Çatışma'nın zirve anları

Haberin Devamı

Hükümet belgeleri savuşturmaya çalıştı?

2004 MGK kararı için “Yok hükmündedir, hiç uygulanmamıştır, dönemin atmosferi” gibi açıklamalar yapıldı.
Çatışmanın zirve anlarıMGK kararlarının hükümetin girişimiyle kâğıt parçası olarak kaldığı, irtica ile mücadele talimatlarının 2004’ten itibaren boşa çıkarıldığı, 2010’da ise tamamen kaldırıldığı söylendi.
Ömer Dinçer konuştu: “Hiçbir dindarın başı ağrımadı. Cemaatler üzerindeki baskı kalktı. 28 Şubat’ın devamı niteliğindeki baskılara kendimizi siper ettik.”
Fakat “2013’te de fişleme yapıldı” iddiasına dayanak gösterilen belgeler konusunda hükümet kanadından herhangi bir açıklama yapılmadı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konu hakkında sorulan soruyu cevaplamamayı tercih etti.
Son bir not: Hükümetin dershaneler konusundaki katı tutumunu yumuşatmasının ve konuyu 2015’e bırakmasının ardından Taraf’ta yayınlanan belgelerin arkası kesildi.

Haberin Devamı

Kim, ne yazdı?

Cemaat cephesi

Adem Yavuz: Arslan Özelde ‘Allah bana dershaneleri kapatan bakan olmayı nasip etmesin’ diyorsunuz ama kamuoyuna yapılan düzenlemenin ne kadar güzel olduğunu anlatıyorsunuz. Sadece bu tavırlar bile meselenin eğitim olmadığını ortaya koyuyor. (Bugün)

Ekrem Dumanlı: ... Bir gün tarih kimin bir fırtınaya kapılıp savrulduğunu anlattığı gibi, hak ve hakikat yolunda kimin dimdik durduğunu da nakledecek. Daha önemlisi, öbür âlemde herkes niyetiyle, planıyla, icraatıyla dirilecek ve hesap verecek. Allah hiç kimseyi utandırmasın... (Zaman)

Çatışmanın zirve anlarıGültekin Avcı: Devletin yapamadığını yapabilen, başaramadığını başaran, üretemediğini üreten, topluma faydasında kuşku bulunmayan, ekstra yöntem üreten kurumlar, devletçe desteklenmeliydi. Yazık ki basiretin bağlandığı, aklın tutulduğu, çığlıkların duyulmadığı bir ruh haletiyle boğulmaya çalışılıyor. (Bugün)

Mehmet Baransu: İrticayla Mücadele Eylem Planı imzaları, Gülen’i bitirme planı imzaları, dershaneleri kapatma imzaları... Sorumluluk sahibi her kişi attığı imzasıyla anılacak ve tarihte oluşan kırılmalar da hep o imza ile hatırlanacak. Atılan imzaların “Bu karar yok hükmünde sayılmıştır” şeklinde savunulması, “kâğıt parçası” savunması kadar trajiktir. (Taraf)

Emre Uslu: Doğrudan Erdoğan’a oy veren gariban Anadolu çocuklarını vuracak dershane düzenlemesini yapması için Erdoğan’ı zorlayan şey ne? Erdoğan’ı gariban Anadolu çocuklarının altını oymaya iten neden ne? Gülen’e olan kini mi? Yoksa başka bir neden mi var? Nereden baksan bu saçmalığın sonu Oslo’ya çıkıyor. (Taraf)

Ali Ünal: Dershaneler, Anadolu’nun dar gelirli yüzbinlerce çocuğunu ülkeye ve insanlığa hizmet kahramanları, şahısları itibariyle maneviyat abideleri haline getirdi, onları hayata hazırladı. Ne diyelim, herkes karakterinin gereğini yapıyor. (Zaman)

İhsan Dağı:
Dün imam hatipleri kapatmak için bütün meslek liselerini yok etmeyi göze alan devlet ile bugün kendilerine biat etmeyen bir sosyal grubu cezalandırmak için bütün dershaneleri kapatmaya kalkan devlet aynı devlettir. (Zaman)

Hüseyin Gülerce: Meseleyi cemaat-hükümet kavgası gibi görerek, bize dönüp “Bırakın bu kavgayı” diyorlar. Siz bu konuyu kavga gibi mi görüyorsunuz? Bu meselenin haklısı haksızı yok mu? Bir el, hem de dost bildiğiniz bir el gelmiş, boğazınızı sıkıyor. Yapma boğuluyorum, boğacaksın beni diye ikaz ediyorum, anlamıyor... Feryat ediyorum durmuyor, elini tutuyorum. Siz, onun elini tutmama itiraz ediyorsunuz. Boğazı sıkan el ile onu tutan el bir mi? (Zaman)

Haberin Devamı

Hükümet cephesi

Mustafa Karaalioğlu: Erdoğan ve partisi 3 Kasım 2002’den beri her kritik noktada ve buldukları her fırsatta cemaate yönelik girişimleri önce azaltmış, sonra durdurmuş ve sonra da imkânları sonuna kadar açmıştır. 11 yıllık AK Parti iktidarındaki özet bundan ibarettir, başka da hiçbir şey değildir. Üstelik Erdoğan bütün bunları gurur duyarak ve kardeşliğin gereği olarak bir pazarlık konusu yapmadan gerçekleştirmiştir. (Star)

