Çocuklarımızın sadece yüzde 1’inin doğru cevaplayabildiği soru

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’nin kendi üyesi ülkeler ve diğer katılımcı ülkeler ya da şehirler arasında, 15 yaşındaki öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçtüğü PISA testinin sonuncusunun sonuçları geçen hafta açıklandı.

Haberin Devamı

Çocuklarımızın sadece yüzde 1’inin doğru cevaplayabildiği soru

İŞTE İSMET BERKAN'IN ÇÖZÜM YÖNTEMİ

Bu sonuçlar hakkında, ancak konuyla eğer ilgiliyseniz bazı köşe yazıları ve ufak tefek haberler gördünüz. Kapsamlı bir tartışmaya tanık olmadınız. Oysa eğitim konusu, 17.3 milyon öğrencisi olan Türkiye’de hemen hemen her aileyi yakından ilgilendiren bir konu.

Muhtemelen sadece Türkiye’nin PISA’da yine başarısız olduğunu okudunuz. Biz kendi kendimizi dövmeyi, acımasızca eleştirmeyi ve sonra da ‘Bizden adam olmaz’ demeyi nedense seven bir milletiz; PISA sonuçları bize bir kez daha ‘Bizden adam olmaz’ dedirtti, bundan tatmin olan da oldu anlayacağınız.

Ama acaba PISA nasıl bir sınav ve nasıl oluyor da aynı anda hem Türkiye’de, hem Finlandiya’da, hem Amerika’da, hem Meksika’da hem Kore’de öğrencilerin bilgi ve becerisini tek bir testle belirleyip birbiriyle kıyaslayabiliyor?

Haberin Devamı

Bütün bu ülkelerde eğitimin amacı, hedefi ve müfredatı birbirine benziyor mu ki, elimizde böyle bir kıyas imkanı oluyor?

Arkasında inanılmaz bir bilgi birikimi ve tasarım kabiliyeti olan PISA testi, sadece ve sadece bir temel varsayıma dayanıyor: Eğitimin amacı öğrenciye ‘eleştirel düşünme’ becerisini kazandırmaktır.

Ve PISA’nın ölçtüğü şey de bu esas olarak. Yani, PISA sonucuna bakıp ‘Matematik sınavında 448 aldık ne fena’ demenin fazla bir anlamı yok. Söylememiz gereken, ‘Matematik alanında eleştirel düşünme becerimiz, Şanghay’ın becerisi 613 puanken ancak 448 puan’ cümlesi.

Peki ama bizim eğitimimizin amacı öğrencilere, okulda edindikleri ve başka kaynaklardan da edinebilecekleri bilgiler ışığında eleştirel düşünceyi öğretmek mi?
PISA sınavının soruları daha önce gizliydi, bu yıl ilk kez sorular da açıklandı.

Bakın şu soru, matematikte en yüksek beceriyi belirleyen ‘6. aşama’ sorularından biri:

‘Helen, bisikletiyle evinden 4 kilometre uzaktaki nehir kenarına 9 dakikada gitti. Dönüşte 3 kilometrelik kestirme yolu kullandı, bu yolculuğu da 6 dakika sürdü. Helen’in nehre gidip dönmekte ortalama hızı ne oldu?’

Haberin Devamı

Çocuklarımızın sadece yüzde 1’inin doğru cevaplayabildiği soru

YİNE SINIFTA KALDIK

Bu soruya ve aynı seviyedeki (6. seviye) diğer sorulara PISA testinin en başarılısı gözüken Çin’in Şanghay şehrinin 15 yaşındaki öğrencilerinin yüzde 31’i doğru cevaplar vermiş.

Buna karşılık Türkiye’den aynı testi alan 15 yaşındaki çocukların bu sorunun da yer aldığı 6. seviye konusundaki başarısı sadece yüzde 1.

Ben eminim bizim 15 yaşındaki çocuklarımız girdikleri türlü çeşitli merkezi sınavlarda matematik anlamında bu sorudan çok daha zorlarını çok daha yüksek bir başarı oranıyla doğru cevaplıyorlar. Ama iş okumaya, okuduğundan anlam çıkarmaya ve basit ilişkiler kurmaya gelince belli ki takılıp kalıyoruz.

Esasen iki basit toplama ve bir çarpma işlemiyle doğru sonuca, yani ortalama saatte 28 kilometre cevabına ulaşılan sorunun bizim çocuklarımızı neden zorladığını bulursak, eğitimdeki kocaman sistem sorunumuzu da bulmuş oluruz.

Haberin Devamı

Yalan bilgiye sıkıysa diren sıkıysa eleştirel ol!

Benim oğlum 10 yaşında ve ilkokul 4. sınıf öğrencisi. Geçen gün elindeki ders notlarında gördüm, meğer 1. Dünya Savaşı sonrası Türkiye’nin Doğusunu da Ermeniler işgal etmiş ve biz Kurtuluş Savaşı sırasında sadece Batıda Yunan işgaline karşı değil Doğu’da Ermeni işgaline karşı da savaşmışız.

Düpedüz yalan olan bu bilgiyle eleştirel düşünmeye ulaşmak mümkün mü? Oğlum sınıfında, ‘Hayır öğretmenim, Türkiye’nin Doğusunu Ermeniler değil Ruslar işgal etti ama daha 1. Dünya Savaşı bitmeden Türkiye, epey önce kaybettiği Kars ve Ardahan dahil bütün Doğu’yu Rus ordularından geri aldı, zaten biz Ermenistan’la hiç savaşmadık’ dese, bundan sonraki okul hayatı nasıl geçer acaba? Biz oğlumuza evde eleştirel düşünceyi öğretmeye çalışıyoruz, onu teşvik ediyoruz ama bakın okulda ‘milli yalanlar’la karşılaşıyor çocuğumuz ve hayatını o yalanlarla birlikte yaşamak, riyakarlık içinde geçirmek konusunda daha 10 yaşında ciddi dersler alıyor.

Yazarın Tüm Yazıları