Karma eğitim

Kızlı-erkekli ya da karma eğitime karşı iki AK Partili vekil kız ve erkek okullarının ayrılmasını savundu.

Haberin Devamı

Partisinden destek görmedi ama konu önemlidir.
Evvela, Halide Edip Adıvar’ın bir raporundan bahsedeceğim. 1912-1913, Balkan Harbi’nin felaket yıllarında Halide Edip Hanım, “fahri müfettiş” sıfatıyla İstanbul’daki vakıf okullarıyla kız okulları üzerine incelemeler yaparak bir rapor hazırlamıştı. Uzun raporun özeti şöyle:
“Karma eğitim ve erkek öğrencilerin hanım hocalardan ders alması öğrencilerin çalışma şevkini artırmaktadır. Kızlı-erkekli karma eğitim meşru rekabete imkân hazırlamasının yanında medeni bir ilişki tarzının yerleşmesine yol açmaktadır...”
Ayrıntıları merak edenlere Prof. Şefika Kurnaz’ın “Osmanlı Kadınının Yükselişi, 1908-1918” adlı eserini önemle tavsiye ederim. (Ötüken Yayınevi)

KADIN OKUYUNCA

Karma eğitimin bizde ancak hayal edildiği, Batı’da da çok sınırlı olduğu 1900’ler dünyasında Halide Hanım’ın yazdığı bu satırlar, kız ve erkek öğrencilerin aynı sınıfta ders almalarının asli gerekçesidir. Bizde de Batı’da da kadın eşitliği ve kadının sosyalleşmesi, birilerinin dayatmasıyla değil, hayatın zorunlu kılmasıyla gelişti.
Abdülhamid, Avrupa’daki benzerleri gibi kız okulları açtı... Bu okullardan mezun olan kızlar bizde de Avrupa’da da evde oturmayı kabul etmediler!... Bu kuşağın öncülerinden biri, AKP iktidarının paralara resmini bastığı Fatma Aliye Hanım’dır. Medrese kökenli büyük âlim Cevdet Paşa’nın su içer gibi Fransızca konuşan kızı Fatma Aliye Hanım.
Bir başkası Halide Edip ve daha birçoğu.
Rumeli’den gelen yüz binlerce yoksul göçmene, on binlerce yaralı ve hasta askere yardım toplayanlar, hemşirelik, hastabakıcılık yapanlar, evdeki kadınları da harekete geçirenler bu okumuş, bu sosyalleşmiş kadınlardı.

CUMHURİYET’TEN BUGÜNE

Cumhuriyet devrinde otoriter metotlar kullanıldı; özgür kadın dernekleri bile kapatıldı, ayrı bir sorundur. 1830’lardan beri modernleşmekte olan hukuk sistemimizde Medeni Kanun’un kabulü, sonra da seçme ve seçilme hakkının tanınması son derece olumlu ve büyük kazanımdır. “Atatürk’ün İhtilal Hukuku” adlı kitabımda Mecelle çalışmalarını anlatarak Medeni Kanun’un gerçek bir devrim olduğunu yazmıştım.
Ok yaydan çıkmıştır artık. Bakın şimdi kimse aksini savunmuyor.
Kazanımları tehlikede gördüğüm için değil, “gelişme trendi”ni göstermek için yazıyorum bunları.
Abdülhamid zamanında okula başlayan, Meşrutiyet’te topluma katılan, Cumhuriyet’te eşit haklar kazanan, 2000’ler Türkiyesi’nde çağ nüfusu olarak yüzde yüz okullaşmış bulunan kadın...
Kadın toplumsal hayata katılacaksa niye okulda “ayrı” olacak?

MEDENİ İLİŞKİLER TARZI

Şunları da düşünmek lazım: Küçük kız çocukları için ayrı ilköğretim okulları mı açacağız!? Yoksa ayrı liseler mi? Bir çocuğa “öteki cins”ten ayrı bir okula gittiğini nasıl anlatacağız!? “Öteki cins” hakkında ne diyeceğiz ki bu ayrımı anlasın!?
Hele de üniversiteyi ne yapacağız!? Ayrı kampuslar mı, aynı kampusta ayrı sınıflar mı!!?
Hepsinden önemlisi: Halide Edip Hanım’ın yüz yıl önce söylediği, “medeni ilişki tarzı”nın kız ve erkek çocuklar arasında okuldan başlayarak yerleşmesidir.
Bu “medeni ilişkiler tarzı”nı okul çağında yerleştirmede gecikmiş olmamızın yol açtığı sorunları saymaya bile gerek yok.
Bugünkü Batı’da olduğu gibi istisnai özel okullar olabilir fakat değişmez ana kaide karma eğitimdir. Başını örterek veya açarak, aynı okulda, aynı sınıfta.
AKP’nin de bu iki vekili desteksiz bırakması, suların tersine akmayacağının bir göstergesidir.

Yazarın Tüm Yazıları