Ali İhsan Karahasanoğlu: “Başörtülü öğrenci-öğretmen istemiyoruz” denildiğinde gösterilmeyen direnç, “dershanelerin kapatılması” konusunda gösterilmeye başlandı. “Başörtülü öğrenci olmayacak” keyfi baskısında, hemen “Emredersiniz” diyen arkadaşlarımız, “Dershanelerinizi, özel okula dönüştürür müsünüz? Ayrıca devlet desteği de sağlanacak” teklifine, öyle bir celallendiler ki, gözleri kimseyi görmez oldu. Yalan haberler. Belden aşağı vurmalar. Betondan geçilmeyen, gökdelenlerle ünlü ilçenin belediye başkanını, “betondan şikâyet eden yazılar” eşliğinde şişirme girişimleri... Merak ettim, “Dershaneler konusunda, bir ayet mi var acaba?” (Akit)

Hakan Albayrak:
Millet “Bunlar da Gezi’ciler gibi hükümete çakmayı meslek edindiler. Gazetelerinde, televizyonlarında, sosyal medyada hükümete yüklenmek için ne bulurlarsa kullanıyorlar. Doğru–yanlış, haklı–haksız, yerli–yersiz demeden vuruyorlar” diye konuşmaya başlamışsa (ki başladı) durum vahim demektir. (Star)

Nuri Elibol: Yerel seçimler öncesinde ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken ‘Belge Fitnesi’ ortaya çıktı. Hazırlıklı olun daha neler sürülecek piyasaya. Yazık! AK Parti’yi duruş eksikliği açısından sorgulayabilirsiniz. Ama 2004 ve sonrasındaki tehlikeleri ve baskıları atlatmayı beceren bu kadrolar cemaatlere, vakıflara ve derneklere her türlü kolaylığı sağladılar. Kimsenin rüyasında göremeyeceği icraatlara imza attılar. Mümin iki din kardeşi arasındaki kavgayı yatıştırmaya, engellemeye çalışmalı. (Türkiye)

Abdülkadir Selvi: Bu tartışmaların iki hedefi var. 1- Cumhurbaşkanlığı seçimi. Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı engellenmek isteniyor. 2- Erdoğansız AK Parti. Recep Tayyip Erdoğan Köşk’e çıkarsa, Erdoğan’sız AK Parti’yi dizayn etme. Tartışmalara bir de bu pencereden bakmakta ve büyük fotoğrafı görmekte yarar var. (Yeni Şafak)

Salih Tuna: Sayın Erdoğan’ın ölmüşlerine kadar küfredilirken, çalışma ofisi vandallar tarafından kuşatılırken sustunuz, ama Koç’a bir çift laf edilince şappadak koçlar gibi savunmaya geçtiniz. Şimdi de kalkmış şamar bahsinde mertlikten dem vuruyorsunuz. Sayın Başbakan hasta yatağındayken ‘sır küpüm’ dediği müsteşarına operasyon yapanları sonuna kadar arkalamak mı mertlik? (Yeni Şafak)

Haberin Devamı

1. Belge

2004’teki MGK kararı

MİLLİ Güvenlik Kurulu’nun 25 Ağustos 2004 tarihinde aldığı kararın belgesi.
Alınan kararda şöyle deniliyor:
“24 Haziran 2004 tarihli MGK’nın gündem konularından biri olan ‘Türkiye’de Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen’ konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiştir.” Kararın altında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra MGK’nın üyelerinin imzaları bulunuyor.

2. Belge

Karar uygulandı

2004 yılındaki MGK’da alınan “Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen” konulu karar uygulandı mı, uygulanmadı mı? Bu konu tartışılırken bu kez Taraf gazetesinde “Uygulaması var” manşetiyle yeni belgeler yayınlandı.
Yayınlanan belgelere göre...
MGK kararının alınmasından iki ay sonra dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, “Başbakan adına” imzaladığı yazılarda “eylem planının uygulanmasını, sonuçlarının da Başbakanlığa gönderilmesini” talep ediyor.
Yayınlanan belgelerin üzerinde kocaman “GİZLİ” ibaresi yer alıyor.

Haberin Devamı

3. Belge

Cemaat fişlendi

Taraf gazetesinde yayınlanan üçüncü belge ise 2004’ten 2010’a kadar Cemaat’e ait dershanelerin fişlendiğini yansıtıyor.
2010 yılına kadar süren bu fişlemelerde Cemaat’e ait dershanelerin karşısına “irticai gruplarla ilişkili” cümlesi yerleştirilmiş.

4. Belge

2013’te de fişleme var

Hükümet kanadından yapılan “Bu tür uygulamaların tümü 2010’da bitti” açıklamalarının ardından Taraf gazetesi, bu kez “2013’te de fişleme var” belgeleri yayınladı. MİT’in “Medyanın eline geçmesin” diye uyarıda bulunduğu bu yeni fişleme belgelerine göre devlet, 2011 ile 2013 yılları arasında “irtica fişlemeleri”ni sürdürmüş. Buna göre devlette görev alan kamu görevlileri “Gülenci”, “Süleymancı”, “Nakşibendi” diye nitelendirilerek fişlenmiş.

Yazarın Tüm Yazıları