvendir sehven...

Aksi kanıtlanana kadar

İLKELER bellidir:
- Bir kimseyi peşinen suçlu sayamayız.
- Yargı karar verene kadar beklemeliyiz.
- Yargı kararı olmadan kimseye “suçlu” dememeliyiz.
*
Haber veriyorum:
Doğru dürüst bir yargılamanın yapılmasının önünü açmak yerine önünü kesmek için çaba gösterirseniz...
Bu ilkelerin de içini boşaltmış olursunuz.

Haberin Devamı

Al şunları dağıt

BAKAN Erdoğan Bayraktar, bir miktar parayı yanındaki görevlilere vererek “Al şunları dağıt” demiş.
Görevliler de aldıkları parayı “Bana da, bana da” diye çırpınan vatandaşlara dağıtmış.

*

Allah kabul etsin Sayın Bakan...

*

Aynı cömert ve hayırsever tutumu...
Egemen Bey’den, Zafer Bey’den, Muammer Bey’den de bekliyoruz.
Ali Bey’den de tabii...
Çıktığı gün Zerrab Bey’den de...
Oğullardan da...
Müdür’den de...

*

Belki de böylece bu operasyonun bir hayrını görmüş oluruz.
Bir hayırseverlik patlaması yaşarız.
Sağ olasın dış mihrak!

Beddua mı, lanetleşme mi?

- BEDDUADAN hoşlanmam... Şebeleklere bile “Allah belanı versin” demişliğim yoktur.
- İsmail YK’nın ağır beddualar savurduğu şarkısını dinlemeye bile tahammül edemem.
- Fethullah Gülen’in “beddua”sını dinlerken, ne yalan söyleyeyim, rahatsız oldum...
- Sonra sosyal medyada “mübahale” kelimesini okudum... Cemaat’e yakın isimler diyorlardı ki: “Hocaefendi beddua etmemiştir, mübahale yapmıştır.”
- Kelimeyi okuyunca hemen hatırladım “Mübahale ayeti”ni... Kuran-ı Kerim’in Ali İmran suresinin 61. ayetinde şöyle deniliyor: Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışırsa, de ki: “Gelin, çocuklarımızı, çocuklarınızı, kadınlarımızı, kadınlarınızı çağırarak bizlerle sizler bir araya gelelim ve sonra Allah’ın lanetinin yalancıların üzerine olması için lanetleşelim.”
- İşte bu ayete dayanarak “mübahale”, yani “lanetleşme” yapılabiliyor. “Gülen beddua etmemiştir, mübahale yapmıştır” diyenler, işte bunu kastediyorlar.
- Kısacası... “Beddua” deyip de geçmeyin... “İnce” bir konudur bu...

Yazarın Tüm Yazıları